Kardeşlik Hukukuna Riayet Etmek (Doğrugenç Haftanın Yazısı)

Fakat Mus`ab`ın cevabı öyle müthiştir ki tam da asrımıza hitaben "Vallahi! Bizleri kardeş kılan aynı ana-babadan olmak değildir. Bizi kardeş kılan iman bağıdır." şeklinde ki telaffuzu bize ne kadar da çok şey anlatıyor değil mi?

Ekleme: 26.10.2016 08:00:00 / Güncelleme: 26.10.2016 08:00:00 / Doğrugenç / Elazığ Haberleri
Destek için 

Kardeşler! Öncelikle asrımızın en büyük sorunu haline gelen "kardeşlik değerinin" bilinmemesi gittikçe içinden çıkılmaz bir hal almakta ve bizi birbirimize karşı tahammülsüz bırakmakta.  Okumuş olduğum üniversitede eğitim görevlisi olan Suriyeli hocamıza, Suriye neden bu hale geldi? diye sorulan soruya: "Bizler kardeşliğimizin değerini bilemedik" şeklinde cevaplandırmıştı.

Oysa Rabbimiz Hucurat Suresinde ne de güzel tarif etmişti: "Müminler ancak kardeştirler." diye. Ayette İnne isminden sonra gelen mâ-i kaffe olarak adlandırdığımız mâ harfi cümleye kesinlik katarak 'ancak' anlamı veren harf, Müminlerin ancak kardeş olacağını apaçık ortaya koymuştu. Buna binaen ilk öğretmenlerimizden olan ve Allah Resulünün rahle-i tedrisatında yetişen gençliğini iman yoluna adayan Mus'ab B. Umeyr`in, Bedir'de küfür saflarında yer alan yaşça büyük kardeşi Ebu`l-Aziz, Mikdat b. Amr adlı sahabîye esir düşer.  Abisinin esir düştüğünü gören Mus'ab, Mikdat b. Amr'a hitaben: "Ey Kardeşim! Esirinin elini sıkı bağla onun zengin bir annesi vardır. İyi ganimet elde edersin." der. Olaya sinirlenen Ebul Aziz kızgınlıkla: "Ey Mus'ab! Senin kardeşin benim nasıl olurda beni esir edene kardeşim diye hitap edersin. “der.  Fakat Mus'ab'ın cevabı öyle müthiştir ki tam da asrımıza hitaben "Vallahi! Bizleri kardeş kılan aynı ana-babadan olmak değildir. Bizi kardeş kılan iman bağıdır." şeklinde ki telaffuzu bize ne kadar da çok şey anlatıyor değil mi? Ve ilginçtir ki Allah Resulünün Ebu`l-Aziz`den yaklaşık 400 dirhem kefaret karşısında bırakılmasını da teklif eden o güzide sahabi Mus`ab B. Umeyr`dir. İşte Kardeşler! Bu mükemmel kare üzerinde çokça tefekkür etmemiz gereken bir tablodur.

Fars milletine mensup olan Selman-i Farisi Allah Resulünün davetine icabet eder ve Allah Resulü bir zaman müddet sonra Selman (ra) için; “Selman bizdendir, bizde Selman`danız” şeklinde buyurur. Oysa Selman (ra) Farslı biriyken, Allah Resulü Arap kabilelerine mensuptu. Fakat belirttiğimiz gibi kardeşlik hukuku bu ayrımı hiçbir zaman gözetmez önemli olan soy bağı değil iman bağıydı. İşte bu yüzden Selman (ra) kendisini Selman-i Farisi yerine Selman-ı Muhammedi diye vasıflandırmıştı. Ve bu güzide sahabileri kendisine rehber edinen Selahaddin-i Eyyübi`de, Selahaddi-i Kurdi künyesinin Selahaddin-i Muhammedi olarak nitelendirilmesini istemişti.

Asr-i Saadetten bir tablo daha aktarıp yazıma son vereceğim inşallah; Bir gün Ebu Zer Gıfari  (ra) ağzından kaçırarak gayri ihtiyarı bir şekilde Bilal-i Habeşiye “kara kadının oğlu” der. Olay Allah Resulüne intikal edince Allah`ın Resulü Ebu Zer`e “Vallahi senden halen cahiliye kokusu geliyor” der. Resulullah`ın ikazını alan Ebu Zer direk Mescidi Nebevinin önüne gidip uzanarak “Vallahi Bilal gelipte o kara ayağıyla, ak alnıma basmadıkça buradan kalkmam ”der. İşte kardeşlik tablosunun mader-i iftiharıdır bu kare. Asıl kardeşlik hata yaptığında hatasını en güzel telafi etmenin adıdır…
Rabbim kardeşlik hukukuna her daim riayet edenlerden eylesin… Allah`a Emanet Kalın…  

Zülfü Dinç / Elazığ (Maden) – Yaş: 22

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

Elazığ İlimizin Maden İlçesinden Zülfü DİNÇ Kardeşimiz:Yaşanan olaylara bakıldığında ya da arka planı araştırıldığında olumsuz bütün cümlelerin olumsuz bütün tabloların müsebibi kardeşlik anlayıştan yoksunluktur.Eğer biz gerçek kardeşliğimizin farkına varıp gerekenleri yaparsak inanın ki yaşayacağımız çoğu şeyden muaf olurduk.
Eğer başımıza birşey geliyorsa çoğu zaman hak ettiğimizdendir.Rabbimiz bizlere yükleyemeyeceğimiz yükü yüklemediğine göre bizim asli görevlerimizi yük bilip ondan kaçmamız daha olumsuz tablolara neden olmaktadır.Kendi memleketimizde birbirimize sırt vermeyip yabancı memlekette sırt vermek hiç akıl karı değildir.
İnsanın kendi kardeşinin, kardeşlerinin kıymetini bilmesi onu ya da onları Allah için sevmesinden daha güzel daha lezzetli ne olabilir ki belki kimimizin kardeşi olmamış ya da ebeveynlerini kaybetmiş olabilir.Fakat samimiyeti ve duaları neticesinde Allah ona kan bağından olmayan daha iyi kardeşler ve ebeveynler nasip etmiştir.
Duygularınızı güzel ifade etmişsiniz.Teşekkürler.Yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz.Allaha emanet olunuz.