• DOLAR 32.591
  • EURO 34.868
  • ALTIN 2499.173
  • ...
`Mescid-i Aksa`nın özgürlüğü için mücadele her Müslümanın asli görevidir`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde, Mavi Marmara katliamı ve 27 Mayıs darbesinin yıl dönümleri nedeniyle önemli mesajlar verilirken Kürt meselesinin çözümü, çatışmalı sürecin meydana getirdiği mağduriyete dair de dikkat çekici tespitler yer aldı.

“Gazze`ye yönelik israil ambargosunu gıda malzemesi yüklü gemilerle delmeye çalışırken siyonist haydutların saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisinde şehadet şerbeti içen şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.” diye belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Katil Siyonistlerin güçlenmesine ve meşruiyet kazanmasına imkân sağlayacak resmi ya da gayri resmi girişimlere karşı çıkılmalı”

“İşgalci çetenin kirli ve vahşi yüzünü tüm dünyaya bir kez daha gösteren erdemli siviller hareketinin manevi hatırasına sahip çıkmak, direniş sembolleri arasındaki yerini muhafaza etmek her vicdan ehlinin görevidir. Katil Siyonistlerin güçlenmesine ve meşruiyet kazanmasına imkân sağlayacak resmi ya da gayri resmi girişimlerin tamamına karşı çıkmayı ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere Filistin topraklarının tamamının özgürleşmesi için her platformda mücadeleyi yükseltmeyi her Müslümanın asli vazifelerinden biri olarak gördüğümüzü özellikle belirtmek isteriz.”

“Halkının inanç ve değerleri ile barışık, temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan anayasanın yapılması meclisin birinci önceliği olmalıdır”

27 Mayıs darbesine ilişkin yapılan değerlendirmede ise halen 1961 anayasası gibi yine askeri bir darbe ürünü olan 1982 anayasanın gölgesinde yönetim anlayışı şekillenen ülkenin, bu zoraki kalıptan kurtulmasının vaktinin geldiği vurgulanarak, “Halkının inanç ve değerleri ile barışık, temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan, adalet üzere bir yönetim inşasına yaraşır anayasanın derhal yapılması meclisin de birinci önceliği olmalıdır. Her yıldönümünde zulmün karanlığına sövmek yerine adaletin aydınlığına ulaştıracak vasıtaları temin etmeye çalışılmalıdır.” denildi.

Yaşanan çatışmalı süreç nedeniyle tahrip olan kentler için acil eylem planın devreye girmesi gerektiğinin belirtildi açıklamada şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Yaşanmaz hale getirilen yerleşim birimlerinin insan yaşamına tekrar uygun hale getirilip kadim tarihsel kimliği ile yeniden inşası büyük önem arz etmektedir”

“Çatışma ve operasyonlar nedeniyle uzun süre uygulanan sokağa çıkma yasakları, hayatı çekilmez hale getirmiş, en temel gıda maddelerinin dahi temini zorlaşmıştır. Alt ve üst yapısı tamamen çöken şehirler, hızlı ve etkin bir inşa sürecine ihtiyaç duymaktadır. Ev ve işyerleri yıkılan halkın karşı karşıya kaldığı beşeri felaketin izlerinin silinmesi acil eylem planları gerektirmektedir. Yaşanmaz hale getirilen yerleşim birimlerinin insan yaşamına tekrar uygun hale getirilip kadim tarihsel kimliği ile yeniden inşası büyük önem arz etmektedir.”

Gençleri, çocukları ölüm makinasına dönüştüren zihniyetin önün alınması için Kürt meselesinin kardeşlik temelinde çözülmesi gerektiğine vurgu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Sistemin ürettiği zulümden beslenen, bir halkın gençlerini, çocuklarını birer ölüm makinesine dönüştürüp köhnemiş batıl ideolojilerine kurban eden, geleceğini çalan, kimliğini ve inancını yok eden şer şebekesinin önü, sistemin ıslahı ve hukuku belirlenmiş bir kardeşlik temelinde Kürt meselesinin çözülmesi ile alınabilir. Geçmişte yapılan hatalardan ders ve ibret alarak; Kürt halkını bir bütün olarak PKK ve uzantılarının kucağına iten, çözümün adresi olarak İmralı`yı ve Kandil`i işaret eden, 6-8 Ekim tarihlerinde yaşatılan vahşetlere seyirci kalan, şehirlerin bomba ve silah deposuna dönüşmesine göz yuman bir siyasi anlayışın tekrarlanmaması için en büyük görev ve sorumluluk kuşkusuz hükümete düşmektedir.”

Yayımlanan gündem değerlendirmesinin devamında Diyarbakır ve İstanbul'un fethinin yıl dönümüne ilişkin mesajlar verilirken, Mayıs ayı içerisinde şehid olan Müslümanlara yönelik ise “5 Mayıs 2011 tarihinde Hakkari`nin Yüksekova İlçesi`nde Ubeydullah Durna`yı, 28 Mayıs 2014 tarihinde Mardin`in Dargeçit ilçesinde Mehmet Uğurtay`ı ve 29 Mayıs 2015 tarihinde Şınak`ın İdil İlçesi`nin Kozluca Köyü`nde Mehmet Şerif Şimşek`i ve Abdulcelil Talayhan`ı şehadet yıldönümlerinde rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz. PKK`nin İslami değerlere ve Müslüman şahsiyetlere yönelik saldırıları sonucu dünya hayatına veda eden nice yiğitler gibi bu kardeşlerimizin de şahadetlerinin, kanlarının aktığı mazlum coğrafyanın çorak topraklarına rahmet, bereket ve adalet getirmesini Rabbimizden diliyoruz.” denildi.  (İLKHA)

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinin tam metni

Partimizin 31 Mayıs 2016 tarihli Gündem Değerlendirmesidir.

27 MAYIS DARBESİ

Türkiye`de darbeler dönemini başlatan, silah gücü ile siyasi iktidarı görevden uzaklaştırma geleneğinin temellerini atan 27 Mayıs 1960 darbesi, siyasi şahsiyetlerin idamı veya tasfiyesi ile sınırlı kalmamıştır. Kemalist resmi ideolojinin anayasal kurumlar eliyle tahkim edilmesini, askeri ve bürokratik vesayet düzenine geçilmesini de beraberinde getirmiştir.

Doğudan batıya toplumun İslami kimliğinden uzaklaştırılmasına dönük pek çok projenin desteklendiği, ardılı olan askeri müdahalelere ilham kaynağı ve meşruiyet zemini kazandıran darbenin yıldönümünde, halen 1961 anayasası gibi yine askeri bir darbe ürünü olan 1982 anayasanın gölgesinde yönetim anlayışı şekillenen ülkenin, bu zoraki kalıptan kurtulmasının vakti gelmiş ve geçmektedir.

Halkının inanç ve değerleri ile barışık, temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan, adalet üzere bir yönetim inşasına yaraşır bir anayasanın derhal yapılması meclisin de birinci önceliği olmalıdır. Her yıldönümünde zulmün karanlığına sövmek yerine adaletin aydınlığına ulaştıracak vasıtaları temin etmeye çalışılmalıdır.

ÇATIŞMALI SÜREÇ

PKK`nin çatışmaları şehir merkezlerine taşımasıyla birlikte kaçınılmaz olarak Kürt gençlerini ölüme, şehirleri ise yıkıma sürükleyen çukur stratejisi çökmüş, faturasını ise her zaman olduğu gibi savaş baronları ve işbirlikçileri değil sivil halk ödemek zorunda kalmıştır.

Çatışma ve operasyonlar nedeniyle uzun süre uygulanan sokağa çıkma yasakları, hayatı çekilmez hale getirmiş, en temel gıda maddelerinin dahi temini zorlaşmıştır. Alt ve üst yapısı tamamen çöken şehirler, hızlı ve etkin bir inşa sürecine ihtiyaç duymaktadır. Ev ve işyerleri yıkılan halkın karşı karşıya kaldığı beşeri felaketin izlerinin silinmesi acil eylem planları gerektirmektedir. Yaşanmaz hale getirilen yerleşim birimlerinin insan yaşamına tekrar uygun hale getirilip kadim tarihsel kimliği ile yeniden inşası büyük önem arz etmektedir.

Sistemin ürettiği zulümden beslenen, bir halkın gençlerini, çocuklarını birer ölüm makinesine dönüştürüp köhnemiş batıl ideolojilerine kurban eden, geleceğini çalan, kimliğini ve inancını yok eden şer şebekesinin önü, sistemin ıslahı ve hukuku belirlenmiş bir kardeşlik temelinde Kürt meselesinin çözülmesi ile alınabilir. Geçmişte yapılan hatalardan ders ve ibret alarak; Kürd halkını bir bütün olarak PKK ve uzantılarının kucağına iten, çözümün adresi olarak İmralı`yı ve Kandil`i işaret eden, 6-8 Ekim tarihlerinde yaşatılan vahşetlere seyirci kalan, şehirlerin bomba ve silah deposuna dönüşmesine göz yuman bir siyasi anlayışın tekrarlanmaması için en büyük görev ve sorumluluk kuşkusuz hükümete düşmektedir.

Yeni dönemde kurulacak hükümetin bu sorumluluk duygusu ve görev bilinciyle hareket etmesini, selefi olan hükümetlerin tüm uyarılara rağmen “PKK sorunu ve Kürd meselesini birbiri ile karıştırma” yanlışını, devam ettirmemesini umuyor ve bekliyoruz.

DİYARBAKIR VE İSTANBUL'UN FETHİ

Anadolu ve Mezopotamya`nın iki büyük ve kadim merkezi olan İstanbul ve Diyarbakır`ın İslam ile şereflenmesinin yıldönümlerini büyük bir coşku ve bilinçle hatırlamak ve hatırlatmak, Müslümanların sahip oldukları köklü değerleri, tarihsel bağları ve tevhide dayanan insanlık mücadelesini canlı tutmak bakımından değerli ve önemlidir.

Fetihler, insanlığın içine düşürüldüğü zulmün ve küfrün bataklığından İslam`ın adalet ve aydınlığına ulaşmasının anahtarı ve kurtuluş kapısı olmuştur. Halkın Hakk`a ulaşmasının önündeki engellerin kaldırılması, hakikat ve adaletin yayılması çok çetin mücadeleler gerektirdiği gibi, bu değerlerin korunması ve yaşatılması da bir o kadar mücadele gerektirmektedir.

Fiziki işgallerin yerini zihinsel ve kültürel işgallerin aldığı çağımızda, batılın işgaline karşı toplumu her yönüyle fetihlerin ilk günkü değer ve motivasyonu ile donatmak, fertlerden sivil toplum teşekküllerine, siyasi hareketlerden hükümetlere varıncaya kadar herkesin ortak gayesi olmalıdır.     

MAYIS AYI ŞEHİTLERİ

5 Mayıs 2011 tarihinde Hakkari`nin Yüksekova İlçesi`nde Ubeydullah DURNA`yı, 28 Mayıs 2014 tarihinde Mardin`in Dargeçit ilçesinde Mehmet UĞURTAY`ı ve 29 Mayıs 2015 tarihinde Şınak`ın İdil İlçesi`nin Kozluca Köyü`nde Mehmet Şerif ŞİMŞEK`i ve Abdulcelil TALAYHAN`ı şehadet yıldönümlerinde rahmetle ve minnetle yad ediyoruz.

PKK`nin İslami değerlere ve Müslüman şahsiyetlere yönelik saldırıları sonucu dünya hayatına veda eden nice yiğitler gibi bu kardeşlerimizin de şahadetlerinin, kanlarının aktığı mazlum coğrafyanın çorak topraklarına rahmet, bereket ve adalet getirmesini Rabbimizden diliyoruz.

MAVİ MARMARA

Gazze`ye yönelik israil ambargosunu gıda malzemesi yüklü gemilerle delmeye çalışırken siyonist haydutların saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisinde şehadet şerbeti içen şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

İşgalci çetenin kirli ve vahşi yüzünü tüm dünyaya bir kez daha gösteren erdemli siviller hareketinin manevi hatırasına sahip çıkmak, direniş sembolleri arasındaki yerini muhafaza etmek her vicdan ehlinin görevidir.

Katil Siyonistlerin güçlenmesine ve meşruiyet kazanmasına imkân sağlayacak resmi ya da gayri resmi girişimlerin tamamına karşı çıkmayı ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere Filistin topraklarının tamamının özgürleşmesi için her platformda mücadeleyi yükseltmeyi her Müslümanın asli vazifelerinden biri olarak gördüğümüzü özellikle belirtmek isteriz.

HÜDA PAR GENEL MERKEZİ

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir