Mustafa Karakaş/Doğruhaber/İstanbul

Doğu ve batı emperyalizminin vahşi saldırıları yetmezmiş gibi bir de biz birbirimizi öldürerek dünyayı yaşanmaz bir hale getiriyoruz. Bazen Irak`ta bazen Yemen`de bazen Pakistan`da biribirinden farklı düşünen grupların türbelere, dergâhlara ya da diğer bir mezhebin toplandığı ibadethaneye düzenlediği bombalı saldırılar, İslam dünyasının yaşadığı korkunç trajediyi gözler önüne seriyor.

KADINLAR VE ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLDÜ

Önceki gün Pakistan'da tasavvuf âlimlerinden Şah Nurani'nin türbesine yapılan canlı bomba saldırısında ölen yine Müslümanlar oldu.  İlk belirlemelere göre 45 kişi hayatını kaybetti

Pakistan`ın Belucistan eyaletinin Kuzdar şehrinde sufi Şah Nurani dergâhında kalabalık bir ziyaretçi grubunun olduğu bir zamanı bekleyen saldırgan burada bombayı patlattı ve 45 Müslümanı katletti. Saldırıda 100`e yakın Müslüman yaralandı. Saldırıdan en fazla etkilenenlerin kadınlar ve çocuklar olması İslam dünyasının yaşadığı korkunç durumu gözler önüne serdi. 14 yaşındaki bir çocuk tarafından gerçekleştirilen vahşi saldırının ne insani ne de İslami kriterlerle açıklanabilir tek bir yönü bulunmuyor.

CAMİLERİ HEDEF ALMAK HARAMDIR

Doğu ve batı emperyalistleri camileri hedef aldığında kimselerin camide olmadığı zamanları seçerken tekfirci mantıkla islamı yorumlayan kesimlerin kendilerinden farklı düşünen Müslümanlara saldıracağı vakitleri seçerken özellikle en kalabalık saatleri seçmesi, Müslümanların kardeşler olabilme emrini ayaklar altına alıyor. Avrupa`da ırkçıların cami duvarına yazdığı bir yazı ya da cami kapısına domuz başı bırakmak Müslümanlık duygumuza bir hakarettir, ama camiye bomba bırakmak, orada yüzlerce, binlerce Müslümanı hedef almak şüphesiz hakaret değil; büyük bir vahşettir

BU, BİD`ATLA MÜCADELE DEĞİL; KATLİAM

Tekfirci yorumun üstlendiği saldırıyı kendini haklı çıkarmak için İslam tarihinden örnekler getirdiği ve türbe, dergâh ziyaretini bid`at, sapıklık hatta kâfirlik olarak değerlendirdiği de biliniyor. Oysa bu saldırıları düzenleyen kafa yapısı; bid`at karşıtlı yönteminin de bu olmadığını, olamayacağını da bilmelidir. Rıdvan ağacının kutsandığını gören Hz Ömer sözkonusu ağacı kesmiştir. Hz Ömer`in ağacı ziyaret edenleri öldürdüğüne dair elimizde tek bir rivayet yoktur. Hiç kimse bu saldırıları “bid`at ile mücadele ediyoruz” kılıfına sokamaz. Bu olsa olsa Müslüman kanı dökmektir, kafirin ekmeğine yağ sürmektir.

İSLAMI YANLIŞ YORUMLUYORSUNUZ

Saldırganın henüz 14 yaşında, saldırıya uğrayanların da genellikle kadın ve çocuklar olması ve İslam`ın savaş hukuku kadın ve çocukların hedef alınamayacağını açık bir şekilde belirtmiş olmasına rağmen bu saldırıların gerçekleştirilmesi İslam`ın yanlış yorumlanmasının ne kadar korkunç sonuçlar doğurabileceğini bariz bir şekilde gösteriyor.

BU YÖNTEMİ ABD BAŞLATTI

Irak`ın işgali sırasında başlayan canlı bomba ve bombalı araç saldırılarının perde arkası anlaşılmadan bu saldırıların önü alınamaz. ABD`liler aracını durdukları ve evrak eksikliği var gerekçesi ile el koydukları araçları (bu süre zarfında aracın gizli bölmelerine bomba yüklüyorlar) birkaç gün sonra sahiplerine teslim ettikten sonra sıkı bir takibe başlamışlardır. Karşıt diye ifade edilen mezhebin yoğun olarak yaşadığı çarşı ya da cami yakınlarında takip ettikleri aracı uzaktan infilak ettiriyorlardı. Elbette bu vahşet uzun bir süre anlaşılamadı. Hedeflenen şey Müslümanların mezhep rahmetini bir tefrikaya dönüştürmesi idi ve bunu başardılar. İşin en acı tarafı ABD`nin İslam dünyasını ayrıştırmak için kullandığı bu terörist saldırıların Müslümanım diyen kişilere ilham kaynağı olmasıdır.

ALLAHTAN RAHMET BEKLEMEYİN

İslam âlimleri farklı bir mezheptendir diye ibadet yerlerine, türbelere saldırmanın haram olduğu konusunda herhangi bir ihtilaf göstermemişlerdir. Irak`ta Yemen`de ya da Pakistan`da öfkelerini ve tepkilerini asıl düşman olan batılı ve doğulu emperyalistlere kanalize etmeleri gerekirken, Müslümanların birbirini katletmeye endeksli siyasetleri, Allah`ın rahmetini değil belki lanetini çeker.

TÜRBE BİD`AT MIDIR?

Konu ile ilgili gazetemize açıklamada bulunan İTTİHAD-ÜL ULEMA âlimlerinden Abdulhakim Sonkaya salih zatların üzerinde veya yanında mescit yapma geleneğinin bidat olmadığını, bunun delilinin Kuran`da olduğunu ifade ederek şunları söyledi: Türbe geleneği Hz Muhammed (as)`dan sonra çıkmış bir gelenek değildir. Kehf suresi 21. Ayeti Celile`de Rabbimiz şöyle buyuruyor “Onları (o gençleri) mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Bir kısmı "Üstlerine bir bina yapın.” derken sözlerinde üstün gelen müminler: "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediler. Ayette buyurulduğu üzere durum son derece nettir. Türbe yapmak bid`at değildir. Bid`at olan salih kişilerden yardım dilemektir. Yardım dilemenin cezası da ölüm falan değildir. Elbette burada bidatlere dikkat etmek gerekir. Ancak bunun için insanları katletmek en büyük zulümdür.