Türkiye büyük savaşın içinde

Suriye savaşı beşinci yılını doldururken hayatını kaybedenlerin sayısı 300 bini geçti. Bu rakam bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösterebilmek için yeterli. Ülkeden göç edenlerin sayısı tam olarak bilinmemekte. Adeta üçüncü dünya savaşına bir meydan boşaltılırcasına bölgeden halk göç ediyor. Papa`nın “Suriye`de gizli bir şekilde üçüncü dünya savaşı yaşanıyor” sözlerini sanki boşa çıkarmamak için Batılı karanlık güçler bölgede yaşanan fitneye yakıt taşıyorlar. Savaş daha da büyüyerek devam edeceğe benziyor.

Ekleme: 20.09.2016 10:15:00 / Güncelleme: 20.09.2016 10:15:00 / Analiz
Destek için 

RİYAD MAKAEV – DOĞRUHABER/ANALİZ

Suriye meselesi o kadar karışık ki işin içinden çıkmak için “cehennem zebanileri”ni çağırıp destek almak gerekiyor. Batı`nın Suriye`de kurmuş olduğu oyunun tam tepesine bir yuva kurarak “çift başlı akbaba” oturdu. Rusya dökülen kanı az gördü. DAEŞ`i yok edecekti. Modern savaş uçaklarıyla havadan  vurmaya başladı. Karadan saldırılara ise rejimin askerleri, Rusya ve müttefiki İran, ayrıca PKK`nın yan kuruluşu olan PYD saldırmaya başladı. DAEŞ`e karşı çıkış yapan “çift başlı akbaba” önce Türkmenlere ve ÖSO`ye saldırmaya başladı. Yapılmak istenen, Türkiye destekli muhalifleri, elde ettikleri bölgelerden geri püskürtmek ve Halep ile Türkiye`yi bağlayan koridoru kapatmak. Böylece düşmek üzere olan Esed yeniden güç kazanacak ve bölgedeki savaş da devam edecekti. Batı`nın Suriye savaşındaki istediği en önemli  şey bölgedeki savaşın bitmemesi ve savaşın içine çekebildiği kadar İslam ülkelerini çekmek ve İslam ümmetini birbirleriyle çatıştırmaktır.

DAEŞ BATI`NIN ÇIKARLARINA HİZMET EDEN BİR HAREKET

DAEŞ radikal “İslami” bir örgüt olarak lanse edilse de tamamen Batı`nın çıkarlarına hizmet eden bir harekete sahiptir. Kuruluşu ve kuruluşunun nedenlerinden farklı yorumlar ve görüşler öne sürülebilir ancak netice hiç değişmeyecektir. DAEŞ İslam düşmanlarıyla çatıştığını öne sürerken bugüne kadar hiç ama hiç İsrail`e dokunmamıştır. Türkiye`yi hedef alırken Ehl-i Sünnet`e asırlarca düşman olan İran`a hiç dokunmamıştır. Dolayısıyla DAEŞ konusu gerçekten düşündürücü ve o kadar da manidardır. Neden Suriye rejimi, Rusya, İran, Amerika açıktan DAEŞ ile savaşmıyor. Rusya ÖSO`yu bombalıyor, İran rejim askerlerine destek vererek yine karada ÖSO ile savaşıyor. ABD yanlışlıkla DAEŞ`e silah atıyor ve bölgedeki PYD`ye askeri ve siyasi destek sağlıyor. Tüm bu gelişmeler Türkiye`yi yakından etkiliyor ve Türkiye`yi derin düşündürüyor. Rusya Halep`i ve bölgeyi bombalarken Türkiye`ye olan göç artıyor. PKK ve PYD, DAEŞ ile birlikte Türkiye`nin güvenliğini tehdit ediyor. Türkiye`nin Suriye ile olan sınırı tamamen kontrolsüz hale getiriliyor ve Türkiye`nin toprak bütünlüğünü tehdit ediyor. Türkiye`nin doğu bölge ekonomisine yaptığı etki ve bölgedeki yaşam standartlarına yaptığı etki ise diğer bir tehdittir. Dolayısıyla Türkiye tüm bu gelişmelerin karşısında harekete geçmek zorundadır.

