Mehmed Göktaş

28 Kayyımın yerine 28 Kayyım atanmıştır vesselam

20.09.2016 09:54:00 / Mehmed Göktaş

Geçtiğimiz haftanın en önemli olayı şüphesiz ki 28 belediyeye kayyım atanmasıydı.

Bazı günler yerini başka olaylara bıraksa da bu kayyım meselesi uzun müddet gündemdeki yerini koruyacaktır.

Aslında bundan dolayı yer yerinden oynaması, yüz binlerce insanın ayağa kalkması gerekirdi, özellikle batı bunu çok bekledi, fakat öyle olmadı.

Hiç olmazsa söz konusu yirmi sekiz merkezde belediye başkanlarını bizzat seçip oraya gönderen kitlelerin buna itiraz edip ayağa kalkması gerekirken bu kadar seçmenin yüzde biri bile kılını kıpırdatmadı.

Çünkü bu seçmenler çok iyi biliyordu ki, söz konusu belediyeleri yönetenler kendilerinin seçip gönderdiği yöneticiler değildi.

Ya Kandil veya KCK tarafından atanan bir başka kişiydi, birçok defa şahit olunduğu üzere seçilen belediye başkanları sıradan bir çaycı, basit bir personel tarafından sorgulanabiliyordu.

Veya somut bir kişi olmasa bile, seçtikleri yöneticiler asla seçmenin iradesini, arzu ve isteklerini yerine getirmiyor, belediyeyi örgütün emrine amade kılıyorlardı.

Kısacası, kendi seçtiklerinin yerine çoktan kayyımlar geçmişti bile.

Hal böyle olunca seçmen şu anda onların görevden uzaklaştırılmasını, onların yerine yeni kayyımların atanmasını sessizce izlemeyi daha uygun gördü, örgütün bunca ayaklanma çağrısına kulak tıkadı..

Yani onlara göre yirmi sekiz kayyım yerine bir başka yirmi sekiz kayyım atanmıştı vesselam.

Öyle ya, halk bunları seçip gönderirken her ne kadar onlarla bir takım ortak yönleri ve düşünceleri varsa da;

“Haydin şu kepçelerle caddelerimize sokaklarımıza hendekler kazın,

“Belediyenin imkânlarıyla alt geçitlere, mazgallara patlayıcılar yerleştirin,

“Şu kamyonlara patlayıcılar doldurup toplu olduğumuz noktalarda infilak ettirin,

“Bu şekilde devletin kolluk kuvvetlerini üzerimize çekin, kentlerimizi viraneye çevirin,

“Bizim verdiğimiz emlâk vergilerini, merkezden gelen ödenekleri Kandile gönderin,

“Belediyeleri örgütün, şiddetin bir üssü olarak kullanın, çocuklarımızı dağa kaldırma merkezi yapın,

“Biz karanlıklarda, çamurlu sokaklarda sefalet içinde yaşamaya hazırız…” diye seçip göndermedi galiba.

Öyle olunca da onların görevlerinden uzaklaştırılmasına, yerlerine yeni kayyımların getirilmesine hiç itiraz etmediler.

Yani onlar biliyorlardı ki, kendilerinin seçip gönderdiği yöneticiler üzerine kayyımlar çoktan atanmıştı.

 

Gelelim yeni atanan kayyımlara. Bakalım ne yapacaklar, neyi ne kadar düzeltecekler? Zaten bundan dolayı kayyım meselesi uzun müddet gündemden düşmeyecek diyoruz.

Kendilerine karşı kitlesel büyük direnişler yok sayılır. Sadece örgüt mensupları tarafından bazı konularda engellemelerle karşılaşacaklar gibi. Onlar da bu kadarını düşünmüş olmalılar, kolluk kuvvetleri kendi emirlerinde.

Maşaallah yeni atanan kayyımların bazıları çok hızlı başladılar işe. Belediye binalarının dört bir yanını bayraklarla donatarak, mehter marşları eşliğinde, Kürtçe levhaları derhal alaşağı ederek öyle bir başlangıç yaptılar ki…

Kendi kendime dedim, bu gidişle, bu hızla artık belediye binalarına girilirken toplu halde istiklal marşı okutulur, saygı duruşu yaptırılır, andımız okutulur, sonun da “Ne mutlu Türküm diyene” diye bağırtılır. Bu arada içeri alınmadan önce herkese Atatürk ilkeleri teker teker saydırılır.

Bazı kayyım beyefendilerin aşkına ve heyecanına bakarak bunları söylüyoruz.

 

HDPKK belediyeler konusunda hiç de iyi bir sınav vermedi, bundan dolayı zorla da olsa ellerinden alınırken seçmenini yanında bulamadı, halk kendi seçtiklerine sahip çıkmadı.

Çünkü onlardan gerçekten bizar olmuş, yaka silkmişti.

Şimdi sınavdan geçme sırası yeni kayyımlarıyla iktidarın kendisindedir.

Birinci sınavını sosyal açıdan, Kürt halkının onuru konusunda verecektir.

İnsanımız bu yeni kayyımların kim olduklarını, kendi içlerinden kendilerine hizmet eden birileri mi, yoksa onlara tepeden bakan müstevli valiler mi, bunu görecek.

Sonra viraneye dönen yurtlarının ne olacağını, hasret kaldıkları evlerinin yeniden ayağa kaldırılıp kaldırılmayacağını görecektir.

Göçlerle param parça olan sosyal hayatın, kaybedilen eğitim dönemlerinin nasıl tamir edileceğini görecektir.

Hiç kimse bölge insanının birinci kayyımlarının alaşağı edilmesindeki sessizliğine aldanmasın.

 

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar