• DOLAR 32.319
  • EURO 35.135
  • ALTIN 2292.318
  • ...

İsrailin NATO karargâhında temsilcilik açma yönünde girişimleri var. Aslında uzun zamandır bu girişimleri vardı, şimdi bu yönde gelişmeler var.

İsrail başbakanı Benyamin Netanyahu twitter hesabından ülkesinin yıllarca NATO`da ofis açmak için uğraştığını belirtip, “Yakında ofis açacağız. Ülkeler israilin güvenlik ve istihbarat tecrübesinden bir şeyler öğrenmek istiyor” açıklamasında bulundu. 

NATO`dan da bu yönde yapılan açıklamaya göre, israilin NATO karargâhında temsilcilik açması onaylandı. Temsilciliğin başında israilin Brüksel büyükelçisi olacak.

Konu daha iyi anlaşılsın diye sorularla gidelim.

İsrail bugüne kadar neden NATO karargâhında temsilcilik açamamıştı, önünde ne engel vardı?

Çünkü Türkiye`nin bu yönde vetosu vardı. İsrail, Türkiye`nin vetosu sebebiyle NATO`da temsilcilik açamıyordu.

Türkiye, israilin önünü açacak bu vetosunu kaldırmış mı oldu?

Maalesef evet, zira gelişmeler bu yönde.

Peki, Türkiye israili üye yapmasa da NATO`ya sokacak bu gelişmeye niye onay verdi, yani israilin önündeki tek engel olan vetosunu neden kaldırdı?

Onun cevabını da ismini açıklamayan bir İsrailli yetkili vermiş ve bunu, israille ilişkilerinin normalleşmesi için Türkiye`nin iyi niyet adımının göstergesi olarak ifade etmiş.

İki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi için adım atması gereken ülke Türkiye midir?

Buna evet cevabı verebilmek için Türkiye`nin israilin yerinde olması gerekirdi. Yani Filistin`de devlet terörü estiren ve yıllardır Gazze`ye insanlık dışı ambargo uygulayan işgalci bir yapı olması gerekirdi Türkiye`nin. Gazze`ye yardım götürmeye çalışan İsrailli vatandaşları uluslararası sularda katletmiş olması gerekirdi.

Hatırlayın, Türkiye ile israil arasında ilişkilerin kopmasının sebebi, Mavi Marmara hadisesidir. İsrail uluslararası sularda 9 Türk vatandaşını şehit etmiş, sonradan bir kardeşimiz de aldığı yaralarla şehit oldu, onlarca kişiyi de yaralamıştı. Türkiye bu hadiseden sonra israille ilişkilerini koparmış ve ilişkilerin normalleşmesi için üç şart ileri sürmüştü. Özür, tazminat ve en önemlisi Gazze`ye uygulanan ambargonun kaldırılması.

Bugüne kadar israil bunların hiçbirini yerine getirmedi.

Türkiye tarafı bu gelişmelerle ilgili ne diyor?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konu ile ilgili bir açıklama yaptı: “NATO`nun güney ortakları var. Ofis açma konusu gündeme geldi. Tüm ülkelere eşit muamele yapılacaksa olur dedik. Henüz kesin bir şey yok...”

Çavuşoğlu`nun kastettiği tüm ülkeler de Katar, Ürdün gibi ülkeler. Yani verilen karşısında kıymetsiz rüşvet-i kelam türünden ülkeler...

Türkiye`nin bu adımına karşılık, israilin Gazze`ye çimento girişine izin verdiği söyleniyor. Yani birkaç günde içinde yıktığı ve yıllardır öylece bıraktığı binlerce eve karşılık, lütfetmiş, çimento girişine izin vermiş!

İsrail Gazze`ye yönelik ambargoyu tamamen kaldırsa veya bu yönde teminat verse de israile güvenilip de karşılığında böyle bir şey verilmez. NATO vetosu, israile karşı Türkiye`nin elinde bir tapuydu. Böyle bir durumda Türkiye, vaadine hiçbir güven olmayan israilin “söz”ü karşılığında elindeki “TAPU”yu vermiş oldu.

Bunları yazarken amcamın inek ticareti aklıma geldi.      

Allah rahmet etsin ticaretten pek anlamayan bir amcam vardı. Biz küçüktük, bir defasında sonbahara doğru gidip bir inek almış, getirmiş kış boyunca ahırda beslemiş, inekten faydalanmıştı, bu arada ineğin bir de yavrusu olmuştu. İlkbahar veya yazda ineği ve yavrusunu beraber götürüp satmış ve eve dönmüştü. Evdekiler ne yaptığını sorunca, iyi bir ticaret yapmış gibi “ne kâr ettim, ne zarar, aldığım fiyata sattım” diye cevap vermişti.

İneğin üzerine buzağısını da vermesine rağmen, amcam kendine göre iyi bir ticaret yapmıştı.

Türkiye`nin israil siyaseti, rahmetli amcamın inek ticaretine benziyor. Türkiye al(ama)dığının üzerine bir de NATO`yu verdi.

Diyeceksiniz ki, Türkiye bunu niye yaptı?

Görebildiğimiz kadarı ile Türkiye dışarda tam bir bataklığa saplanmış durumda. Bu sebeple denize düşen yılana sarılır misali israile sarılıyor ama hata ediyor. Türkiye yanı başında kontrolden çıkan kaosta kendine liman arıyor ama bu liman israil olmamalıdır.

Mescid-i Aksa`nın israil işgali altında olduğu ve Mirac Kandili`nin yaşandığı bugünlerde bunların yaşanması ayrıca acı veriyor Müslümanlara. Türkiye`nin de dâhil olduğu İslam ülkeleri ve örgütleri, siyasi kıbleyi şaşırarak ümmet coğrafyasında birbirlerini yemelerinin sonucunda Halep yanıyor, Suriye yanıyor, Yemen ve Irak yanıyor...

Müslüman ülke ve örgütler, Mekke`yi ibadi kıble, Mescid-i Aksa`yı da siyasi kıble edinmedikleri ve Selahaddin-i Eyyubi gibi hedefe Kudüs`ü koymadıkları müddetçe, hedef/kıble şaşırıp birbirlerini yemeye devam edecekler. Sonra bir taraf, Rusya`nın Halep`te kadın, çocuk Müslüman kardeşlerimize bomba yağdırmasına sessiz kalacak, hatta destek verecek, diğer taraf da Yemen`de Müslüman kardeşlerimize bomba yağdıranlara destek olacak ve dost diye gidip israile sarılacak!

Sahi Allah, Kur`an`da bu ümmete neden ısrarla Yahudileşmeyin diye telkinlerde bulundu?