• DOLAR 32.577
  • EURO 34.925
  • ALTIN 2432.34
  • ...
Asıl tehlike Musul operasyonu sonrasında!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

2014 yılından bu yana IŞİD’in kontrolünde olan Musul'a yönelik başlatılan operasyon 5’inci gününe girdi.

Söz konusu operasyon hakkında İLKHA’ya konuşan Uludağ Üniversitesi Uluslar arası İlişikler bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, operasyondan sonra çok daha farklı gelişmelerin yaşanabileceğine dikkat çekti.

Musul operasyonuyla birlikte yaşanacak göç dalgası, Musul ile Türkiye’nin tarihi bağı ve operasyon sonrası Kürdistan Bölgesel yönetimi başta olmak üzere Kürtlerin durumu hakkında önemli bilgiler paylaşan Pirinççi, operasyon sonrasında yaşanacak gelişmelerin büyük olumsuzların kapısını aralayabileceğine dikkat çekti.

Musul operasyonun Irak açısından geç kalınmış bir adım olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Pirinççi, bu durumu da Irak’ın parçalanmışlığının bir göstergesi olarak nitelendirdi. IŞİD kontrolündeki Irak’ın en büyük ikinci kenti Musul’a yönelik daha yeni adım atıldığına değinen Pirinççi, “Dolaysıyla geç kalınmış bir adım ama kaçınılmaz bir adım. Çünkü nihayetinde Musul, DAEŞ’e bırakılmayacak bir yer.  Ama önemli olan Musul operasyonun Musul’un kurtarılmasının yanı sıra oradaki siyasi denklemin oluşturulmasıdır.” dedi.

“Çok bilinmeyenli denklemler var”

Irak’ta yeni bir siyaset anlayışı oluşacağına vurgu yapan Pirinççi, “DAEŞ’le birlikte ortaya çıkan bu gerilimin Irak’ta toplumunu yeniden dönüştürecek, bütünleştirecek yeni siyasal adımlarla bütüncül bir Irak meydana getirecek. Elbette sihirli bir değnek yok. DAEŞ’ten Musul’u alınca ortaya net bir şekilde bütüncül bir Irak çıkmayacak. Ama bu tabiî ki siyasi otoritenin adımlarına bağlı. Siyasi otoriteden kastım da öncelikli olarak Bağdat. Ama Bağdat’ın yanı sıra mesela Haşdi Şabi’nin bundan sonra yapacağı veya atacağı adımlar, yani Irak ordusuna entegre mi olacak? Irak ordusu yeniden yapılandırılacak mı? Bu yapılanmada Sünni Araplar dikkate alınacak mı alınmayacak mı? Kerkük’ün statüsü ne olacak? Ki Kerkük şu anda Peşmerge ve Haşdi Şabi tarafından korunuyor. Hangisi çekilecek? Erbil’in kendi içindeki güç mücadelesi ne olacak? Dolaysıyla çok bilinmeyenli denklemler var.” diye konuştu.

Yaşananlardan bir felaket senaryosu çıkarmanın mümkün olduğunu ama bunların hepsinin fırsata da çevrilebileceğini belirten Pirinççi, “Yani Irak’ta gerek bölge içinde yani Kürdistan bölge yönetimi içinde gerekse Irak’ın bütününde yeni bir siyaset anlayışıyla toplumun bütün kesimlerini kapsayacak bir alan oluşturulmasıyla bu sorunların aşılması mümkün. Ancak şu ana kadar gelen işaretler bunun çok da dikkate alınmayacağı yönünde. Musul bu şekilde DAEŞ’ten kurutulacak ama yeniden oluşturulan siyasi yapılanmasında aynı hatalar tekrarlanırsa DAEŞ’in yerine farklı isimlerle bazı örgütlenmelerin olduğunu görürüz.” ifadelerini kullandı.

“Şu anda Irak’ta 3 milyondan fazla yerinden edilmiş insan var”

Geçtiğimiz günlerde BM’nin açıkladığı göç ihtimali ve yaklaşık bir milyon insanın yerinden edilme ihtimalini de değerlendiren Pirinççi, “Şu anda zaten Irak’ta 3 milyondan fazla yerinden edilmiş insan var. Çok fazla kamuoyunun dikkatini çekmeyen bir durum bu. Ona da şu an Irak’da yaşayan insanlar bizzat şahitlik ediyor. Dolaysıyla DAEŞ operasyonu olsun ya da olmasın Irak’taki bu yerinden edilmiş insanlar ciddi bir gerçeklik olarak karşımızda. Buna bir de Musul operasyonu ile beraber yeni mağdurlar olacak olması da ekleniyor.” diye konuştu.

Zorla yerinden edilmelerin sistematik bir politika olarak uygulandığına dikkat çeken Pirinççi, “Bağdat yönetimi ve Haşdi Şabi tarafından aynı şekilde bazı yerlerde peşmerge ve DAEŞ tarafından zorla yerinden edilmeler ciddi bir politika olarak uygulanıyor. Ve bu politikalar sonucunda insanlar mağdur edilmeye devam ediliyor. DAEŞ’ten sonra alınan yerlerde de insanların yerlerinden edildiğini görüyoruz. Bu noktada bu insanların kimliklerinin çok fazla önemli olmadığını da biliyoruz. İster Sünni Arap olsun, Şii Arap olsun, Türkmen olsun, Kürt olsun fark etmez. Neredeyse bütün kesimler bu yerinden edilme politikasının mağduru nitelikte.”şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Musul operasyonuna dâhil olması hakkında da değerlendirmede bulunan Pirinççi, sözlerine şöyle devam etti:

“Musul eskiden beri Irak’ın ikinci büyük kentiydi. Irak’ın ikinci büyük kentinde 2003 sonrasında birçok ülke Musul’la ilişkisini kesmişken, başkonsolosluğunu taşımışken Musul’da başkonsolosluğu kalan tek ülke Türkiye’ydi. Türkiye’nin tarihi bağları var. Türkiye hem bir bölge ülkesi olması hasebiyle hem de bölge de yaşanacak bir gelişmenin Türkiye’yi etkileyecek olması nedeniyle Musul’da meydana gelebilecek gelişmelere karşı harekete geçmek zorunda olan bir ülke. Çünkü harekete geçse de geçmese de etkilenecek. En azından harekete geçip 2 şeyi engelleyebilir. Birincisi kendisine yönelik potansiyel zararları önleyebilir. İkinci orada Musul halkının çekeceği zararları minimize edebilir.”

“Hatalar şu anda ötelenmiş, çözüm üretilmemiş durumda”

Irak’ın dağılma senaryolarının şu anda gündemde olmadığını belirten Pirinççi, 2014 Haziran ayında IŞİD’in ilerlemeye başladığı dönemlerde Irak’ın bölünmesiyle ilgili ciddi tartışmaların yapıldığını hatırlatarak, “Bu ilerleme çerçevesinde ilk defa Irak’ın bölünme ihtimalini ciddi ciddi tartışmaya başlamıştık. Hatalardan ders alınmış değil. Hatalar şu anda ötelenmiş, çözüm üretilmemiş durumda. Böyle bir tartışma noktasında Türkiye’de bu tartışmaya müdahil olacaktır. Sonuçta İran’ın, ABD’nin Rusya’nın ve diğer birçok bölgesel ve küresel ülkenin müdahil olduğu bir süreçte Türkiye’nin tarihsel bağlarının olduğu, tarihsel sorumluluğunun olduğu Musul’a karşı hareketsiz veya kayıtsız kalması düşünülemez.” diye konuştu.

“PKK, ABD için kullanışlı bir ortak”

ABD’nin PKK/PYD ile olan ilişkisi hakkında da konuşan Pirinççi, “ABD’nin buradaki mantığı şu; Obama’nın hareketsizliğini açıklamak için kullandığı ‘Amerikan askeri postallarını sokmamak’ şeklinde ifade ettiği bir tabir var. Ancak ABD kendi postallarını sokmadığı yerlerde yerel partnerlerle Suriye’deki ve Irak’taki operasyonları yürütmek istiyor. Ancak yerel partnerlere baktığımızda özellikle seküler yapısından ve propagandasından dolayı PKK’yı tercih etmiş durumda. Ancak bunun da ötesinde bir şey var PKK, PYD, YPG adına ne dersek diyelim bunlar bölgede bir şekilde oldubittilerden faydalanmaya çalışıyor ve ABD için kullanışlı bir ortak. Ama tarihte bilinen bir gerçeklik var ki oda ABD’nin PKK’yla ve yaptığı ortaklıklardan sonra onları yüzüstü bıraktığı bir gerçek.” ifadelerini kullandı.

“Yaşanacak çok ciddi çatışmaların eşiğindeyiz”

Musul operasyonun Kürdistan Bölgesine yansımalarını da değerlendiren Pirinççi, son olarak şunları ifade etti:

“Mesud Barzani çekilmeyeceğini açık bir şekilde ifade etmişti. Haşdi Şabi de buna karşı olduklarını söylemişti. Bu çok ciddi bir sorun. Bir diğer sorun ise tartışmalı alanlar. Hakeza Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin kendi içinde bir liderlik sorunu ortaya çıkacaktır. Şu anda Kürdistan Bölgesel yönetimi parlamento başkanın Erbil’e gidememesi veya zaman zaman Süleymaniye’de KDP bürolarına yönelik yapılan saldırılar. Bunların hepsi bütüncül olarak değerlendirildiğinde aslında DAEŞ bir şekilde Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetiminde meydana gelen sorunların ötelenmesine yol açmıştı. DAEŞ de ortadan kalkınca dolaysıyla Musul’da DAEŞ’ten kurtulunca bu sorunlar yeniden kendisini gösterecek. Ve bu sorunlar kendini gösterdiğinde de taraflar eskisinden çok daha donanımlı, askeri alanda, lojistik alanda, insan kaynağı alanında eskisinden çok daha büyük bir gerginlik yaratabilecek bir potansiyelde olacak. Özellikle bunu Haşdi Şabi ve Peşmerge açısından söylüyorum. Yani yaşanacak çok ciddi çatışmaların eşiğindeyiz. İşte bu nedenle Irak’ta yeni bir siyaset anlayışının oluşması çok önemli. Yani olay Musul’un kurtulmasından ibaret değil. Musul’un kurtulacağı günden sonraki zaman söz konusu olmalı ve önemler alınmalı” (Zeki Aras –İLKHA)







Bu haberler de ilginizi çekebilir