• DOLAR 32.542
  • EURO 34.815
  • ALTIN 2430.206
  • ...

Bilindiği gibi 17 yıldır doğuda Ak Parti ve örgütün uzantısı partiler seçimlerde yarışıyor. Yine bilindiği gibi Ak Parti Kürdlerden en fazla oy alan parti olduğu iddiasındadır. Bu iddiası başlangıç itibari ile doğru ise de gelinen yeri izah etmeden uzaktır. Ak Parti bölgenin “bölgelileşme” sürecini inşa ettiği halde bu bölgelileşmeye adapte olamayıp yabancılaştığı da herkesçe bilinen bir gerçektir. Bölgede milletvekili sayısında baraj nedeniyle önde görünüyor olsa da; belediyelerde erozyona uğraması ve neredeyse tükenme noktasına gelmiş olması Ak Parti`nin HDP`ye karşı indiği yeri izah etmede daha sağlıklı bir veri olsa gerek. Yani bölge halkı, bölge belediyelerinin tamamını ikibinli yılların başına kadar kendilerine verdiği halde; süreç içerisinde D.Bakır, Mardin, Van, Siirt, Şırnak, Ağrı, Bitlis, Hakkari, Batman ve Kars belediyelerini yanlış bölgesel poitikalar ve yanlış “adamlar” yüzünden koruyamayıp tek tek “tekçi” anlayışa terk ettiler. Kaybedilen yüzlerce ilçe belediyeliklerini saymıyorum bile. Elbette ki bunun birçok sebebi var ama biz başlıca dokuz tanesine değinelim:

Birincisi; örgüt ve HDP`nin yalan yanlış propaganda gücü mahalle baskısıyla birleşerek o kadar güçlü bir hal alıyor ki rakiplerini hareketsiz ve etkisiz kılan bir tür zehre dönüşüveriyor. Ak Partinin ise bölgede böyle bir gücü olmadığı gibi kitlesi de bu zehri etkisiz kılacak bir panzehir üretemiyor, üretme niyetinde  ve niteliğinde de görünmüyor.

O halde mahalle baskısının ve kara propogandanın panzehiri olacağı için halkçı  dokuz Hür Adaya evet. İkincisi; HDP`nin yedeğine girdiği silahlı örgüt, çözüm süreciyle birlikte asker/polise saldırmadığı halde “gerek gördüğünde” halka saldırmakta geri durmuyor. Bu da onu Ak Partiye karşı güçlü kılıyor. Yetmezmiş gibi yine propaganda gücü ile bu saldırılarından bir mağduriyet üretebiliyor “müftünün keçisini çaldığı halde, müftü keçi çaldı diyen adam…” hikâyesinde olduğu gibi.  Bu durum Selahattin Demirtaş`ın da deyimiyle -örgütünü ve partisini kastederek- kırk yıllık kazanımlarından daha fazla kazanç elde ettikleri gerçeğiyle birlikte halkta çözüm sürecinin örgüt ve HDP`nin fedakârlığıyla yürüdüğü algısını oluşturmaktadır.

O halde halkı önceleyen halkın menfaati gereği bütün haksızlıkları  sineye çeken dokuz  Hür Adaya evet.

Üçüncüsü; bölgede yaşayanların bileceği gibi bölgede istisnalar hariç göğsünü gere gere Ak Partili olduğunu beyan etmek oldukça zor ve onlar için riskler içermektedir. Ve maalesef baskılanan vatandaş bir süre sonra ötekiyle benzeşiyor ve bölge tek kuşun cıvıldadığı garip bir ormana dönüveriyor.

O halde bölgeyi tek seslilikten kurtaracağı için dokuz Hür Adaya evet.

Dördüncüsü; Ak Parti, devraldığı dindarların yüzyıllık biriken enerjisini ve mirasını çarçur ederek adeta dindar Kürdleri ulusalcı laik partiye karşı sahipsiz ve çaresiz bırakmıştır.

