• DOLAR 32.56
  • EURO 34.967
  • ALTIN 2442.252
  • ...
ADI NE OLURSA OLSUN; ŞEFFAF VE ADİL BİR SİSTEM
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hasan Sabaz / Haber-Analiz

Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi düzenlemesi için kritik bir hafta başlıyor. AK parti tarafından hazırlanan taslak, MHP'ye iletildi. Yapılacak müzakereler sonrasında nihai karara varılacak. Anayasa değişikliğiyle ilgili süreç, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki görüşmeden sonra hızlanmıştı. Yapılan görüşmeler sonrasında komisyonda görev alacak isimler de belirlendi. Başkanlık teklifi komisyonunda AK Parti'de Abdülhamit Gül, MHP'de ise Mehmet Parsak görev alacak.

ASIL SORUN HANGİ HASSASİYETLERİN ESAS ALINACAĞI…

Olayların arttığı, sorunların kimi yerde kördüğüme dönüştüğü bir coğrafyada Türkiye`nin birinci gündemi “Başkanlık” sistemine geçiş olarak görünüyor. Bölgesel denklemlerde önemli bir aktör olmak için güçlü bir siyasi iradeye, bunun için de güçlü kişilere ihtiyaç duyulduğu konusu hükümetin en önemli gündemini oluşturuyor. Devlet aklının bu konuda kararlı olduğu ve girişimlerin ivedilikle yapıldığı dikkati çekiyor. Muhalefetten de etkili bir tepkinin gelmediği dikkate alındığında bu sistemin yürürlüğe girmesi için takvimin işlediği rahatlıkla söylenebilir.

Başkanlık konusunda asıl sorun, işleyen süreç ve yapısal değişikliklerde hangi hassasiyetlerin esas alınacağı konusudur.

SÜREÇ ŞEFFAF YÜRÜTÜLMELİ

Sürecin kapalı tutulması önemli bir handikaptır. MHP ile yapılan görüşmeler ve karşılıklı öneriler, maalesef kamuoyuna açıklanmamakta ve kamuoyu doğruluğu tartışmalı kulis bilgileri ile meşgul edilmektedir. Şeffaf yürütülmeyen “Çözüm sürecinin” Oslo`suyla, Habur`uyla, Dolmabahçe`siyle elde patladığı ve ardından çatışmalı sürecin başladığı unutulmamalıdır. O yüzden hükümet ve bir mutabakat metni üzerinde çalıştıkları MHP, çalışmaların geldiği nokta, talepler ve öneriler konusunda halkı bilgilendirmek zorundadır. Halkın tümünü ilgilendiren bir konuda halkın bilgilendirilmemesi akla maalesef başka pazarlıkları getirmektedir.

Milletvekillerinin durumu, seçim sistemi, yasama faaliyetlerinde bulunacak olan vekillerin sayısı, partilerin fonksiyonu gibi konular, kafa karıştırıcı bir şekilde orta yerde durmaktadır.

Şu anda sistem değişikliğinde “Başkanlık” kavramının mı, “Cumhurbaşkanlığı” kavramının mı kullanılacağı konusu bile spekülasyonlara açık bir durumdadır.
Gizem ve kapalılık, halka güvensizliğin bir göstergesi olarak da görülebilir.

VATANDAŞLIK YAPILANMASI, İNANÇ VE DEĞERLERİN KORUNMASI GİBİ…

Başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı makamında sembolik bir figür yerine güçlü bir şahsiyetin durması elbette önemlidir. Ancak gücün süreç içerisinde farklı ellerde bulunacağı ve aykırı düşünce ve inanç gruplarına baskı amacıyla kullanılabileceği unutulmamalıdır. O yüzden sistem içerisinde adil davranışın dışına çıkıldığında müdahale imkânı veren mekanizmaların oluşturulması önemlidir. Tabii bundan önce temel yasaların “hak” ve “adalet” ölçüleri gözetilerek yeniden yapılması, etnik temele dayanan bir vatandaşlık yapılanmasından vazgeçilmesi, inanç ve değerlerin korunması için açık ve net düzenlemelerin yapılması zaruridir.

Yeni dönem; adaletin esas alındığı, kökü dışarıda karanlık yapıların kimi kavramları istismar ederek semirme imkânı bulamayacağı bir dönem olsun. Beklenti; halkın inanç köklerine bağlı ve yerli bir anayasa ile beraber kardeşlik ikliminin yerleşeceği, refahın eşit olarak dağıtılacağı bir sistemin hâkim olmasıdır.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir