• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Zannedersiniz  ki Pkk`den sorumlu Konsolosluk!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DOĞRUHABER / RÖPORTAJ

Suriye`de savaş çok çetin bir aşamaya geçmiş durumda. Esed rejimi ve destekçileri Rusya`nın da havadan bombalamasıyla büyük bir atağa geçmiş bulunuyor. Muhaliflerin ellerinde bulunan yerler bir bir düşüyor. Cenevre görüşmelerinin sonuçsuz kalmasıyla birlikte Rusya`nın sivilleri vurarak muhalifleri geriletme planı da tutmuş görünüyor. Muhaliflerin elinde bulunan Halep ve çevre bölgelere yapılan yoğun saldırılar nedeniyle on binlerce insan yollara düşerek Türkiye sınırına yığıldı. Diğer yandan Esed rejiminin müttefiki PYD, hem Amerika`dan hem de Rusya`dan aldığı askeri ve lojistik destekle muhaliflerden boşalan alanlara yerleş(tiril)iyor.

Özelde Suriye ve genel itibariyle bölgesel gelişmeleri konuştuğumuz Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Stratejik Düşünce Enstitüsü(SDE) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin, gazetemize önemli değerlendirmelerde bulundu. Suriye`nin geleceği, rejim, ABD ve Rusya`nın PYD`ye bakışı ve küresel güçlerin Suriye planına dair yorumlarda bulunan Şahin, Amerika`nın Pkk`ye dair yaklaşımı için ise “Amerika`nın Adana Konsolosluğu`na bakarsanız, zannedersiniz ki Pkk`nin ya da Kürt sorunundan sorumlu konsolosluk gibi çalışıyor” diye konuştu. İşte Doç. Dr. Mehmet Şahin`in sorularımıza verdiği yanıtlar…

SURİYELİLERİN GELECEĞİ ELLERİNDEN ALINDI

Suriye savaşı çok çetrefilli bir aşamaya gelmiş bulunmakta. Rusya, Esad rejimi ve destekçileri atağa geçmiş durumda. Muhaliflerin ellerinde bulunan yerler bir bir düşüyor. Rusya`nın sivilleri vurarak muhalifleri geriletme planı da tutmuş görünüyor. Diğer yandan PYD hem Amerika`nın hem Rusya`nın müttefiki konumuna getirilmiş durumda. Sizce bölgede ne yapılmaya çalışılıyor?

Bölgede tabi ki her ülkenin farklı düşüncelerinin olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani bütün ülkeler aynı amacı paylaşmıyorlar, tek tek bakmak lazım gerektiğini düşünüyorum. Ama ortada olan bir şey var artık; Suriye`nin geleceğine Suriyeliler karar vermiyor, o gelecek Suriyelilerin elinden alınmış gözüküyor. Burada Rusya`nın, İran`ın, Esad`ın ne istediği belli. İran Suriye`de etkili bir şekilde var olmak istiyor. Bunun için de Esed`i ayakta tutarak bunu yapmaya çalışıyor. Hakeza Rusya da Suriye`de var olmak istiyor. O da Esad`ı kullanarak bunu yapmaya çalışıyor. İşin daha ilginç tarafı Türkiye`nin müttefiklerinin davranışlarında çok garipliklerin olduğunu görüyoruz. Suriye`de yaşanan durumu da göz önünde bulundurarak PYD kendisine bir alan oluşturma çabası içinde. Zaten bunu büyük oranda oluşturmuş durumda. Bunu kalıcı kılmaya çalışıyor ve burada maalesef destek görüyor. Fakat bugün bazı ülkeler ve gruplar müttefikmiş gibi gözükse de önümüzdeki süreçte Suriye`nin nasıl şekilleneceği gündeme geldiği zaman bazı ayrışmalar gündeme gelir gibi gözüküyor.

REJİMİN PYD İÇİN SÖYLEDİĞİ: BUNLAR RÜYA GÖRÜYOR

Burada kastettiğim şey şu; biliyorsunuz PYD`ye baktığınız zaman kendilerine özerk bir bölge oluşturma çabası ve bir anlamda federatif bir Suriye istedikleri gözüküyor. Bu nokta gündeme geldiği zaman Esad`la İran tabi ki bunlara, ‘hayır biz federatif istemiyoruz` diyecekler. Bugün ortaklar ama o süreçte ayrışma gündeme gelebilir. Nitekim Cenevre görüşmelerinde Esad`ın temsilcisi ‘Bunlar rüya görüyor. Bunların ateşi çıkmış` diye açıklama yaptı biliyorsunuz. Burada da bakıyorsunuz bu defa burada sorun yaşarken PYD`liler bu defa Amerika gibi batılı ülkeler devreye giriyorlar. Bunların bir federatif Suriye isteği üstü kapalı varmış gibi gözüküyor açıkçası.

AMERİKALILAR FEDERATİF BİR SURİYE İSTİYOR GİBİ

Amerika ya da Rusya gerçekten ister mi? yani PYD`ye böyle bir hak tanırlar mı?

Rusya, Suriye`nin bütünlüğünü isteyebilir ama benim gördüğüm kadarıyla Amerikalılar çok açık dillendirmeseler de davranışlarına baktığımız zaman federatif bir Suriye istiyor gibi bir tavır var açıkçası. Çünkü PYD`yi niye bu kadar çok desteklesinler. Amerika Birleşik Devletleri`nden gelen açıklamaya baktığımızda ‘biz PYD`yi terör boyutunda görmüyoruz.` Be mübarek ne olarak görüyorsun? diye sormak lazım. Bir anlamda gevşek, merkezi güçlü bir Suriye oluşturarak bu aslında Lübnan`laşması, Irak`laşması anlamına da gelir Suriye`nin. Maalesef böyle bir durum var.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN`IN ÇIKIŞI SON ÇIĞLIK

Hocam diğer taraftan Amerika, mesela Pkk`yi terör örgütü olarak gördüğünü açıklasa da PYD`yi terör örgütü olarak görmediğini ısrarla belirtiyor. Ama içerde mesela Amerika`nın bir önceki Adana Başkonsolosu Espinoza 6-8 Ekim öncesi bölgeyi dolaşmış ardından kaos çıkmıştı. Şimdi de yeni Konsolos bölgede dolaşıyor ve Pkk`nin bölgedeki STK`larını, HDP`nin belediyelerine ilginç ziyaretlerde bulunuyor. Şimdi bu görüntü Pkk`yi sözde terör örgütü gören Amerika`nın aslında Pkk`ye en büyük desteği sağladığı çerçeveyi ortaya koyuyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın da Amerika`ya hitaben ifade ettiği, ‘Biz mi müttefiğiz, onlar mı? bilelim` sözünün de içinde olduğu fotoğrafı yorumlamak gerekirse neler söylemek istersiniz?

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın, ‘artık kararınızı verin; onlar mı biz mi?` sözü neydi biliyor musunuz? Aslında bunu son çığlık olarak okuyabiliriz yani. Artık yeter! Şimdi Türkiye`nin karar alıcıları ilk önce kendi müttefiki olarak gördükleri ülkeleri örneğin bu Amerika`ysa çok yüksek sesle dile getirmezler. Eğer bir Başbakan düzeyinde bir Dışişleri Bakanı veya Cumhurbaşkanı düzeyinde yüksek sesle gündeme geliyorsa bilin ki Türkiye, Amerika`nın davranışlarından çok rahatsız ki kamuoyunda bunu açıkça dillendirme gereği duyuyor. Bunu bu şekilde okumak lazım.

ZANNEDERSİNİZ Kİ PKK`DEN SORUMLU KONSOLOSLUK!

Amerika`nın Adana Konsolosluğu`na bakarsanız zaten şöyle bir faaliyeti var; zannedersiniz ki Pkk`nin ya da Kürt sorunundan sorumlu konsolosluk gibi çalışıyor. Yani böyle bir durum var. Bu bence Türkiye açısından kabul edilebilir bir durum değil. Yani bugün PYD için dediğinizi yarın Pkk için de dersiniz. Burada kötü olan ne biliyor musunuz? Buna sadece Suriye üzerinden bakmamak lazım. Sadece Suriye`ye odaklandığınız zaman iş değişir. Suriye üzerinden bir Ortadoğu şekillenmesi var. Bu şekillenmede maalesef en ucuz, ölmeye hazır Kürt gençlerini görüyorlar, kötü olan bu. Ve bunu kullandıklarını düşünüyorum, yani Kürtleri çok sevdiklerinden yapmıyorlar. Maalesef Pkk çizgisinde olanlar onlar da buna teşneler, yani ‘bizi kullanabilirsiniz` der gibi. Maalesef Kürt gençleri ucuz bir şekilde bu bölgede emeli olan ülkelerin hizmetine sunuluyor ki bu çok kötü bir durum.

AMERİKA DA RUSYA DA ÇIKAR HESAPLI ÇALIŞIR

Amerika, Rusya`nın Osetya, Kırım, Ukrayna işgalinde karşısında etkili bir şekilde dururken Suriye`de adeta müttefik gibi duruyorlar. Bu bir oyun mu? Yoksa konu İslam beldeleri olunca düşmanlıklar unutulup amaçlar bir mi oluyor?

Bu direk İslam`la bağlantılı olmaktan ziyade Amerikalıların işe tam çıkar hesabıyla bakmalarındandır. Rusya zaten çıkar amaçlı bakar. Amerika`nın bende de iki tür soru işaretleri var açıkça söylemek gerekirse. Zaman zaman şöyle düşünüyorum, birincisi Obama`nın süresi doluyor ya, Obama`nın süresi dolarken yeni bir angajmana girmek istemiyor mu acaba sorusu kafamda. Bunu tam cevaplayamıyorum açıkçası.

AMERİKA`NIN TAVRI MÜTTEFİK TAVRI DEĞİL

Bundan dolayı mı sessiz, kayıtsız kalınıyor?

İkincisi gerçekten benim bu düşündüğüm gibi olmayıp ama Amerika`nın ortak aklı diye bakarsak bölgenin şekillenmesinde maalesef Rusya ile belli noktalarda anlaşmış, anlaşıyormuş gibi de gözükebilirler. Yani hem terörle mücadele, dikkat edin Amerika diyor ki; benim birinci önceliğim terörle mücadele. Burada da diyor; ‘Işid var, onunla mücadele ediyorum` diyor. Burada da diğer devletlerin desteğini istiyor. Şimdi diğer devletlerin desteğini istiyorsan onların da terörle mücadelesi var. Onlar da ciddi sorun yaşıyor. Ki bunların başında da Türkiye geliyor. Sen terörle mücadele noktasında destek istiyorsan bölgede 30 küsur yıldır terörle mücadele noktasında sıkıntı yaşayan müttefikinin de hassasiyetini gözetmen lazım. Ama benim gördüğüm kadarıyla Amerikalıların tavrı burada güven vermiyor. Bir müttefik tavrına benzemiyor.

TÜRKİYE SURİYE`YE GİRME KONUSUNDA HER TÜRLÜ RİSKİ ALIRSA…

Diğer yandan son kralla birlikte Türkiye ile ilişkileri iyi giden Suudi`nin Suriye`ye girmeye hazırız açıklaması ve Amerika`nın memnuniyetini ifade etmesi ne anlama geliyor? İkincisi; Türkiye Suriye`ye girer mi, girmesi halinde ne olur? Girmemesi halinde Türkiye`yi neler bekliyor?

Şu an da Suriye`de yaşanan mevcut duruma baktığımız zaman burada tabi ki sınır paylaştığımızdan dolayı hem mülteciler hem de terör konusunda Türkiye doğrudan etkileniyor. Yani Suudi Arabistan`dan ve diğerlerinden daha çok etkilenen maalesef Türkiye. Mütevadi edilebilir mi diye baktığınız zaman, bu biraz zor gibi gözüküyor bana açıkçası. Ama ülkeler bazen diyor ki önümüzdeki olacak kötülükleri engellemek için tiz kalıyorum diyebilir. Bu tabi siyasi iradenin vereceği bir karar. Ama ben Suudi`nin tavrına baktığım zaman bunun çok kolay olacağını düşünmüyorum. Bu önce 2012`de olmuş olsaydı çok daha rahattı. Bugün baktığınız zaman Suriye`deki gidişatı değiştirecek şöyle bir şey olması lazım… Açıkça söylemek gerekirse; Suriye`nin içinde PYD`liler gibi Şebbihalılar veya Hizbullah gibi savaşacak yerel güçler olması lazım. İki; bölgede İran ne yapıyor? Generallerinin öldürülmesini dahi göze alarak buraya girdi mi, bu şekilde gözü kara bir şekilde bölgedeki diğer güçlerin bu Suudi Arabistan`dır veya Türkiye`dir, askerlerinin veya generallerinin ölebilmesini göze alması lazım, böyle bir şey yapıyorsa. Üç; Rusya her türlü riski göze alarak girdiyse küresel anlamda da başka bir ülkenin yani Amerika`nın buraya müdahil olması lazım. Bunu, hepsini masaya koyduğunuz zaman bu konuda tam da fazla istek görmüyorum. Peki, çözüm getirir mi bu? Çözüm getirmez, herkes kendiyle birlikte çalışan grupları kullanarak bölgeyi daha da çıkmaza sokuyor. Ama bundan da en çok zararlı çıkan ülkelerin başında da maalesef Türkiye geliyor. Türkiye şöyle yorumlayabilirse; ben her türlü riski alıyorum. Hem mültecileri hem terör noktasında artık taşıyamaz noktaya geldim. Bu konuda benimle hareket edecek Suudi Arabistan`dır veya başka ülkelerdir, ben kesin kararlıyım böyle bir karar alabilir mi? Tehdidi tanımlamasına bağlı. Yani tehdidi hayati bir tehdit olarak tanımlıyorsa böyle bir süreci başlatabilir.

BÖLGESEL KÜRT YÖNETİMİNİN BAĞIMSIZ OLMASI İÇİN İKİ ŞEY LAZIM

Barzani geçtiğimiz günlerde bağımsızlık ilanına dair yazılı bir açıklama yaptı. Biliyorsunuz Amerika Kürdistan bölgesinin bağımsızlığına sıcak bakmıyor ancak diğer yandan bir PYD/Pkk devletine sıcak bakıyor olmalı ki Suriye`de PYD`ye desteğini açıktan gösteriyor. Amerika`nın PYD/Pkk`ye dair planı nedir sizce?

Barzani`nin açıklamasının ben daha çok iç politikaya yönelik olduğunu veya bazı güçlere ‘bakın ha beni zora sokmayın, ben böyle bir girişimde bulunurum` anlamında bir mesaj taşıdığını düşünüyorum. Çünkü Barzani`nin de kendi açısından ciddi sorunları var. Özellikle Goran Hareketi ve Talabani`nin Partisi KYB üzerinden çok baskı oluşturduklarını görüyoruz. Bunlar biliyorsunuz aylardır yaşanıyor. İç politikada bu Kürt milliyetçiliği ve bağımsızlık söylemini ben Barzani`nin zaman zaman gündeme getirerek kullandığını düşünüyorum. Yoksa bölgesel Kürt yönetiminin bağımsız olması için iki şey lazım. Bir; bölgede bu oluşacak yapıyı koruyacak bölgesel bir devlet. İki; Küresel anlamda da bunun hakkını savunacak güçlü bir devlet. Bu olmadığı sürece Barzani`nin zaman zaman sıkıştığı anda gündeme getiriyor diye düşünüyorum.

TÜRKİYE`YE GÖRE ŞU AN KONJONKTÜR MÜSAİT DEĞİL

Bağımsızlık ilanı olması halinde Türkiye destek verir mi, hele ki böyle bir zamanda?

AK Parti sözcüsü Ömer Çelik`in bu yönde bir açıklaması vardı, Ortadoğu`nun konjonktürü şu an da buna müsait değil, diye. Zaten sürekli bir parçalanma, bölünme, ayrılma, özerklik, bunlar konuşuluyor. Bu şekilde Barzani`nin bir açıklama yapması Ortadoğu`da yeni bir durumu ortaya çıkartır. Bu kadar sorunların içerisinde yeni sorunların ortaya çıkmasını Türkiye istemez.

ORTADOĞU BUGÜN MAALESEF ARAP BAHARI`NIN BAŞLADIĞI SÜREÇTEN DAHA GERİDE

Arap Baharı sonrası Türkiye`nin, halkların yanında olan tavrı, İhvan, Hamas gibi İslami hareketlere desteği, Suriye meselesindeki duruşu, Irak Kürdistan`ının bağımsızlık isteğine geçmişte karşıyken, şimdi verdiği destek… Ve diğer yandan içeride ise geçmişten bu yana yerli ayaklar vasıtasıyla var olmuş dış mihraklardan kendini arındırmaya çalışan Türkiye, önemli aşamalar kaydederek bir yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Batının müstemlekesi olmaktan çıkma anlamındaki bu yol ayrımı Türkiye`ye ne kazandırır, ne kaybettirir?

Bugün Ortadoğu, maalesef 2011`den yani Arap Baharı`nın başladığı süreçten daha geride. Hangi açıdan daha geride? Hem istikrar açısından, hem ekonomik durum açısından, hem de devletlerin işleyişi açısından ve hem de halkların yönetime katılımı açısından baktığınız zaman daha geri duruma düşürdüler maalesef. Bugün Ortadoğu`da daha çok demokrasi veya halkların isteği değil bence bölgede otorite yöneticilerin küresel anlamdaki angajmanları daha çok belirleyici hale geldi. Burada Türkiye`nin takip etmesi gereken şey şu; reel politiğe göre takip etmesi gerekiyor. Çünkü o kadar çok meydan okumayla karşı karşıya ki Türk dış politikası, bunu aşmak için reel politik ağırlıklı bir politika takip etmesi Türkiye`nin ve bölgenin hayrınadır.

SURİYE ÜZERİNDE ANLAŞABİLME ZOR

Yakın bir zaman içinde Türkiye ile İran`ın Suriye üzerinde bir çözüm için anlaşabilme gibi bir seçenek mümkün müdür sizce?

Bu çok zor gözüküyor. Yani çok zor gözüküyor dememin sebebi şu; İran`daki mevcut yönetimin tavrına baktığımız zaman maalesef, bunlar artık Şam`ı kendilerinin bir uzantısı olarak, Beyrut`u, Bağdat`ı, Sanâ`yı bir uzantıları olarak görüyorlar. Ve özellikle 5+1`le anlaşmalarını da göz önünde bulundurduğumuzda ellerinin daha da güçlendiğini düşünüyorlar. Ve Türkiye`nin daha da zor durumda kaldığını düşünüyorlar… Maalesef, maalesef. Yakın zamanda bir çözüm beklemiyorum. Ama yakın zamanda çözüm olup benim söylediklerimin tersi çıkarsa da çok mutlu olurum.

Teşekkür ederim hocam, verdiğiniz bu değerli bilgiler için…

Ben teşekkür ederim.

Bu haberler de ilginizi çekebilir