• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
FETÖ mağduru Fatih Demirtaş: Bize düşmanlık edenler  nefislerine ve şeytana uydu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Erkan Yavuz - Muhsin Şenol/İstanbul / doğruhaber

2010 yılında FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) kumpası ile yasal faaliyetleri suç olarak gösterilip toplamda 150 yıl hapis cezasına çarptırılan 19 İhya-Der üyesinden 6 kişi cezaevinde yatmış, 13 kişi ise yurt dışına gitmek zorunda kalmıştı. Önce Yargıtay`ın dosyayı bozma kararı, ardından da yerel mahkemenin beraat kararından sonra Türkiye`ye dönen İhya-Der eski Başkanı Mehmet Fatih Demirtaş, Gülen örgütünün kendileri gibi düşünmeyen camiaları yok etmeye çalıştığını, kendilerinin de bunlardan sadece biri olduğunu belirterek çarpıcı açıklamalarda bulundu.

FETHULLAH GÜLEN BİZİ HEDEF GÖSTERDİ

FETÖ Örgüt lideri Gülen`in dolaylı olarak kendilerini ve diğer İslami camiaları hedef gösterdiğini ifade eden Fatih Demirtaş, şunları söyledi: “Feto kumpasıyla kapatılan İhya Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin (İHYA-DER) eski başkanıydım. Dava süreci anormal bir şekilde çok hızlı gelişmişti, Yargıtay`da yüzlerce dava beklerken bizim davamız bir yıl içerisinde neticelendirildi. Toplamda bu davada, 19 kişiye 150 yıl hapis cezası verildi. Ceza verilenlerden bir kısmı cezaevine girdi, bir kısmı da yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Operasyonlar sadece bize yönelik değildi, kendileri gibi düşünmeyen İslami camialara yönelik operasyonlar da yapıldı. Fethullah Gülen bir sohbetinde dolaylı olarak bizi hedef gösterdi. Onun bizi hedef göstermesi ile birlikte kumpas süreci de başlamış oldu. Bu komik suçlamaların ceza ile sonuçlanacağını hiç düşünmemiştik. Mahkeme sürecinde olduğu gibi bu süreçte de 5 ana madde üzerinde duruldu: ‘Birincisi, Kutlu Doğum etkinliği düzenlemek, Hazreti Hüseyin`i anma ve Kerbela etkinliği düzenlemek, Gazze`de öldürülenler için gıyabi cenaze namazı kılmak, Filistin ve Gazze için yardım kampanyası düzenlemek, Mekke`nin fethi etkinliği düzenlemek.` Ayrıca bazı arkadaşlarımıza da Diyarbakır`daki Kutlu Doğum etkinliğine katılma suçlaması da yöneltildi. Bu kadar basit, hukuk ile uzaktan yakından alakası olmayan bir dosyadan böyle ağır cezaların verileceğini hiç düşünmedik.”

UZUN SÜRE MÜLTECİ KAMPLARINDA KALAN KARDEŞLERİMİZ OLDU

İnsanın doğup büyüdüğü topraklardan ayrılıp diline, kültürüne yabancı olan yerlere gitmek zorunda kalmasının üzüntü verici olduğunu belirten Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: ”O dönemde bizim fark ettiğimiz; fakat bazılarının idrak edemediği bir durum vardı. Bu işin FETÖ tarafından yürütüldüğünü biliyorduk, görüyorduk. Fakat bu durumu anlatmakta güçlük çekiyorduk. Çünkü o zamanlar iktidar ile bu yapının arası henüz açılmamıştı. Zaman zaman dosya üzerinden yapılan değerlendirmeleri de abartı olarak görüyorlardı. Dava, yerel mahkemece onaylanıp Yargıtay`a gönderilince bazı arkadaşlarımızla beraber yurtdışına gitmeyi tercih ettik. Bu davayı dışarıdan daha iyi takip edip bir netice alabilmek için dışarıda kalmayı tercih ettik. Ama insanın doğup büyüdüğü yerden, eşinin akrabalarının olduğu yerden ayrılması çok üzüntü verici bir durum. Tabii ki sıkıntı çektik, zahmet çektik, ailelerimiz burada kaldı, akrabalarımız burada kaldı. Türkiye`den iltica ettik ve uzun süre mülteci kamplarında kalan kardeşlerimiz oldu. Büyük mağduriyetler yaşadık, işimizi bırakıp dilini, kültürünü bilmediğimiz bir memlekete gittik.” 

BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN BİRBİRİMİZE TAHAMMÜL ETMEMİZ GEREKİYOR

15 Temmuz darbe sürecinden sonra kumpas davalarının çöktüğünü ve beraat kararı çıktığını söyleyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürecin sonunda bu davanın bir kumpas olduğu ortaya çıktı. Henüz vicdanını kaybetmemiş, hak ve adaletten uzaklaşmamış hakim ve savcılar bu davanın bir kumpas olduğunu ortaya çıkararak dosyaya beraat kararı verdi. Bu davadan yargılanan ve yurtdışına gitmek zorunda kalan birçok arkadaşımız, Türkiye`ye geri dönmeye başladı. Temenni ediyoruz ki bir daha bu mağduriyetler ve kumpaslar yaşanmasın. Halk olarak ülke olarak biz bunları hak etmiyoruz. Daha iyi bir ortamda yaşamayı ve kültür seviyesi yüksek bir ortamda yaşamayı hak ediyoruz. Adalete güvenin olabilmesi için bu tür kumpas davalarının iyi takip edilmesi ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Bazılarının keyfi tutum sergileyerek bu tür olaylara kalkışmasını önlemek gerekiyor. Hükümet çıkaracağı yasalarla ve denetimlerle, buna benzer mağduriyetlerin önüne geçmelidir. Her önüne gelen yargı mensubu kendisi gibi düşünmeyeni bertaraf etmek için uğraşırsa bu ülke yaşanmaz bir duruma gelir. Derdimiz, düşüncelerimiz farklı olabilir fakat birlikte yaşama kültürünü öğrenmemiz gerekiyor. Birlikte yaşamak için de birbirimize tahammül etmemiz gerekiyor.”

BİZE KUMPAS KURANLARIN BİR KISMI CEZAEVİNDE BİR KISMI FİRARDA

Kendilerine bu kumpası hazırlayan emniyet ve yargı mensuplarından bir kısmının cezaevinde bir kısmının ise yurt dışına kaçtıklarına dikkat çeken Demirtaş sözlerini şöyle sonlandırdı: “Netice itibariyle bizler çok acılar çekmemize rağmen birçok kardeşimizin cezaevinde bir kısmının yurt dışında kalmasına rağmen, en nihayetinde haklı ve suçsuz olduğumuz ortaya çıktı. Ve bize ceza verenlerin bir kısmının cezaevinde olmaları bir kısmının da firarda olmaları bizim davamızda haklı olduğumuzu gösterdi. Bize düşmanlık edenlerin de bunu nefislerine uyarak, şeytana uyarak yaptıklarını bütün kamuoyu bu vesileyle görmüştür. ”

Öte yandan yurt dışından memleketlerine dönüş yapan mağdurlar Yakınları tarafından sevinç gözyaşları içerisinde karşılandı. Karşılamada Elazığ HÜDA PAR İl Başkanı Yusuf Yüksel ve STK temsilcileri de hazır bulundu.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir