• DOLAR 32.461
  • EURO 34.822
  • ALTIN 2441.003
  • ...
`Cezaevi idareleri bir tür krallık gibi`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Tahir Özsoy - Muhsin Şenol / İstanbul

15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapılan tutuklamalar, cezaevi şartlarını daha da zorlaştırdı. Avukat Kaya Kartal; birçok cezaevinden şikâyetler aldıklarını, cezaevi idarelerinin geniş yetkilerle donatılmasından kaynaklanan fazlaca sorun olduğunu belirtti.

Cezaevinde ağır hasta mahkûmlar ve cezaevlerinin fiziki şartlarından kaynaklanan bir takım hastalıklar sorununun yıllardır devam ettiğini ifade eden Kartal, “FETO mensubu olduğu iddiasıyla 30 binden fazla kişi cezaevlerine alındı. Bunlar genel olarak merkez cezaevlerinde bulunuyor: Ankara`daki Sincan Cezaevi ve İstanbul`daki Silivri cezaevi gibi. Bu nedenle o cezaevlerinde yıllardır, gerek İslami davalardan gerek diğer davalardan olsun 20-25 yıldır yatan insanların bir takım hakları ve rutinleri bozuldu.” dedi.

“3 KİŞİLİK KOĞUŞLARDA 7 KİŞİ TUTULUYOR”

Kısa bir süre önce Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevini ziyaret ettiklerini belirten Kartal, “Darbeden hemen sonra yaşanan şey, yıllardır koğuşlarda 3 kişi olarak tutulan Müslüman mahpusların FETÖ iddiasıyla alınan kişiler yüzünden 7 kişi olarak tutulmaya başlanmasıdır. İdare, bunun Adalet Bakanlığının talimatıyla olduğunu söylüyor. Muhtemelen bakanlık FETO mensuplarını 7-8 kişi bir arada tutmamaya çalışıyor. Ama bunu yaparken orada yıllardır yatan insanların 3 kişilik yerde, 7 kişinin yatmasına ve artık oranın yaşanmayacak hale gelmesine neden oluyor. Çünkü yatak kapasitesi belli, ortak alan kapasitesi belli… 15 Temmuz darbe girişimi bir anlamda döndü dolaştı yine içerideki Müslümanlara hak ihlali olarak tam bir darbe oldu. ” ifadelerini kullandı.

CEREME SİYASİ MAHKÛMLARA KESİLİYOR

Yaşanan hak ihlalleriyle ilgili birçok cezaevinden şikâyetler aldıklarını ifade eden Kartal, “Normalde ailelerle açık görüş hakkı, siyasiler için ayda bir iken iki ayda bire düşürüldü. Niye? Bir yoğunluk oluştu, bu yoğunluk dolayısıyla kapasite, memur sayısı ve benzeri nedenler… Bu mağduriyeti ilk planda yaşayanlar oradaki Müslüman mahpuslar ve diğer siyasi mahpuslar oldu. Bu; siyasilere uygulanıyor, adliler yönünden böyle bir şey yok.

BİZ AVUKATLAR BİLE…

Benzer şekilde Silivri Cezaevinde avukat görüşleri bile neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Oradaki müvekkillerle eskiden görüşmeye gittiğinizde müvekkiliniz tutuklu ise 7 gün, 24 saat görüşme imkânımız vardı. Tutuklulara şu an belli günler verilmiş. Bir avukat olarak bütün programımı cezaevinin bana tanıdığı zamana göre yapmak zorunda bırakılmış durumdayım.” dedi.

“CEZAEVİ İDARELERİ BİR TÜR KRALLIK YÖNETİMİ GİBİ”

Devam eden birçok sorunun yanında bir de hijyen sorunu var. Giyim ve temizliklerine son derece dikkat etmeye çalışan Müslüman mahpusların bu hassasiyetlerinin dikkate alınmadığını vurgulayan Kartal, “Cezaevinde şalvar giydiği için takke taktığı için sakal bıraktığı için sıkıntı yaşayan insanlar var. Tekirdağ'dan benzer şikâyetler alıyoruz. Gaziantep`ten alıyoruz. Başka birtakım cezaevlerinden alıyoruz. İlçe cezaevlerinde, küçük cezaevlerinde benzer sıkıntılar çokça yaşanıyor. Bu da bu idarelerin keyfi politikalarından kaynaklanıyor. Mevcut ceza infaz sistemi idarelere geniş yetkiler veriyor. Cezaevi müdürleri, idareler bir tür krallık yönetimi gibi istedikleri şekilde bir takım hakları kısıtlama imkânlarına sahipler. Çünkü kanunların verdiği hakların tamamında, nereden bakarsanız bir takım istisnalar konuluyor. İstisnalar adıyla yapılan bu hak çalmalar cezaevindeki güvenlik, disiplin ve benzeri kılıflarla yapılıyor. Bütün bu istisnalar hep mahkûmun aleyhine yorumlanıyor. Ellerinde imkân olsa bile lehe yorumlamıyorlar. Biz ise bir takım imkânların, hakların hiçbir şekilde kısıtlanamayacağını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

“BEBEKLERİ NEREDEYSE SOYARAK ARIYORLAR”

Ailelerin cezaevi ziyaretlerinde büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirten Kartal, sözlerine şöyle devam etti: “En temel sıkıntı, mahremiyeti ihlal edecek şekilde yapılan aramalar. Özellikle kadınlar yönünden… Bir taraftan duyarlı bir kapı var ötmeden geçmesi gerekiyor. Buna rağmen elle aramaya tabi tutuluyorlar. Başörtüsünden tutun, her şeyleri didik didik ediliyor. Bu insanlarda uyuşturucu arıyorlar sözde. Bunu siyasi, Müslüman mahpusların ailelerine uyguluyorlar. Bebekleri neredeyse soyarak arıyorlar.  Çocukların bu şekilde aranmasını anlamlandırmak mümkün değil. Umuyoruz ki bunun bir zulüm olduğu herkes tarafından anlaşılır. Özellikle toplum tarafından ciddi bir ses yükseltilir de belki bu konuda adamlara geri adım attırılır. Çünkü 15 Temmuz darbesini Müslümanlar sokaklara inip püskürttüler. Fakat darbenin menfi etkilerini maalesef yine biz ve Müslüman mahpuslar hissediyor.”

“İŞKENCEYE “ORANTILI GÜÇ KULLANMA” DİYORLAR”

Cezaevlerinde uygulanan şiddete de dikkat çeken Kartal, “Bolu Cezaevinden aldığımız şikâyetler var. 12-13 yıldır Bolu Cezaevinde olan Müslüman mahpuslar var. Onlara darbeden hemen sonra cezaevinde 5 taneden fazla kitap bulunduramazsınız denilmiş. Mevcut kitaplarınızı cezaevinden çıkarın yoksa biz onları gerekirse zorla çıkartacağız, demişler. Siyasi mahpuslar açısından bakıldığında kitap neredeyse hava, su kadar önemli bir ihtiyaç. Cezaevlerinin, bu ihtiyacı karşılaması gerekirken tam tersi uygulamalar gerçekleştiriliyor. Böyle bir vakıa ile karşı karşıyayız. Yaşanan sıkıntılar hep sümen altı ediliyor. Cezaevindeki insanlar işkenceye varan uygulamalar görüyor. İşkence dediğimiz şeylere İdare “orantılı güç kullanma” diyor. Gidip bir mahpusla görüştüğünüz de yüzünün, gözünün morardığını görüyorsunuz. Dayak yiyerek, dövülerek etkisiz hale getirilen insanlar… Açılan davalar da maalesef idarenin lehine sonuçlanıyor.” ifadelerini kullandı.

Mahkûmlara ceza içerisinde ceza yaşatılmamalı, diyen Kartal son olarak “Cezaevindeki insanı cezalandırmakla kalmıyorsunuz; onunla beraber oğlunu, ailesini, çocuğunu da cezalandırıyorsunuz.” dedi. 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir