Siyonist işgal rejiminin şu günlerde Kudüs`te yaptığı şeyler gelişigüzel ve kendiliğinden gelişen olaylar değildir. Aksine bunlar, “işgalci Arapların elinden kutsal şehri geri almak amacıyla güç ve baskıyla düşündüğünü hayata geçirme”yi hedefleyen Siyonist strateji çerçevesinde yapılmaktadır. O nedenle işgalci İsrail`in saldırıları kutsal İslamî mekanlarla ve Mescidi Aksa`yı zaman ve mekan olarak bölmekle sınırla kalmayacak. Bütün şehri ele geçirmekle sonuçlanacak. Bu durumda Müslümanların ibadet etmek için Orşelim (Kudüs)`ün dışında bir şehir arayışı içine girmeleri gerekir.

Netanyahu`nun Kudüs ile ilgili bazı bakanlar, güvenlik birim başkanları ve iç cephe komutanlarıyla yaptığı görüşme ve burada aldığı kararlar bizim Siyonist hedef ve projeyle ilgili yaptığımız değerlendirmeyi destekliyor. Siyonist komutan ve liderlerle bir araya gelen Netanyahu, Mescidi Aksa`nın zaman ve mekan olarak bölünmesinden sonraki durumu masaya yatırdı. Toplantının ardından yaptığı açıklamada “Filistinlilerin Yahudilerin ibadetlerini yerine getirmelerine karşı çıkmalarına ve bunun için gösteri yapmalarına izin vermeyeceğiz. Hiç kimsenin Yahudilerin Mescidi Aksa`yı ziyaretlerini engellemesine izin vermeyeceğiz” dedi.

Netanyahu, bu kadar açık ve net ifadelerle bütün Kudüs`ün geleceğini belirlemiş oluyor. Kötü olan bütün Müslümanlara savaş açıyor. Ona göre Yahudilerin kutsal mekanlarını onlar işgal etmiş, ibadetlerini yerine getirmek isteyen miskin ve korumasız Yahudilere onlar saldırmış!

Herkes biliyor ki Siyonistler gerçekleri silahlarıyla ve bedenleriyle çarpıtıyorlar. Bütün Kudüs`ü Yahudileştirmek için çalışıyorlar. Siyonist liderlerin ifadeleri Kudüs`ün İslamî ismini silip Orşelim olarak değiştirdiklerini gösteriyor.

Siyonist Başbakan Netanyahu şöyle diyor: “Şehirdeki antik taşlar Yahudi halkının bu halkla irtibatlı olan ve asla bölünmeyecek olan şehirle ilişkisini ortaya koyuyor. Orşelim şehri bir kere olsun Kur`an`da geçmemektedir. Ancak Tanah kitabında yüzlerce kez geçmektedir. Orşelim`i koruyacağız; inşa edeceğiz ve geliştireceğiz. Bizler birbirimizi mamur Orşelim`le tebrik ederiz.”

Aynı şeyi Siyonist parlamentosu Knesset Başkanı Reuven Rivlin şöyle ifade etmişti: “İki bin yıldan fazla süredir Orşelim`e dönme rüyasındaydık. Ve bugün rüyamız gerçekleşti ve döndük. Yeryüzünde hiçbir gücün Yahudileri bu rüyadan ayırmasına ve onunla rüyası arasına girmesine izin vermeyeceğiz.”

Kudüs`le ilgili Şimon Peres de şöyle diyor: “Orşelim Arapların kıblesi değildir. Bizim siyasetimizde ve Yahudilik dinimizde Orşelim`in önceliği vardır. Orşelim bütün olarak ve ebedi başkentimiz olarak kalacaktır. Burada Müslümanlara, Hıristiyanlara ve Yahudilere ait kutsal mekanlar egemenliğimiz altında olacaktır.”

Bu açıklamalar tevil edilemeyecek kadar açık ve nettir. Bunların hepsi Kudüs`ün Yahudi şehri olduğunu, İsrail varlığının dini temeller üzerine inşa edildiğini, bazı siyasilerin iddia ettikleri gibi onların buraya dönüşünün siyasi veya ekonomik nedenlerle değil, tamamıyla dini anlayış ve düşünceyle olduğunu söylemektedir.

Bunlar Kudüs`ün Filistin`den daha büyük olduğunu unutuyorlar. Aynı şekilde bunlar Kudüs şehrinin bütün Arapları ve Müslümanları ilgilendirdiğini de unutuyorlar. Kudüs`ün kurtuluşu Yahudileştirilmesinde değildir. Kudüs yaldızlı sloganlarla, liderler arasında yapılacak telefon görüşmeleriyle, kınayıcı mesajlarla ve edebi basın açıklamalarıyla yardım ve destek görmez.

Genç erkek ve kızların savunduğu Kudüs, Batı Yaka, Gazze, 1948 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarındaki Filistinli kız ve erkek gençlerden ciddi bir destek, yardım bekliyor. Kudüs`e savaş, Ramallah`a, Nablus`a, El-Halil`e, Gazze`ye, En-Nasıra`ya ve Kefer Kasım`a açılmış savaştır. