Kral öldü yaşasın yeni kral(!)
Nedense, İslam ülkelerinin özellikle de Ortadoğu`nun kaynayan ve kanayan hazin durumuna bir katkı olur diye Suud krallarını yazmayı düşündüm.
Zat-ı şahanelerinin “methiye faslına” geçmeden önce Suud ailesine bakalım:
Hicaz denen bölge; 16. Yüzyıldan I. Dünya Savaşı`nın başladığı 1914 yılına kadar Osmanlının bir parçasıydı. Bölge, akabinde İmparatorluk adına koordinatörlük yapan Reşidî Ailesinin Kuveyt`e sürdüğü Abdulaziz bin Suud`un karşı isyanıyla tanışır.
Mekke şerifi “Hüseyin bin Ali” ile ittifaka giren sıradan bir aile reisi olan Abdülaziz bin Suud(1926), İngilizlerin muti, gözde yerli işbirlikçisi; atide “stratejik ortağı;” Osmanlı düşmanı millî kahraman(!); akabinde de “kral” olur, oldurulur. Böylece, “Vahyin Kalbi İslam`ın Anakarası,” tebaasıyla beraber emniyete(!?) alınmış olur.
Ba`dehu, 2-Suud b. Abdülaziz(1953), 3-Faysal b. Abdülaziz(1964), 4-Halid b. Abdülaziz(1975), 5-Fehd b Abdülaziz(1982), 6-Abdullah b. Abdülaziz(2005) giller, resmigeçitlerini; “İslami hareketlere karşı aldıkları Batı talimatlı sert tedbirlerle” geçirirler.
Altı numara; geçmişin töresini sıdk ile fazlasıyla yaşadı ve yaşattı. Mesela; Tunus`un sokaklarında bile tesettürü yasaklayan Zeynel Abidin b. Ali, Yemen katili Ali Abdullah Salih ve nice “halk ve Hakk kaçkınlarına” kapısını açtı, tabii ki gasp ettikleri tonlarca altın ve milyar-dolarlarıyla. Abdullah, Medine fukaralarının 12 milyar dolarını da Rabia katili Sisi`nin darbesine bağışladı. Nihayetinde de, “Kral öldü yaşasın yeni kral!”
7-Selman b. Abdullah ile; “..ibni Abdulaziz” yerine, artık “..ibni Abdullah” devri başlar. İnmeli, Parkinson, alzheimer hastası olduğu söylenen kral için bilinenler:
A- Batıya, “Ortadoğu Barış Planını” sundu.
B-Wikileaks belgelerine göre; “krallık demokrasiye hazır değil” demiş.
C- 50 yıllık Riyad Emirliğinde, orayı geliştirip dindarlaştırmış. İşbirliğini, diyalogu bundan sonra kimlerle yapacağını göreceğiz.
“Müjde dağa denize/ geldi 23 Nisan/ neşe doluyor insan!/Hayır hayır 23 Ocak!/İncir dikilecek mi ocak?/ Daha neler -cek, -cak!”
Suudi kralları; “Hicaz” yarımadasını “Suudi Arabistan” diye adlandırıp sıfat olarak da “Hadim`ul Haremeyn`iş Şerifeyn`i(!)” kullanıyorlar. Petrol şirketi olan ARAMKO`daki Suud ailesinin payı; başta %25 iken 1980`de %100 olur. 13 bölge emiri ve 118 Valiliğin tamamı Suudi ailesinden atanır. Sistemi eleştiren Suudi ailesinin kızları dahi “kafes” veya “zindanlara” atılıyor.
Vahhabilik; “heykeli dikilecek ATA” olmalarına; mezarlarının “anıt” yapılmasına engel olsa da “namları(!)” abideleşir. Hem cümbür cemaat 15.000 ferdi aşmış bir aile; bunca saltanat ve saray; Petro-dolarlar; israile olmasa da Müslüman`a korku salan silahlar; halkına ve dindar çevrelere karşı “ecel celladı” kesilen “kurşun askerler”, kebairden sayılan saray dışındaki siyasi düşünceler ölümle sonuçlanan sorgulamalar, cumaları cellatların salladığı satırlar övgüye şayandır.
Hacı sayısına kota getirip, mü`minleri hac ibadetinden alıkoyma; “kralın yanlış yapabileceğini halka anlatmanın” cezasının “İDAM” olduğu yasaları tavizsizdir.
Kralların tanımakta zorlandıkları –gereğince sevmedikleri/sevemeyecekleri- eş ve çocukları; tüketilen GDO`suz ve hormonsuz -ithal malı- sebze ve meyveler; özel aşçılar; nihayet daha da korkuncu; –maşallah turp gibi sağlıklı-, her biri en az üç neslin (baba, oğul ve torun) ömrünü tüketen krallar.
Hünerli olmalarına ne gerek canım; “alın teri değil, baba(?) malı.” Babaları ve “muti vatandaılar” sağ olsun! “Cüzdanlarındaki paracıklar; bilemediğimiz kerametler adına hem de başka başka ülkelerde ilan edilen –en azı bir günlük- YAS/YUĞ” törenleri. Göndere çekilen kırgın ama dilsiz bayraklar... Daha neler! En gerçeği de “teneşire teslim olmuş cenazeler”
Hal bu ki her şey aslına döner; altmışından sonra azanı ise kara toprak paklar. Batı`nın ağzında demokrasi, cumhuriyet; ayakları altında cumhura ait haklar, hukuklar..!
Ne de olsa atalar demiş; komşuda pişer, bize de düşer. Sanırım o hevesle ağıt yakan yakana. Zannımca işin aslı ise zenginin malı züğürdün çenesini yorar.
Sonuç? Sanırım; bena hol. Bi-bexşînin= af edersiniz= pardon me, who is man? Men ente? Ne bileyim işte! Komşumuzda etler şişte; tenceremizde yine erişte. İyisi mi? Miras değil alın teri; azıcık aşım, kaygusuz başım.
Rabbim, bizi “komşusu açken, tok yatanlardan etmesin!” Dua ile.