• DOLAR 32.344
  • EURO 35.052
  • ALTIN 2283.123
  • ...
ABD`nin kirli  planı: MUSUL`DA KAOS
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M. HÜSEYİN TEMEL-HÜSEYİN GENEL / DOĞRUHABER / D.BAKIR

17 Ekim pazartesi sabahı itibarı ile Irak merkezi hükümeti ve destekçisi ABD`nin başlattığı Musul operasyonunda pek çok farklı grup bulunuyor. Musul`un çevresindeki köyler DAEŞ`ten geri alınırken operasyonda sivillerin katliama uğramasından çekiniliyor. Konu ile ilgili açıklamada bulunan Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ABD emperyalizminin sinsi oyunlarına dikkati çekerken mezhepçi ve etnik yaklaşımların ümmet anlayışına verdiği zararın altı çizildi. Gazetemize açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu ise operasyonla hedeflenenin İslam dünyası olduğunu belirtti.

EMPERYALİZM İKİNCİ BİR SURİYE İSTİYOR

Musul operasyonu ile ilgili olarak yazılı açıklamada bulunan HÜDA PAR, batılı güçlerin amacının Musul`u DAİŞ`ten kurtarmak olmadığına dikkat çekerek, asıl amacın iç çatışmaya zemin hazırlamak ve Irak`ın ikinci bir Suriye`ye dönüşmesine zemin oluşturmak olduğunu belirtti. Açıklamada emperyalizmin İslam toprakları üzerindeki emellerine dikkat çekilerek Müslümanların kendi aralarındaki sorunları emperyalist ülkelere havale etmemesi gerektiği talebi yinelendi.

ETNİK VEYA MEZHEP TEMELLİ BİR PARADİGMA DEĞERLERİMİZE AYKIRIDIR 

“Musul meselesi ve operasyonu, Sykes-Picot antlaşması ile emperyalist güçler tarafından sınırları çizilen ülkelerde Batı ekseninde kurulan etnik veya mezhep temelli ulus devletlerin öteki kimliklere uyguladığı zulüm siyasetinin sonuçlarıdır” denilen açıklamada, Sykes-Picot ile bir asırdır İslam coğrafyalarının rehin alındığına vurgu yapıldı.

İslam topraklarının, anlaşmanın sonuçları üzerinden bir asır daha rehin alınmasına izin verilmemesi gerektiği belirtilen açıklamada, “Etnik veya mezhep temelli bir paradigmanın farklı kimliklerin birlikte yaşamasının teminatı olan İslam`a ve medeniyet değerlerimize aykırı olduğu artık görülmelidir.” ifadeleri kullanıldı.

“MÜSLÜMANLARIN SORUNLARINI EMPERYALİZME HAVALE ETMESİ SORUNLARI DAHA DA BÜYÜTMÜŞTÜR”

İslam Âlemi`nin bugün yaşadığı en önemli sıkıntılarından birinin de kendi sorunlarını kendi içinde çözme becerisini gösterememesi olduğu belirtilen açıklamada şu değerlendirmede bulunuldu: “Suriye meselesinde olduğu gibi, Emperyalizmin İslam coğrafyasını işgal etmesi ne kadar büyük bir musibet ise buna yönelik ciddi itirazların olmaması, hatta bunun kanıksanmış olması, ondan daha büyük bir musibettir. Müslümanların kendi iç sorunlarını emperyalizme havale etmesi, var olan sorunları çözmemiş, daha da büyütmüştür. İslam Dünyası`na karşı tarihi hesaplar içinde olan küresel güçlerin müdahil olduğu meselelerde sivil halkın hiçbir hassasiyet ve hürmetini göz önünde bulundurmayacağı ve medeniyetimize merkezlik etmiş şehirlerimizi tahrip etmekten çekinmeyeceği çok acı tecrübelerle sabittir. Musul`da istemediği bir savaşın ortasında kalan halk, diğer örneklerde olduğu gibi bir katliamla karşı karşıyadır. Durum böyle olduğu halde yerel güçlerin sorunlarını kendi aralarında diyalog, müzakere ve barışçıl yollarla çözmek yerine iç savaşa davetiye çıkaran yollara başvurmaları basiretsizliktir. İslam coğrafyasında emperyalist güçlerin oyuncağı olmak ve zillet içinde yaşamak Müslümanların kaderi olmamalıdır.”

AMAÇLARI MUSUL`U KURTARMAK DEĞİL

Musul operasyonundaki amacın batılı güçlerin Musul`u DAİŞ`in kontrolünden çıkarmak olmadığına vurgu yapılan açıklamada, “Leş kargaları gibi topraklarımıza üşüşen emperyalist Batılı güçlerin amacı Musul`u DAİŞ` ten kurtarmak değildir. Emperyalizmin amacı DAİŞ`ten sonra bu bölgeyi kendi ajandası doğrultusunda dizayn etmek için buradaki yerel unsurlar arasında çatışma çıkarmak ve Irak`ı da ikinci bir Suriye`ye çevirmektir. Musul`a yönelik operasyona kimlerin katılacağına ve Musul`da DAİŞ sonrasına dair bir mutabakat aranmadan operasyonun başlatılması iç çatışma çıkarma amacını açıkça ortaya koymaktadır. Hal böyle iken İslam ülkelerinin etnik veya mezhep temelli paradigma ile hareket etmesi, işlenen cinayetlere ortaklık anlamı taşıyacaktır. Çözüm tektir: İslam âleminin kendi sorunlarını kendi içinde çözebilme kabiliyetini gösterebilmesi ve adaletin kendisi olan medeniyet değerlerimizin hayata hâkim kılınmasıdır.” ifadeleri yer aldı.

