• DOLAR 32.324
  • EURO 35.087
  • ALTIN 2299.689
  • ...

Bu yıl Ramazan ayı Haziran ve Temmuz gibi iki sıcak aya denk geldi. Kimi yörelerde bazı  günler yağmur yağıp ortalığı serinletse de kimi yörelerde sıcaklıklar ortalığı kavuruyor. Hele hele kimi yörelerde hasat dönemi olması oruç tutmayı oldukça zor hale getiriyor.

Kimi mesleklerin yapıları gereği sıcak ortamda çalışılır. Sıcaklıklar bazen yetmiş, seksen dereceleri hatta daha yüksek dereceleri bulan meslekler var. Tekstillerde ütü işi yapanlar, fırında ocağa hamur sürenler, demircilik yapanlar, inşaat tepelerinde kalıp ve benzeri işlerle uğraşanlar örnek olarak verilebilir. Bu ve benzeri mesleklere bir ağacın gölgesinin bile bulunmadığı ovalık yerlerde çobanlık yapanlar veya batoza mercimek atanlar da eklenebilir.

Pekî sıcaklıklar yüksek olduğu için oruç tutulmayacak mı? Oruç kimi mesleklerde tutulacak kimi mesleklerde terk mi edilecek?

Elbette ki hayır. Oruç terk edilemez ve tutulması gerekir. Tutulması için her mesleğin çalışma şartlarına göre formüller üretilebilir. Gece çalışıp gündüz dinlemek gibi güzel bir formüle başvuranlar var. Ya da günün serin olan ilk ve son vakitlerinde çalışıp gün ortası dinlenenler var.

Esasında burada oruç tutma veya tutmama arasındaki ince ve hassas çizgi oruç tutmaya olan imanın kuvvet ve zayıflığıdır. Çok rahat ve serin ortamlarda bazen evinde veya iş yerinde yan gelip yatarken bile oruç tutmayanlar var. Ya da sudan bahanelerle “efendim şekerim var, bünyem kaldırmıyor” gibi oruç tutmayanlar var.

Çok ağır şartlarda çalıştığı halde işinin çalışma saatlerini oruca göre ayarlayıp tek bir gün bile orucunu yemeyen nice insan var. Hangisini örnek almalı; yiyeni mi, tutanı mı? Elbette ki tutanı örnek alacağız. Çalışma şartları zorlaştıkça mükâfat da katlanır.

Hz. Ali (r.a): “Dünyada sevdiğim üç şeyden biri yaz ortasında oruç tutmaktır” buyuruyor.

Peki mükâfatı artırmak için illaki zor işlerde mi çalışmak lazım. Elbette ki hayır. Ancak işimiz gereği sıcaklığı yüksek bir ortamda çalışıyorsak, orucumuzu tutabilmek için formüller üretmek gerekiyor. Hiç formül üretemiyorsak bu ayın rızkı Allah`tandır deyip bu ay çalışmamak da bir formüldür. Nice lokanta ve börekçiler vardır ki bu ayı oruç ayı ilan ederler. Ramazandan sonraki aylarda da Allah hasılatlarını kat kat artırır.

 Lokanta ve börekçiler Ramazanda işyerlerini kapatma gibi bir şansa sahiptirler. Ancak biçilmesi ve batoza verilmesi gereken mercimeği olanlar için de en doğru şey gece ve serin vakitlerde çalışıp gündüz sıcak saatlerde dinlenmektir. Çobanlık ve benzeri işlerde ise vardiyaya gitmek veya sürüyü birbirine katıp çobanlık günlerini en aza indirmek en iyi çözümdür. Gaye Allah rızası olunca Allah işlerimizi kolaylaştıracak ve mükâfatımızı kat kat artıracaktır.

Oruç tutmanın en büyük mükâfatı Allah`ın rızasını kazanmaktır. Allah`ın rızası bir insanın kazanabileceği en büyük ödüldür. İbadetlere cenab-ı Allah sonsuz lütuf ve ihsanı ile on katından yedi yüz katına kadar sevap yazar. Fakat Oruçlunun sevabına bir sınır belirlemez.

Kudsi hadiste yüce Rabbimiz: Oruç, Benim rızam için tutulur, onun mükâfatını ben vereceğim” buyurur.

Oruç büyük bir sabır ve fedakârlık sonucu yerine getirilen bir ibadet olduğu için karşılığı da ona göre kat kat fazlasıyla veriliyor. Hatta oruçlunun kendileri için özel olarak ayrılan “reyyan” kapısından cennete girecekleri peygamberimiz tarafından bildirilmiştir. Orucun mükâfatı ile ilgili bir çok hadis rivayet edilmiştir.

“Oruç tutmak günahlara kefarettir.”

“Oruçlunun ağız kokusu Allah indinde misk kokusundan güzeldir.”

“Cenab-ı Hak oruç tutan kimseyi cehennemden ırak eder.”

“Allah oruç tutan kimseyle ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.”

“Allah oruç tutan kimseye cennet meyvelerinden yedirecektir.”

“Oruç, sabrın yarısıdır. Sabır da imanın yarısıdır.”

“Oruç`a denk bir ibadet yoktur.”

“Oruçlunun duası reddedilmez. “

Allah`a emanet olun.