• DOLAR 32.5
  • EURO 34.766
  • ALTIN 2485.18
  • ...

Orucu bozan, iftar ettiren birçok sebep vardır. Yeme içme gibi madi sebeplerle oruç bozulduğu gibi manen de orucu bozan, sevabını yok eden sebepler vardır. Manen bozulmuş orucun kazası istenmiyorsa da sahibine hiçbir sevabı yoktur. Zira ibadetlerde asıl olan ilahi rızayı kazanmaktır. Bu da bir işi sırf Allah rızası için yapmak ve onun hükmünü yok eden sebeplerden sakınmakla olur. Bu hususla alakalı Ebu Hureyre (ra)dan rivayet dilen şu iki hadisi şerif, ne kadar ibret vericidir:

“Bir kimse (oruçluyken) yalan sözü ve onunla amel etmeyi terk etmezse, Allah`ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.” (Buhari, Ebu Davut, Tirmizi, Nesei)

“Nice oruç tutanlar vardır ki, onlara açlıktan başka bir şey yoktur ve nice gece namazı kılanlar vardır ki, onlara uykusuzluktan başka bir şey yoktur.” (İbni Mace Ahmet ve Hâkim)

Şu halde, oruçlu kişinin orucunu koruması, sevabını zayi etmemesi için nelere dikkat etmesi ve hangi sebeplerden sakınması gerekir? İşte bunun cevabını şu hadisi şerifte buluyoruz:

“Sizden biriniz oruçlu olduğu günde kötü söz söylemesin, cahili işler yapmasın. Şayet biri gelir ona söver, onunla kavgaya tutulursa: “ben oruçluyum, ben oruçluyum” desin. (Buhari, Müslim)

Hadisi şerifte iki kere tekrarla: “ben oruçluyum, ben oruçluyum” şeklindeki tekitli ifade edilişi bizlere birçok mesaj vermektedir.

Birincisi: “Ben rabbimin hoşnutluğunu kazanmak için nefsimi bağlamış, kötülüklerden alıkoymuş olarak ibadet halindeyim. Senin havana uyarak ibadetimin sevabını yok edecek değilim. Benim seninle uğraşacak bir vaktim yoktur. Git sen kendi yoluna, ben kendi yoluma” dercesine büyük bir erdemlilik göstermektir.

İkincisi: karşıdakine de mesaj vermektir. Yani ey Müslüman sen ne yapıyorsun? Ne yaptığının farkında mısın? İkimiz de oruçlu olduğumuz halde böylesi cahili işler bize yakışır mı? Benim bunu terk ettiğim gibi gel sen de terk et. Şu anda bu fitneyi aramıza sokan şeytandır. Orucumuzun sevabını yok etmek için ikimizi de dürtükleyen odur. Sakın onun oyununa gelmeyelim.” Dercesine karşıdakini de uyarmasıdır.

Evet, şeytan aleyhillane müminleri birbirine düşürüp aralarını bozmak, yaptığı ibadetlerin sevabını zayietmek için sürekli işbaşında, pusuda beklemektedir. Hadisi şerifte: “Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur” şeklindeki ifade tarzının manası mecazidir. Bunun açık izahı şudur: Bu ayda cennete götürecek ameller çok olur, cehenneme götürecek ameller ise azalır, bu nedenle şeytanın işi kesat olur. Nasıl ki, birinin tezgâhı, işyeri fazla iş yapamayınca “dezgesi kapandı” deniliyorsa bu da böyledir.

Allah (c.c), şeytana, insanoğluna karşı en nihai gücünü kullanması için kıyamet gününe kadar fırsat vermiştir. O, süvarileriyle piyadeleriyle gece gündüz görev başındadır. Âdemoğullarını Allah`a asi düşürmek, kendisi gibi cehennemlik yapmak için fırsat kollamaktadır. Ancak bu mübarek ramazan ayının himmetiyle fazla müminleri kandıramadığı için iflastadır. Dezgesi iş yapamıyor, elemanları iş göremiyor. Zincirlerle bağlanmış gibi meydanlarda cirit atamıyor.

Ama bir fırsatını bulur, o zincirden halas olursa var ya! Ortalığı toz duman eder. İpini ele geçirdiği insanları öyle bir dürtükler ki, zapt edip sinirlerini yatıştırmak her baba yiğidin harcı değildir. Hiç görmüş müsünüz oruçlu insanların kavgaya tutuşlarını? Kavgaları her zamankinden çokdaha fena ve şerleri müthiştir. Hele iftara doğru çok daha aceleci ve daha sinirli oluyorlar.

İşte hadisi şerifin: “Şayet biri gelir ona söver, onunla kavgaya tutulursa: ben oruçluyum, ben oruçluyum desin” ifadesiyle dikkat çektiği tehlike burasıdır. Bu bir şifredir, bir paroladır. Allah Resulü (sav), bununla bizi uyarıyor Şeytanın oyununa gelmemek, hilesini bozmak için bize bir şifre veriyor. “ben oruçluyum, ben oruçluyum” diyeceksin. Hem de tekitli olarak, iki kere tekrarlayarak diyeceksin. Çünkü sen hileden kaçıyorsun. Çünkü sen gün boyu çektiğin açlık ve susuzlukla elde ettiğin o değerli sevapları basit şeylerle zayi etmek istemiyorsun. Çünkü senin eteğinde dolu dolu cevherler vardır, onları çamura batırmamalısın!

Evet, orucun mükâfatı çok büyüktür. Allah katında ihlâsla yapılan Her ibadetin mükâfatı birden ona, yetmişe, yüze ve yedi yüze kadar katlanabilir. Ama orucun mükâfatı sayısızdır. Onun mükâfatını ancak Allah (c.c), takdir eder. Bir hadisi kutside Allah (c.c), şöyle buyurur: “kulumun her ibadeti onun içindir, ancak oruç müstesna, o benim içindir. Zira kulum benim için yemesini içmesini terk ediyor, onun mükâfatını da ben vereceğim.” (Hadisi Kutsi)