AMAÇ Şİİ-SÜNNİ ÇATIŞMASINI ARTTIRMAK

ABD öncülüğündeki koalisyonun Musul`da başlattığı operasyon hakkında gazetemize değerlendirmede bulunan Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, operasyonla hedeflenenin İslam dünyası olduğunu belirtti.

Emperyalistlerin oyunlarına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Şeyhanlıoğlu, “Musul operasyonu; Suriye`deki olayları unutturmak, Şii-Sünni çatışmasını arttırmak, Türkiye`nin Ortadoğu`dan uzaklaştırılmasını sağlamak amacıyla şu anda yapıldı. Bakın Musul 2 yıldır DAİŞ`in elinde ama şu ana kadar bir şey yapılmadı. Şu anda Halep kuşatma altındayken, bu derece facialar yaşanırken bu operasyonun başlatılması çok anlamlıdır. Türkiye`ye her türlü terör örgütü saldırıyor, YPG`sinden PKK`sine, DAİŞ`ine kadar hepsi saldırırken şu anda Musul operasyonuna başlanılması çok anlamlı.” dedi.

“O ZAMAN İNGİLİZLER VARDI, ŞİMDİ İSE ABD VAR”

Musul`un, Ortadoğu`daki 3 büyük halkın kesiştiği bir nokta olduğunu söyleyen Şeyhanlıoğlu, bir milyon 700 bin kişinin yaşadığı Musul nüfusunun yarı yarıya düştüğünü belirtti.

Şeyhanlıoğlu, “Musul`un Saddam zamanındaki Araplaştırma politikasına paralel olarak, yine aynı şekilde strateji DAİŞ tarafından bilinçli olarak devam ettirildi. Bakın şuna dikkat edelim; Musul, petrolün Ortadoğu`daki ilk yeridir. Osmanlı zamanında İngilizler almasın diye Sultan Abdülhamit Musul`u kendi özel mülküne katmıştır. Şu anda da aynı durumdayız, Musul yine petrol bakımından stratejik açıdan, yani Kürt, Türk, Arap noktası bakımından yine aynı coğrafi konumu işgal ediyor ve tarih tekrar ediyor. O zaman İngilizler vardı, şimdi ise ABD var ve strateji devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

“DAİŞ MUSUL BARAJINI PATLATIRSA KATLİAM YAŞANIR”

Operasyonla beraber üç riskin bulunduğunu belirten Şeyhanlıoğlu, özellikle Musul`dan Türkiye`ye çok ciddi bir göç yaşanabileceğine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:

“DAİŞ hem Erbil için hem de Ankara için kimyasal silah kullanabilir. İkincisi YNK ve Goran üzerinden Barzani, bir mağlubiyetle perişan edilebilir. Üçüncüsü Musul`dan çok ciddi bir göç olma ihtimali kuvvetlidir. 100 bin kişi Türkiye`ye gelebilir. Birleşmiş Milletler rakamlarını söylüyorum. İntihar saldırıları bize gelebilir, boru hattına saldırı olabilir, PKK saldırıları artabilir. Dolayısıyla kritik bir aşamadayız ama en kritiğini söyleyeyim size; DAİŞ Musul barajını patlatırsa su 4 saat sonra Musul`da, 42 saat sonra Bağdat`tadır. En az 3 milyon insan doğrudan helak oluyor. Bu kıyametten başka bir anlama gelmiyor.” dedi.

BATI MÜSLÜMANLARI BÖLEREK AYAKTA DURUYOR

Misak-ı Milli, Lozan ve Sevr`in bu toprakların tabiatına uygun olmadığını söyleyen Şeyhanlıoğlu, Türkiye`nin son yıllarda Ortadoğu`da boy göstermesinin batı açısından tehlike çanlarının çalması anlamına geldiğini dile getirdi.

Şeyhanlıoğlu, “Ne misak-ı milli sınırları ne Lozan ne de Sevr hiç birisi bu coğrafyanın tabiatına uygun değil. Osmanlı İmparatorluğu çöktükten sonra bölgedeki oluşumlardan Arapların 38`e Kürtlerin 4`e parçalanması tamamen batının çıkarlarına uygun olarak yapıldı. Batı dünyasının bu stratejik hedefindeki ana gaye İslam dünyasını kontrol altında tutmak istemesidir. Musul; Halep gibi Bağdat gibi Şam gibi kilit noktalardan birisidir. Batı dünyası bunu bilinçli olarak yapıyor. Buna karşı olarak Türkiye`nin son yıllarda AK Parti iktidarında, Anavatan döneminde, Demokrat Parti döneminde biz Ortadoğu`da varız biz Ortadoğu`ya geri dönüyoruz söylemleri Batı için tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.