O halde mazlum ve mütedeyyin Kürdleri sahipsizlik ve çaresizlikten kurtarıp onların gerçek temsilcisi olacağı için dokuz hür Adaya evet.

Beşincisi; Ak Parti her zeminde ve her seçimde bölgede Kürd insanının hoşuna gitmeyecek ama milliyetçi Türklerin oylarını kazanacak milliyetçi söylem ve eylemlerden asla geri kalmamıştır. Bu tavrıyla bir taraftan Kürd laik “ulusalcı” bilinci “karşıtlık” üzerinden beslemiş ve güçlendirmiş; diğer taraftan Türk laik ulusalcı milliyetçi kesimin teveccühünü kazanmıştır.

O halde Kürdlerin  dil, eğitim, statü gibi bütün temel haklarının içten savunucusu  ve Kürd-Türk kardeşliğinin gerçek temsilcisi olacağı için dokuz Hür adaya evet.

Altıncısı; 6-8 Ekim saldırılarında da görüldüğü gibi laik örgüt ve HDP yerelde Ak Partiden çok dindar kuruluşları ve yapıları kendine tehlike bellemiş ve yok etmeye endekslenmiştir. Yani uzun vadede Ak Partiyi kendine rakip görmemektedir. Yani bölgede “çok” ama etkisiz dindar Ak Parti muhalefetinden ziyade etkili dindar doğal halk muhalefetini daha gerçekçi ve kendisi için uzun vadede daha tehlikeli bir muhalefet görmüştür.

O halde gerçekçi, doğal ve güçlü halk hareketini daha da güçlendirmek ve mecliste temsilini sağlamak için dokuz Hür Adaya evet.

Yedincisi; Ak Parti gerek bölgesel icraatlarıyla gerek bürokrasideki anlayışıyla gerekse “özensiz” ve “kaygısız” yerel teşkilatlanmasıyla gittikçe bir dönemin DYP/ANAP`ına benzeyerek bölgedeki laik tek parti hegemonyasına su taşımış ve görece olarak güçlendiği zannedilen bölgesel dindar kanadı kanatmıştır.

O halde yürekleri kanatan değil yüreği halk için kanayanlar oldukları için dokuz Hür Adaya evet.

Sekizincisi; bölge için kökü dışarıda dalları içeride gibi görünen AK partinin, gittikçe beslendiği toprakların rengine bürünmesi bölge için kalıcı olma özelliğini kaybettiğini göstermektedir.

O halde bölgeden beslenen ama aynı zamanda memleketin her tarafına kök salma eğiliminde olduğu için dokuz Hür Adaya evet.

Dokuzuncusu; gerek ülke şartları gerekse dünya şartları bölgemizi, öyle veya böyle bir statüye doğru götürmektedir ve bu durum er geç gerçekleşecektir gibi görünüyor. Kökü batıda dalları doğuda gibi görünen toprağından da beslenmediği için doğunun rengine de yabancılaşan AK parti; bölge statüye kavuşacağı zaman dallarını da alıp köklerine rücu edecektir. Böylece bölge fiilen tek partiye mahkum iken resmen de tek partinin tahakkümüne girecektir. Kendi içinde daha şimdiden muhalefet geliştiremeyecek olan Kürtlerin statü sonrası bir muhalefet geliştirip alternatif olması cumhuriyetin kuruluşundaki tecrübe ile sabit olduğu gibi on yılları alacaktır. Bu nedenledir ki AK parti bölgede misafirdir ve ayni menbaadan beslenen yerli, kalıcı ve güçlü bir akıma ihtiyaç vardır ve her sorumluluk sahibi kişinin bu akıma alan açması sorumluluğunun gereğidir.

   O halde bölgede fiilen güçlü bir şekilde var olan, güçlü tarihsel arka planı olan bu ana damarın meclise gitmesi, uzun vadede HDP`nin de Ak Parti`nin de yararına olacağı ve onları “tekçi” sıkıcılıktan ve keyfilikten kurtaracağı için DOKUZ BAĞIMSIZ ADAYA EVET.SW