• DOLAR 32.328
  • EURO 35.096
  • ALTIN 2282.344
  • ...
Tarihte Bugün 15 Temmuz 2018
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

TARİHTE BUGÜN/DOĞRUHABER - 15 Temmuz

1099: Birinci Haçlı Seferi'nde Haçlı ordusu Kudüs'ü ele geçirdi.  Haçlılar Kudüs'te katliam yaptı.

Birinci Haçlı seferi, 1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen tarihteki ilk haçlı seferidir. Katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı seferidir.

Birinci Haçlı seferi diğer Haçlı seferleri gibi dalga dalga çoğunluğu dinsel heyecana kapılmış fakat önemli bir kısmı ise şahsı için macera ve avantaj arayan sürüler halindeki Avrupalı Hristiyanlar'ın o zaman Hıristiyan olan Avrupa üzerinden ve Balkanlardan yürüyerek, Müslüman arazilere girmeleri Anadolu'da Anadolu Selçuklu Devleti ve hükümdarı Kılıç Arslan elinde bulunan arazilere geçerek savaşıp Antakya'ya varmaları; bir büyük Antakya kuşatmasından sonra oradan Suriye ve Lübnan üzerinden Filistin'e ve Kudüs'e varmaları ve 1099 yılında Kudüs kuşatması, ele geçirilmesi ve katliamı şeklinde gerçekleşmiştir. Kudüs'e yönelen Haçlı ordusu Raymond de Toulouse tarafından sevk ve idare edildi. Uzun ve yıpratıcı bir seferden ve Müslümanlara karşı gerçekleştirdikleri pek çok yağma ve katliamdan sonra gerçekten de 7 Temmuz 1099 Kudüs'e vardılar. Hiristiyan Haçlı ordularının ilk hareketlerinin Kudüs'deki müslümanları şaşırttığı bildirilir.

Haçlı orduları ve takipçileri büyük gruplar halinde başları açık dua eder şekilde önlerinde papazları, şehrin etrafında ağlayarak ilahiler söyleyerek gezdikleri ve dini cezbeye gelip kendilerini şehrin duvarlarına attıkları yazılmıştır. Fakat çok geçmeden Haçlı askerler duruma hâkim olup kuşatma ciddi olarak başladı. Kudüs'ün kuşatılması sırasında Haçlı orduları şehrin surlarına birçok başarısız saldırılarda bulundular ve geri püskürtüldüler. Şehrin etrafında tahta bulup kuşatma için mancınık ve kuleler yapmak imkâni olmadığı anlaşılmıştı. Ama Filistin'e gelmiş olan Genevizliler Yafa yakınlarında karaya oturttukları gemilerini parçalayarak tahtalarını Kudüs önlerine getirdiler ve iki tane büyülk kuşatma kulesi yaptılar. Bunlar 14 Temmuz gecesi şehrin duvarları önüne getirildi.

Gasta adlı birincil kaynağa göre, 15 Temmuz günü bu kulelerden şehrin kuzeydoğu kapısı önünde bulunana Godefroi komuta etmekteydi; askerlerinden iki Flandralı şövalye ilk defa kuleden şehre girmeyi başardı. Bundan sonra Godefroi, kardeşi Boulogne'lu Eustace, Tancerd ve askerleri de şehre girdiler. Raymond komutasındaki ikinci kule bir hendek dolayısıyla ilerleyemedi. Fakat şehre Haçlıların girdiği haberini öğrenen kapı savunma komutanı İftikarüddevle fazla direniş yapamayacağını anlamıştı. Raymond Saint Gillies bir haberci gönderek İftikarüddevle teslim olursa kendisi ve ordusunun hiç ziyan görmeden serbest Kudüs'den ayrılmasına izin verileceğini bildirdi. İftikarüddevle pek fazla düşünmeden Raymond'un tekliflerini kabul edip teslim olup şehir kapılarını Haçlılara açtı. Raymond bu sözünü tuttu ve İftikarüddevle ve ordusu akşam Kudüs'ten ayrılarak Eskalon kalesine gittiler. Kudüs Haçlılar eline geçti.

15 Temmuz 1099 günü öğleden sonra, akşamüstü ve ertesi sabah Haçlı ordusu mensupları Kudüs'de bulunan bütün Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başlayıp dünya tarihinde eşine az rastlanır bir vahşet gerçekleştirdiler. Haçlı ordusu Kudüs'te iki gün içinde şehirdeki 70 binden fazla olmak üzere tüm Müslümanları ve Yahudileri kılıçtan geçirdiler. Birçok Müslüman Kudüslü Mescid-i Aksa camiine ve Haremi Şerif-Tapınak Tepesine Yahudiler de Batı Duvarı (Ağlama Duvarı) kenarında bulunan kendi sinagoglarına sığınmışlardı. Buralara sığınanların hepsi tek Müslüman ve Yahudi hayatta bırakılmadan öldürüldü.

Bu tarihi gerçek hem Batı Avrupalı Haçlılardan tarih yazanlar tarafından hem de zamanın tarihini yazan İslam kaynaklarında belgelenmektedir. O zamanda yaşamış, ismi bilinmeyen bir Latince tarih yazarının "Gesta Francorum" adlı eserinde bu durum şöyle betimlenmektedir: “... Bizim askerlerimiz Süleyman Tapınağına kadar onları katlederek, öldürerek takip ettiler; burada katliamla o kadar çok kişi öldürülmüştü ki ölenlerin akan kanı katliama devam eden askerlerimizin ayak bileklerine kadar yükselmişti.” Yine durumu diğer bir birincil kaynak "Chartres'li Fulcher" tarihinde “Bu tapınakta 10.000 kişi öldürüldü. Gerçekten orada olsaydınız ayaklarımızın ayak bileklerine kadar öldürülenlerin kanı ile kaplı olduğunu görürdünüz. Daha başka ne denilebilir? Buradaki hiç kimse hayatta bırakılmadı; ne kadınların ne çocukların hayatını bağışladılar.”

Diğer Haçlı yazarlardan biri olan, Aguiles'li Raymund bu vahşeti "övünerek" şöyle anlatır: “Görülmeye değer harika sahneler gerçekleşti. Adamlarımızın bazıları - ki bunlar en merhametlileriydi - düşmanların kafalarını kesiyorlardı. Diğerleri onları oklarla vurup düşürdüler, bazıları ise onları canlı canlı ateşe atarak daha uzun sürede öldürüp işkence yaptılar. Şehrin sokakları, kesilmiş kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. Öyle ki yolda bunlara takılıp düşmeden yürümek zor hale gelmişti. Ama bütün bunlar, Süleyman Tapınağı'nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. Orada ne mi oldu? Eğer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz. En azından şunu söyleyeyim ki, Süleyman Tapınağı'nda akan kanların yüksekliği, adamlarımızın bileklerinin boyunu aşıyordu.

Kudüs`te bu soykırımı yaşayan Müslümanlar Selahaddin-i Eyyübi komutasında Kudüs`ü Barbar Haçlılar`dan geri alırken savaş esnasında askerlerden başka kimse ölmemiş bir tek insanın kılına zarar gelmemişti.

1799: Hiyeroglif yazısının çözümünü sağlayacak olan üç dilde yazılmış Rosetta Taşı, Napolyon'un Mısır Seferi sırasında bir Fransız askeri tarafından bir kale yapımındaki sırasında rastlantı eseri bulundu.

1840: Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık, Prusya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Çarlık Rusyası arasında Londra Antlaşması imzalandı. Osmanlılar, Mısır'ı veraset, Suriye'yi kaydı hayat şartıyla İngilizlerin kontrolünde olan Mehmet Ali Paşa'ya verdiler.

1908: Fransız biyolog Dr. Alexis Carrel, hayvandan hayvana ilk organ naklini yaptı.

1928: İskoç Dr. Alexander Fleming penisilini buldu. Penisilin birçok mikrop menşeli hastalığın tedavisinde kullanılacaktı ve tıpta bir devrim sayılıyordu.

1955: Nobel Ödülü almış onsekiz bilim adamı, nükleer silah karşıtı bir deklarasyon yayınladılar (Mainau Deklarasyonu). Sonradan bunlara otuzdört bilim adamı daha katıldı.

Öte yandan nükleer araştırmalarda bulunan birçok bilim adamı Nobel Ödülü almaya devam ediyordu.

1958: ABD iç savaş süren Lübnan'a asker çıkardı. Lübnan'ın çağrısıyla yapılan çıkarmayı Türkiye olumlu karşıladı.

1962: Başbakan İsmet İnönü, "demokrasiye karşı bir hareketin karşısında daima orduyu bulacağından emin oldum" dedi. Sıkıştıkları zaman ordudan yardım isteyenlerin nereden esinlendikleri de ortaya çıkmış oluyordu.

1974: Kıbrıs'ta Yunan subayların yönetimindeki ulusal muhafız alayı, cumhurbaşkanı Makarios'u devirdi ve Eoka-B lideri Nikos Sampson'u cumhurbaşkanı ilan etti.

1977: Hacı Ali Demirel ile yeğeni Yahya Demirel'in TIR araçları ithalinde yolsuzluk yaptıkları saptandı. Demirel`lerin yolsuzluklarının ardı arkası kesilmek bilmiyordu.

1984: Fransa`da kaçırılmış olan Yahya Demirel, İsviçre Polisi'nin operasyonu sonucu bulundu. Yakalanan Enis Karaduman ve Yıldırım Orel, "Yahya Demirel'in kendilerine olan 300 milyon lira borcunu Hacı Ali Demirel'den alabilmek için bu planı yaptıklarını" söylediler.

1986: Başbakan Turgut Özal`ın kızı Zeynep Ekren'e Jaguar hediye eden galeri sahibi Zeki Küçükberber'in Jaguar servis istasyonu Belediye'nin buldozerleri ile yıkıldı. Kaçak binanın yıkılmaması için galeri sahibinin Jaguar'ı hediye ettiği ortaya çıktı.

1987: Hüseyin Kurumahmutoğlu Ankara`da Mamak Cezaevi`nde hunharca şehid edildi. Türk milliyetçisi olarak girdiği cezaevinde Muvahhid bir müslüman olma şerefine nail olmuş ve bu durum ne eski arkadaşlarının ne de devletin hoşuna gitmiştir. O, Mamak işkencecilerine aldırmamış ve bunun neticesinde acımasızca darp edilerek, şehidler kervanına katılmıştır.  O, uğrunda binlerce kişinin can verdiği ve bir o kadarının da zindana atıldığı “milliyetçilik” gibi bir cahiliyeden kurtulmuş ve İslami hareketin saflarına katılarak kendini bulmuştur.  Eski teşkilattan ayrılmaya karar verdiğinde, bir bildiri yazıp herkesin koğuşta bulunduğu bir sırada okuyarak, “Hüseyince kıyam” etmiş ve bunun bedelini de ödemiştir. Bundan sonra gerek eski arkadaşlarının, gerekse cezaevi idaresinin baskılarına aldırmayarak, inandığı değerleri tavizsiz bir biçimde savunmuştur. Bundan onyedi, onsekiz yıl öncesine, yani insanlık onurunun çiğnendiği Mamaklı günlere gidildiğinde, Mamak zorbalarına kafa tutmanın ne demek olduğu daha iyi anlaşılacaktır. ‘Özgürlük, uğrunda katlanabilenlerin hakkıdır.` Bu sözü kendine şiar edinen Hüseyin Kurumahmutoğlu ‘Selam Yurdu`na giderek gerçek özgürlüğü bulmuştur.

1987: Diyarbakır Valisi Hayri Kozakçıoğlu Olağanüstü Hal Bölge valiliğine atandı. Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Tunceli, Siirt ve Van illeriyle birlikte, bölgedeki askeri güçler de ek bir kararnameyle Kozakçıoğlu`na bağlandı.

1993: Kendisinden 29 yaş küçük Feray Karvar ile evlenebilmek için eşini boşayan SHP döneminin İSKİ Genel Müdürü Ergün Göknel hakkında, boşandığı eşinin ihbarı üzerine 'nereden buldun' soruşturması açıldı. Soruşturma sonucunda SHP`li belediyenin her tarafından yolsuzluk fışkırdığı görüldü. Büyük Şehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve İski Genel Müdürü Ergün Göknel dâhil birçok sorumlu hakkında dava açıldı. Belediyenin trilyonlarca lira zarara uğratıldığı ve borç altına sokulduğu belgeleriyle ortaya çıktı. Yapılan araştırmalara göre sonradan CHP`ye dönüşecek olan SHP`li tüm belediyelerde benzer yolsuzluklar yapıldığı ortaya çıktı. Birçok belediye başkanı yargılandı.

1997: Bosna soykırımının mimarı Slobodan Milosevicyaptığı katliamların ödülü olarakYugoslavya Cumhuriyeti başkanı seçildi.

1997: Avrupa Birliği Komisyonu yayımladığı raporda Türkiye'yi tam üyeliğe aday ülkeler arasına almadı. Ama Türkiye “ Avrupa`ya selam, direnişe devam” sloganıyla Avrupa kapılarını aşındırma politikasından vazgeçmeyecekti.

2003: Türkiye askerlerinin Irak`ta başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmasına ilişkin Türk-ABD Komisyonu'nun çalışmalarını tamamlamasının ardından yapılan açıklamada, her iki tarafın, müttefikler arasında vukuu bulan bu olayı ve Türkiye askerlerinin gözaltında maruz kaldıkları muameleyi üzüntüyle karşıladıkları belirtildi.

Çuval Krizi`nin ardından bundan başka tek ses çıkmadı. Amerika yaptığıyla Türkiye de kırılan onuruyla kaldı.

2009: İran`ın Hazar havayollarına ait bir uçak, Tahran`dan kalktıktan 16 dakika sonra, düştü. 168 kişi hayatını kaybetti.

2012: MUSTAZAFLAR HAREKETİ 2. İSTİŞARE TOPLANTISI

GEÇEN MAYIS AYINDA KURULUŞU İLAN EDİLEN MUSTAZAFLAR HAREKETİ ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR.

HAREKET İLK İSTİŞARE TOPLANTISINI HAZİRAN AYINDA, BÖLGE ÂLİMLERİNİN DE KATILIMIYLA BATMAN`DA YAPMIŞTI.

TOPLANTIDA MUSTAZAFLAR HAREKETİNİN HAREKET TARZI KONUŞULMUŞ VE ÂLİMLERİN GÖRÜŞLERİ ALINMIŞTI.

MUSTAZAFLAR HAREKETİ, İKİNCİ İSTİŞARE TOPLANTISINI DA BÖLGE ÂLİMLERİ, KANAAT ÖNDERLERİ, STK TEMSİLCİLERİ VE AŞİRETLERİN ÖNDE GELEN İSİMLERİNİN KATILIMIYLA BUGÜN DİYARBAKIR`DA GERÇEKLEŞTİRDİ.

YOĞUN KATILIMIN OLDUĞU TOPLANTIDA HAREKETİN MİSYONU VE STATEJİSİ ANLATILDI.

2016: FETÖ Tarafından 15 Temmuz'da Darbe Girişimi Yapıldı

TSK içerisinde yuvalanmış olan FETÖ mensupları, emir komuta zincirinin dışına çıkarak 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı saat 21:00 sularında bir askeri darbe girişimine başladı.15 Temmuz darbe teşebbüsü Ankara ve İstanbul`da eş zamanlı olarak başlatıldı. İstanbul`da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri, Atatürk Havalimanı ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü zapt edildi. Ankara`da ise devletin Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Gölbaşı Polis Özel Harekat Merkezi gibi stratejik kurumlarına bombalı saldırılar düzenlendi. Her iki şehirde de darbeciler kaçırdıkları F-16`larla alçak uçuşlar gerçekleştirdi.

İstanbul ve Ankara`daki TRT binaları işgal edilerek, kendisini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak Tanımlayan darbeci çete üyelerinin hazırladığı bildiri zorla okutuldu. Metnin içerisinde sokağa çıkma yasağının yanı sıra tüm özel yayın organlarının bu bildiriyi okuması dikta edildi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Başbakanlık ile birlikte çeşitli Belediye binalarına saldırılarda bulunuldu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisi`ne darbeci çete tarafından kaçırılan F-16 uçaklarından bomba atıldı. Ulusal televizyon kanallarından canlı bağlantı ile halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu darbe teşebbüsünün TSK içinde küçük bir azınlığın kalkışması olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan millete, iradesine sahip çıkmak için sokaklarda darbeye direnme çağrısında bulundu ve halk darbe kalkışmasını engellemek için sokaklara çıktı. Darbeciler, silahsız bir şekilde sokağa çıkan halka ateş açtı. 

Genel Kurmay Başkanlığı`ndan başlayarak değişik kademelerdeki mensuplarının ve Emniyet Teşkilatı ve diğer güvenlik birimlerinin ve halkın kahramanca direnmeleri sayesinde darbe girişimi, tüm yurtta 21 saatte kontrol altına alındı. İstanbul ve Ankara`daki darbe karşıtı protesto ve direniş eylemlerinde 250 kişi şehit, 2 bin 193 kişi gazi oldu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kategorinin Öne Çıkan Haberleri