“MUSUL CAN ÇEKİŞİRKEN SUSMANIZ AKLA HİZMET DEĞİLDİR”

Türkiye`nin Ortadoğu`dan vazgeçip Avrupa Birliği`nin bir parçası olmayı istemesi halinde bile Batı dünyasının bunu kabul etmeyeceğini vurgulayan Şeyhanlıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Dolayısıyla Türkiye olarak mecbursunuz. Musul; Ortadoğu`ya ister Irak Kürdistan`ı üzerinden, ister Sünni dünyası üzerinden deyin, Türkiye`nin inmesi gereken birleşmesi gereken kavşak noktalarından birisidir. Sadece petrol açısından değil, sadece Misak-ı milli sınırları açısından değil bütün açılardan böyledir. Musul`da Türkmen de var, Kürt de var Sünni Arap da var. Mesele petrol olduğu için Musul`a dönme meselesi değil. Mesele bir medeniyet havzası vardır ve Türkiye bu medeniyetin bir parçasıdır. Sizin ayağınızın altında Musul can çekişirken, Halep can çekişirken sizin susmanız akla hizmet değildir.”

“4 DEVLETİN SINIRLARINI PATLATMAK İSTİYORLAR”

Batı dünyasının İslam ümmetini Şii ve Sünni olarak ikiye ayırıp, bölüp birbirine düşürmek istediğini ifade eden Şeyhanlıoğlu, Türkiye, Irak, İran ve Suriye`nin sınırlarının değiştirilmek istendiğini belirterek, “Bir defa iki ana hattı, Şii ve Sünni olarak ikiye ayırıp, bölüp birbirine düşürmek istiyorlar. Kürtleri 100 yıl önce aşağı bırakıp Arapları yükseltmişlerdi, şimdi Arapları alçaltıp Kürtleri yükseltmek istiyorlar. Bununla 4 devletin sınırlarını patlatmak istiyorlar. Bu devletler Türkiye, Irak, İran ve Suriye. Buna karşı biz kendimiz Ortadoğu`da bir birlik kurabiliriz. Yani Müslüman halklar arasında, Ortadoğu halkları arasında ‘Kürt, Türk, Arap, Acem` Kürtleri kavşak noktasına alacak gevşek bir federasyon, bir yakınlaşma mutlak manada kullanılmalıdır.” dedi.

“BATI`NIN TRUVA ATI TÜRKİYE`DE CHP, IRAKTA BAAS”

Bin yıl önceki tarihin tekrar yaşandığını ve haçlıların geri geldiğini söyleyen Şeyhanlıoğlu, Müslümanlar arası işbirliğinin arttırılması gerektiğine vurgu yaptı.

Şeyhanlıoğlu, “Batı dünyası zaten bizi kuklalar üzerinden yönetti. Geçmişte kurdukları Truva atlarından biri de CHP idi. Irakta Baas`ı kurdu, daha önce Jön Türk`leri kurdu. Yani bugün diyebilir misiniz ben Ortadoğu`dan vazgeçiyorum, ben İslam dünyasının bir parçası değilim, ben sınırlarımı artık saymıyorum, diyemezsin. Nüfusunun bir kısmı Kürt`tür nüfusun yüzde doksan dokuzu Sünni`dir. Sizin tarihiniz budur, petrol ve ekonomik kaynakların hepsi buradadır, ihracatınızın yarısından fazlası bu bölgeye yapılıyor. Madem burası kötüyse batı dünyası niye geliyor.” şeklinde konuştu.

“MUSUL`UN DA KÜRDİSTAN`A KATILMASI HEM TÜRKİYE`NİN HEM KÜRTLERİN LEHİNEDİR”

Musul Operasyonunun Irak Kürdistan Bölgesine olacak yansımalarını değerlendiren Şeyhanlıoğlu, Barzani ile Türkiye`nin bu durumda müttefik konumunda olduğunu söyledi.

Şeyhanlıoğlu, “Şu anda Barzani`nin çok ciddi siyasi sıkıntıları var. O da şudur; Goran ve YNK Süleymaniye`de Barzani`ye karşı cephe almış durumda ve açıkçası İran da bunları destekliyor. Barzani ile Türkiye şu anda burada müttefik konumundadırlar. Irak Kürdistan Bölgesi için 3-5 tehdit noktası var; DAİŞ`in kimyasal silah kullanması, YNK ve Goran üzerinden Barzani`nin daha da sıkıştırılması, mezhep çatışması… Haşdi Şaabi`nin Kürtleri sıkıştırması hakikaten Barzani için tehdit noktalarıdır. Biliyorsunuz 2003 yılından sonra da önce de Musul Kürtlerin mi değil mi diye sert tartışmalar vardı Bağdat ile Erbil arasında. Kerkük gibi Musul`un da Irak Kürdistan Bölgesine tabiri caizse katılması bence hem Türkiye`nin hem Kürtlerin lehine olan bir şeydir.” ifadelerini kullandı.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir