• DOLAR 32.583
  • EURO 34.999
  • ALTIN 2421.797
  • ...

Ahlak, bütün ilimlerin tacıdır. Tesir ettiği yerlerde vicdan, erdem ve bilinç filizlenip dal budak olur. Hukukta, ekonomide, siyasette sanatta hayatın her aşamasında kendini gösterir. Ahlaki yönleri gelişmeyen bireyler veya toplumlar hayâdan mahrum kaldıkları gibi makamlarını koruma adına her türlü sözü ve davranışı meşrulaştırırlar. Bu anlayış sonucunda vicdansızlık ve zulüm ön plana çıkar.

Nasıl mı?

Geçmişe baktığımızda inançlarından ötürü Hz. Sümeyye, Hz. Yasir ve Hz. Bilal`e yapılanlar hangi insanlığa hangi vicdana sığar. Bu yapılanlar iktidarların kendi koltuklarını koruma reflekslerinden başka bir şey değildi. Bugün de insanlar inançlarından dolayı diri diri yakılmakta, evleri yıkılmakta Hz. Hüseyin`e susuzluğu reva gören zihniyet, zeytin bahçelerine kimyasal atıp barışı temsil eden zeytin dallarını kırdıkları gibi zeytinleri zehirleyip bebeklere süt veren kadınları zor durumda bırakmaktadır.

Müslümanları barbar olarak görenler Mısır da yaşananlara baksınlar, çakı taşımayan insanlar mı barbar yoksa despotları destekleyen zihniyet sahipleri mi? Küçük kızları zindana atan zihniyeti görmüyor musunuz? İnsan hakları, kadın hakları savunucuları neredesiniz?   Emanuel Kant`ın evrensel ahlak yasasını savunanlar neredesiniz?

Yoksa ahlak, susmak mıdır?

Hz. Âişe validemiz, Hz. Peygamber(AS)`ın ahlakını yürüyen Kur`an`a benzetmiştir. Demek ahlak, durağan değil dinamiktir. Ahlakla yoğrulmayan bilgi ya da bilgi sahibinin etki alanı sınırlıdır. Âlimlerimizin şu sözünü hatırlayalım: “Ahlaksız âlim dostum olacağına ahlaklı cahil dostum olsun.” Ahlak noktasında hangi aşamada olduğumuzu en iyi şu durum gösterir: Eskiden ahlaksız insanlar parmakla gösterilir iken günümüzde ahlaklı insanlar parmakla gösterilmektedir. Nereden nereye geldiğimizi düşünelim.

Bu sonuçların sebeplerinde kavram karmaşasının olduğunu düşünüyorum.

Birbirinin yerini tutmayan muadili olmayan kavramlar zihnimize yerleştirildi. Zihin dünyamız buna alıştıktan sonra mana âleminden çıkarılarak madde âlemine itildik. Kötü davranışları görmemezlikten gelmeye başladık. Bu bakışın temelinde maalesef karşı olduğumuz dünyevileşme anlayışı mevcut.

Nasıl?

Çoğumuz, konuşmalarımızda ahlak kavramı yerine etik kavramını kullanıyoruz. Güzel ahlakı tamamlamaya gelen Peygamberimiz(AS)`in tanımladığı ahlak, insanlara Allah`ı çağrıştırırken etik kavramı, toplumdan topluma değiştiği için ahlakın yerini tutmamaktadır. Somutlaştıralım.

Bazı toplumlarda içki kullanmak serbesttir. Etik kavramından hareketle meseleye baktığımızda iyinin kötünün belirleyicisi toplumdur. Toplumsal pencereden baktığımızda normaldir. Fakat ilahi pencereden baktığımızda nerede olursa olsun ahlaki değildir. Buna ahlakı etikleştirip ahlaksızlaştırma operasyonu diyebiliriz. Farkı fark ettik mi? Nereye çekilmek isteniyoruz.

Ahlak, hayatımızın her alanına tesir etmeli. Medya ve iletişim üzerinden olaya bakalım.

Değer verdiğimiz inançlı insanların kendi TV kanallarından İslami camialara örgüt demeleri, “doksanlardaki gibi devletle olmaya hazırız” türünden iftiraları ne kadar ahlakidir? Ha kardeşine kötü laf söylemişsin ha kuyuya atmışsın ne fark eder? Eğer kardeş olarak algılanmıyorsak o da başka bir problem. Ne diyelim, o zaman Hoca Efendi`nin tavsiyelerine kulak verip kimseyi incitmeyelim:

HÜDA PAR`ın basın açıklamasında kendilerini dinlemeye gelen böcekleri veya arabayı suçüstü yakalayan insanları gördünüz oradaki insanların karşılarındaki polislere davranışlarını da gördünüz. Hangi örgüt suçüstü yakaladığı kişilere böyle şefkatle muamele eder? Bu hareket, güzel ahlaktan başka neyle açıklanabilir? Öküz altında buzağı aramaktan vazgeçmediniz mi daha?

Asıl iftiraya uğrayanlar, onları Allah`a havale etmesinden çok geçmeden kendileri de başka medya unsurlarından rahatsızlıklarını dile getirdiler. Aliye İzzetbegoviç`in dediği gibi Müslümanların “Müslümanlaşamama” problemi vardır.

Rabbim, bizlere “Ey iman edenler iman ediniz” ayetini anlamayı, ümmeti olduğumuz Muhammed(AS)`in Taif`te taşlandığında akan kanına gözyaşına rağmen gösterdiği sabrı ve olgunluğu, dilinden dökülen duayı nasip etsin. Kalplerimizi birbirimize ısındırıp gerçek kardeşliği tesis etsin.

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları