• DOLAR 32.418
  • EURO 35.447
  • ALTIN 2326.681
  • ...
Arakan: ZULMUN BITMEDIGI COGRAFYA
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Özay / Doğruhaber

Arakan eyaletinde bir ayı aşkın süredir yine gerginlik hâkim. Aslında son dört yıldır zaman zaman düşük bir profil sergilemekle birlikte, gerginliğin bitmediği, bölgedeki Müslümanların baskı ve şiddet ortamından uzaklaştırılamadığı bir bölge Arakan.

9 Ekim`den bu yana gerçekleşen hadiselerin önceki dönemlerden ayrılan yönleri olduğu görülüyor. İlki coğrafi konumu itibarıyla çatışmaların halkın önemli bir bölümünün yaşadığı eyalet başkenti Sittwe çevresinde değil de, eyaletin ve dolayısıyla Myanmar`ın Bangladeş`le sınır bölgesinde gerçekleşiyor olması. Bir diğer husus ise operasyonlarda hedef alınan kişilerle ilgili olarak resmi makamlarca ilk kez ‘isyancı` kavramının kullanılması.

2012 yılı Mayıs sonu ve Haziran ayında uluslararası medyaya yansıyan şiddet olayları eyalet başkenti Sittwe ve civarında gerçekleşmişti. Son olaylar ise Arakan eyaleti ile Bangladeş sınırında meydana geldi. Burası Arakan`lıların Bangladeş`e yasa dışı yollardan geçiş güzergâhı olması yönüyle dikkat çeken bir bölge. Sınır bölgesi olmanın getirdiği zorlukların dışında hem Bangdaleş hem de özellikle Myanmar resmi makamlarının Arakan`lılara yönelik yaklaşımları buradaki Arakanlıların çilesini daha da artırıyor.

MARUZ KALINAN BASKILARA TEPKİ

Myanmar resmi makamlarından yapılan açıklamalarda, Bangladeş`ten sınırı geçen birkaç yüz kişilik bir grubun üç polis noktasına saldırdığı bildirildi. Böylesi bir saldırı ilk defa gerçekleştiriliyor. Bununla birlikte saldırıyı gerçekleştiren grubun, daha çok kesici türden silahlara sahip olması ve saldırdıkları polis noktalarındaki güvenlik güçlerinin silahlarını almaları, olayın, kapsamlı ve büyük çaplı bir organizasyondan ziyade maruz kalınan baskı ve zulümler sonrasında ortaya konulan bir tepki olduğunu düşündürüyor.

‘Sınırın öte yakasından yapılan saldırı` olgusu, bölgede yeni bir gelişme olarak değerlendirilmeli. ‘Sınırın öte yakası` denilerek esasında kastedilen Bangladeşliler değil; Arakan`lı Müslümanlar.

2012 SONRASI SÜREÇ

2012 yılında yaşananlardan sonra uluslararası kamuoyunun verdiği tepkiler karşısında dönemin Devlet Başkanı Thein Sein`in, Arakan`lı Müslüman toplumla ilgili olumlu değişiklikler olacağı yönündeki sözü, yerine getirilmedi. Şehir ve kasabalardan çıkartılan Müslümanlar sığınmacı kampları adıyla anılan yerlerde sınırlı imkânlar ve haklarla yaşam sürmeye devam ediyorlar.

Durumun vahametinin diğer bir işareti, ülkede otuz yıl aradan sonra, 2014 yılında yapılan genel nüfus sayımında, farklı statüler altında kaydedilmeleri koşulu dışında Arakan`lı Müslümanların sayılmaması. Ardından, yaklaşık yirmi yıl sonra, 2015 yılı Kasım ayında yapılan genel seçimleri ‘demokrat` ve ‘reformcu` kimliğiyle öne çıkan Nobel ödüllü Su Çi`nin başında bulunduğu Ulusal Demokrasi Birliği`nin (NLD) kazanmasına ve Arakan`lıların sorunlarına çare bulunacağı umuduna rağmen, bu süreçte olumlu herhangi bir adım atıldığına tanık olunmadı.

Aksine, Burma milliyetçisi Budistlerin önderliğinde zaman zaman yapılan gösteriler, bir tehdit niteliği havasına bürünerek bir yandan Arıkanlıları öte yandan uluslararası camianın bölgedeki temsilcilerini hedef aldı.

SORUN MYANMAR`A TERK EDİLEMEYECEK BOYUTTA

Bu topluluğun, ülkedeki onlarca etnik yapı arasında yer almasına olanak tanınmıyor, aksine yasadışı bir grup olarak addediliyor. Bu nedenledir ki ‘vatansızlık` olgusunun içerdiği ne kadar olumsuzluk varsa bununla yüzleşmek zorunda bırakılıyorlar. Arıkanlı Müslümanlar kendilerini temsil edecek aktif bir yapıdan mahrumlar.

9 Ekim`deki saldırı ve devamındaki çatışmaları sürdürenleri, tüm bu ağır baskı altında ve çaresizlik ortamında bir çıkış arayışındakiler olarak değerlendirmek mümkün. Arakan Müslümanların sorunu, Myanmar devletine terk edilemeyecek boyutta olduğu gün geçtikçe daha da iyi anlaşılıyor.
*özetlenerek alınmıştır.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir