Tunus`un dikta rejimine geri dönmesi söz konusu değil

Tunus`ta laiklik yanlısı Sibsi`nin kazandığı Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendiren Tunuslu stratejist Muhammed Adil, Tunus`ta süreci halkın yönettiğini ancak dış güçlerin de yönlendirmede etkisinin büyük olduğunu söyledi. Adil, Tunus`un dikta rejimine geri dönmesinin söz konusu olmadığını vurguladı.

Ekleme: 26.12.2014 11:48:00 / Güncelleme: 26.12.2014 11:48:00 / Röportaj
Destek için 

Tunus`ta Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu Nida Tunus (Tunus`un Çağrısı) Partisi lideri 88 yaşındaki Baci Kaid Sibsi kazandı. Seçim kurulunun açıklamasına göre, katılımın yüzde 60.11 olarak açıkladığı seçimlerde oyların yüzde 56`sını Sibsi, yüzde 44`ünü ise solcu rakibi Munsif Merzuki aldı. Ülkede 26 Ekim`de yapılan parlamento seçimlerini de Sibsi`nin lideri olduğu seküler Nida Partisi kazanmış, Müslüman Kardeşler çizgisindeki Nahda Partisi ise ikinci olmuştu. Nahda hareketi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmazken, hiçbir adayı da desteklemediğini açıklamış ancak boykot çağrısı yapmadan, seçmenlerine istedikleri adaya oy vermeleri çağrısında bulunmuştu.

Arap Baharı`nın ilk durağı Tunus`ta Nahda`nın da içinde bulunduğu koalisyon hükümetinin üç yıllık iktidarı sonrası laik parti Nida Tunus`un birinci parti ve Başkanı Sibsi`nin de Cumhurbaşkanı seçilmesi “Arap Baharı başa mı dönüyor?” şeklinde bir algıya dönüştü. Türkiye Arap Araştırma ve Strateji Enstitüsü Başkanı Tunuslu stratejist Dr. Muhammed Adil, oluşan bu algı ve yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Tunus`un dikta rejimine geri dönmesi söz konusu değil

Nida Tunus`un, genel seçimleri kazanması sonrasında Sibsi`nin de cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması “Arap Baharı başa mı dönüyor?” sorularını sordurtuyor. Tunus nereye doğru gidiyor, gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tunus, bir Mısır bir Libya gibi değil. Tunus`un önceki dikta rejimine geri dönmesi söz konusu değil. Nedeni, Tunus başarılı bir 3 yıl geçirdi. Çünkü Tunus yeni bir anayasa hazırladı ve bu anayasayla yönetiliyor. Yeni bir seçim yasası var. Artık meclisi de çok renkli bir meclise dönüştü. Şu anda Nida Tunus birinci parti çıkmış olabilir ama tek başına bir iktidar olabilecek gücü elinde bulunduramıyor. Mecburen Nahda dışındaki partilerle yapacağı koalisyonla hükümet oluşturabilir. Nida Tunus diğer yandan mevcut sandalye sayısıyla anayasayı değiştirecek ya da önemli yasalar çıkaracak gücü yok. Yine koalisyonla bunu yapabilir. Tabi bu da çok önemli bir garanti…

İkincisi; genel seçim ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinin neticelerine baktığımızda Nahda ile Nida Tunus`un ya da Merzuki ile Sibsi`nin aldığı sonuçlar birbirine çok yakın. Bu da gösteriyor ki süreci halk yönetiyor. Ve istemediği bir durum karşısında her an sokağa çıkabilir. Ama bu son seçim gösterdi ki Tunus halkı, Nahda ya da Nahda`nın da içinde bulunduğu üçlü koalisyon hükümetini görmekten ziyade istediğini alıncaya dek siyasi arenayı yenilemek istiyor. 

Bana göre önceki hükümet, (Nahda`nın da içinde bulunduğu üçlü koalisyon) birçok yeniliğe imza attı; yeni anayasa çıkardı, halkın ve ülkenin güvenilirliğini önceleyen politikalar üretti ama halk bunları görmedi. Halkın beklentisi bu değildi. Halk daha çok sosyal, ekonomik, sağlık ve hizmet sektörlerinde kendine yansıyan bir şeyler görmek istiyor. Ancak bu istekler önceki hükümette mümkün değildi.

Ama bu yeni süreç gerek halk için gerek hükümet için hem de muhalefet için büyük bir fırsattır. Nida Tunus`u birinci parti çıkaran halkta şu algı var: Sosyal barış için bunu da bir test edelim, belki faydalı olur diye. Ama Nida Tunus içerisinde eski dikta rejimin kalıntıları da mevcut. Dikta rejim dönemine geri dönme hevesindeler. Bunun için fitne çıkarabilirler. Mesela Nida`ya karşı güvenlikle alakalı sorunlar çıkarabilir. Bunun hesabı yapılmalı. Diğer yandan Nahda partisi mecliste ikinci parti ve neredeyse Nida Tunus`la aynı orantıda. Nahda`ya yakın partiler de kendi aralarında birleşirlerse Nida Tunus`a karşı daha güçlü bir koalisyon kurabilirler.

Nida Tunus`a Arap rejimleri ve batı desteği

Nida Tunus ve Sibsi`nin arkasında herhangi bir dış güç görüyor musunuz, yoksa gerçekten sadece halktan aldıkları destekle mi birinci parti oldular ve cumhurbaşkanı çıkarabildiler?

Nida Tunus'ta yeni bir partidir. Yeni bir parti olmasına rağmen profesyonel bir hamle yapması ve bu kadar kısa bir zamanda parayı nereden topladığı gibi konular elbette düşündürüyor. Avrupa`dan, özellikle Fransa`dan açık bir destek var. Biz bunu açıktan görmedik ama medyalarından takip ettiğimiz kadarıyla Fransız TV kanallarında Sibsi ve Nida Tunus daha farklı verilerek adeta reklamı yapılıyordu. Diğer yandan özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap Baharı`ndan korkan rejimlerden de Sibsi`ye, Nida Tunus Partisi`ne destek var. Aynı şekilde Arap ve Avrupa medyasında bu desteğe dair bilgiler konuşuluyor, paylaşılıyor.

Arap baharı yeni bir sürece girdi

Adeta Arap Baharı`yla özdeşleşen Tunus`un geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Arap Baharı treni Tunus`tan kalktı, emin adımlarla ilerledi, ufak sarsıntılar yaşadı ama sonuç itibariyle gayet başarılı oldu. Tabi güzel bir örnek olması hasebiyle bölgesel ve uluslararası güçlerin hedefinden çıkmadı. Uğraşanlar oldu, güzel bir örnek çıkmasın diye ama Tunus için bunu başaramadılar. Bu durum Arap Baharı bitiyor anlamına gelmez. İnancıma göre Arap Baharı sadece birinci durağına yetişmiş durumda. Arap Baharı`nın Mısır`da, Yemen`de Suriye`de halkları getirdiği nokta; mevcut ve oluşabilecek dikta rejimlere karşı artık bir korkunun kalmaması ve cesaretle karşı koyabilmesidir. İkincisi; Arap Baharı yeni bir kültür oluşturmaya başladı ve Fransa`dan kalma eski “devrim” kavramını yeniden güncelledi. Kanaatimce bu bir yeni süreç… Belki şu an başarılarımız yüzdelik oranla az ama yakın zaman içerisinde bu oran artarak büyüyecektir inşallah…   (Mehmet Özcan - İLKHA)