Rusya ile bozulan ilişkiler, daha önce İsrail ile kopan ilişkiler ayrıca Mısır ve İran ile bozulan ilişkiler, son olarak FETÖ nedeniyle ABD ve AB ile esen soğuk rüzgârlar, Türkiye`nin bölgede tek başına kalmasına iten nedenlerden sayabiliriz. Türkiye kendi güvenliğini sağlayabilmek için mutlaka bu sıraladığımız ülkelerle ilişkilerini düzeltmeliydi ve artık tehditten daha da öteye giden DAEŞ, PKK-PYD problemini ve 15 sene içinde İslam Ümmetinin gözünde elde ettiği başarıyı korumak zorundadır. Yani Türkiye yeniden İslam Birliği`ni kurmak için yola koyulmuştu. Buna karşın Batı`nın başlattığı derin oyunlarına artık karşılık vermek zorunda kalmıştır.

TÜRKİYE MUSUL, KERKÜK VE HALEP`E KADAR İLERLEMELİ

Türkiye Rusya ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitti. Çift başlı akbaba`ya başka tarlayı gösterdi geri adım atmaz ise olacağı senaryoyu göstermiş olmalı ki Rusya çok hassas davranmaya başladı. Türkiye Suriye`ye girmek zorunda kaldı. İlk karşısında duracak olan Esed değil. Esed`in işi zaten bitti. İlk karşısında duracak olan İran`dır. İran Türkiye`nin siyasi ve mezhepsel olarak bölgedeki en büyük düşmanı ve rakibidir. İran tarih boyunca Türkiye`nin karşısında durmuştur. Dolayısıyla Türkiye Suriye`ye girmeden İsrail ile ilişkilerini düzeltmek zorundaydı. Çünkü İran İsrail`in de düşmanıdır. ABD ise herkes ile flört ediyor. Türkiye NATO üyesi olduğu halde ve ABD ile sözde müttefik olduğu halde onların desteğini beklemeden Suriye`ye girmiş oldu. Kendi sınırını bir hafta on gün içinde tamamen güvenli hale getirdi ve sınır boyunca bir serbest bölge oluşturdu. Bundan sonra bunu koruyabilmek için orada durmamalı ve durmuyor da. Tarihi bir gerçektir ki şuanda bulunan sınırlarını Türkiye çizmedi. Türkiye Musul, Kerkük ve Halep`i içine alan bir bölgeyi kontrol altına almadığı sürece bu oyunlar Türkiye`yi tehdit etmekten geri durmayacaktır.

TÜRKİYE ARTIK TEK BAŞINA HAREKET ETMEYİ ÖĞRENMEK ZORUNDADIR

Türkiye başarılı bir operasyon gerçekleştirdikten sonra Türkiye`yi Rakka üzerine salmak isteyen Batı, “operasyonu destekliyoruz, Türkiye bizim müttefikimiz” demeye başladılar. Ancak unutulmamalı harekatın haritasını Batı değil Türkiye kendisi çizmeli. Türkiye önce Halep`i kontrol altına almalı. Halep stratejik bir öneme sahip olan şehir. İlk karşı duracak olan İran`dır. Rusya bunu desteklemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Rusya`nın yapabileceği fazla bir şey yok. Kendi içindeki problemler buna zaten yetiyor. Rusya`nın en fazla yapabileceği, Türkiye`yi Suriye`den çekmek için Ermenistan`a baskı yaparak Azerbaycan`a saldırtabilir. Batı ise Türkiye`nin eski topraklarını geri almasını kesinlikle istemez. Ama Türkiye bunu yapacak iradeye ve güce sahip bir ülkedir. Türkiye artık Lozan anlaşmalarını geride bırakmak zorundadır. Daha önceki yazımda yazdığım gibi hala tamamen diplomatik yollar tükenmiş değildir. Rusya ve İran ile ciddi görüşmeler yapılırsa bu işi gerçekleştirebilir. Türkiye önümüzdeki Rusya seçimini ve İran`ın Arabistan ilişkilerini kendi lehinde kullanarak çok iyi değerlendirmek zorundadır. Güç tüm diplomasi yollarını denedikten sonra kullanılmalı. İnanıyorum ki Türkiye istedikten sonra tüm İslam dünyasından hem insan gücü hem de finansal destek alabilecektir. Türkiye kendi gücünü görmek zorundadır. Bu ümmet artık bu oyunlardan bıkmış ve adalet istemektedir. Türkiye artık tek başına hareket etmeyi öğrenmek zorundadır. Bir de her şeyi hesaplara ve siyasete bağlamak da doğru değildir. Biz Müslümanız onun için Gayb`a da inanmak lazım.