• DOLAR 32.604
  • EURO 34.762
  • ALTIN 2499.047
  • ...

Hayat, değişimi ve dinamizmi ifade eder. Hayatın akışı içersinde bireysel ya da toplumsal yönde gelişimler, değişimler söz konusudur.

Değişim kaçınılmaz olduğuna göre değişimlere ayak uydururken kabuğumuzu kırıp özümüzü kaybetmemek düşüncesindeyim.

Gelişim olumlu tarafı ifade ederken değişim, olumlu olduğu gibi olumsuz da olabiliyor.

Değişim sürecinde çeşitli sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Bu sıkıntıların verilerini bir araya getirdiğimizde sıkıntılara neden olan temel faktörler; yöntem, algı, üslup, davranış gibi faktörlerdir. 

Farklı kuşaklarda yaşayanların sıkıntılarını irdelediğimizde insanların ya empati kuramayışlarından ya da yanlış empati kurmalarından kaynaklanan sıkıntılar yaşadıklarını söyleyebiliriz. Biraz somutlaştıralım. Çocuklar, dengbejleri dinleyen ebeveynleri nasıl değerlendiriyor?  Ebeveynler, hip-hop dinleyen çocukları nasıl değerlendiriyor? Çocuklarıyla alışverişe giden ebeveynler ayakkabı ya da giysi aldıklarında bol gelince çocuğun gelişimini göz önüne alarak iyi niyetle seneye de giyer düşüncesi taşırlar. Bu mantıktan hareketle çocuk da şöyle yorum yapabiliyor. Babasının seneye de giyersin demesiyle babasına geniş olan giysi noktasında farklı bakışlar, farklı zihinsel açılımlar…

Çocuk, babanın fiziksel gelişimini tamamladığını algılayamadığı için babasından öğrendiklerini yanlış yorumlayabilir. Babanın burada göstereceği yanlış bir davranış kuşak çatışmasına dönüşebilir. Yıllarca Nasrettin Hocanın eşeğe ters binişine güldük, neden çocukların ters cevap vermesine sinirleniyoruz. Düşünmemiz gerekmez mi?

Bazı veliler, çocuklarla ilgili konuşurken “benim evimde bir iki kanal var,

bütün kanalları sildim, çocuğum zararlı başka kanalları izleyemez” naraları atarken çocuğunun komşuya ya da akrabaya gittiğinde hangi kanalları izlediğinden haberdar oluyor mu? Olmuyor, çünkü haberlere odaklandığı için haberi olmuyor.

Veli, “oğlum bak sakın haylaz çocuklarla gezme” diyor. Peki, en haylaz çocuğun kendi çocuğu olabileceğini düşünebiliyor mu? Bizler ve çocuklarımız, insanlara Allah`ı ve Peygamberi hatırlatamıyorsak kendimizi gözden geçirmeliyiz. Haylaz çocukların da düzgün çocuklara ihtiyacı yok mu? Başkaları bizim çocuklarımızı etkileyebiliyorlarsa kendi gerçeklerimizle yüzleşmemiz gerekmez mi? Demek ki bizler çocuklarımızın defterini aldık, kitaplarını aldık, harçlıklarını verdik, okula gönderdik, veli toplantılarına gittik; ama hangi okula gittiklerini, hangi sınıfta olduklarını, doğum tarihlerini unuttuk ve onlara sevgimizi veremedik. Belki sevgi verdik, ama uğrunda ölünecek gerçek değerleri veremedik.

Maddi pencereden baktık, “oğlum oku, hayatını kurtar” dedik. “Bir Edison ol, insanları aydınlat” diyemedik. Yanlış yöntemler kullandık. Nedir bu yöntemler? Kararsızlıklarımızdır.

Bu konuyla ilgili bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak isterim.

Temel ile Dursun yüzerek Amerika`ya gideceklermiş. Yüzüp yüzüp sahile yaklaştıklarında Amerika`nın ışıkları görünmüş. Temel, Dursun`a ben yoruldum geri dönelim demiş.

İnsanların psikolojileri farklı olabiliyor. Yine de  insanın sermayesi insandır. İnsanlara bizim için değerlisiniz hissini veremediğimizde kararsızlıklarımız başarısızlığa yol açabilir. Bazen bir kulaç atmayınca emeklerimiz boşa çıkabilir. Başarısızlık duygusu hakim olabilir.

Duygularımız, düşüncelerimiz, cinsiyetimiz farklı olabilir; fakat hedefimiz ortak olmalı. Nedir?  Peki, nedir bu hedef? Başarmak!

Nasıl?

Sizler de iyi bilirsiniz ki her başarının temelinde istek, düzen, emek, alın teri, gözyaşı vardır. Bizler yarınlarımıza, hayallerimize kavuşmak istiyorsak umutla azimle çalışmalıyız.

Yarınlara umutla bakan köklü bir kültürün mensuplarıyız. Eğer bizler çalışmazsak başkasının başarısının ayak sesleri bizleri rahatsız eder.

Güzellik uykusundan uyanmak dileğiyle…

 

Yazarın Diğer Yazıları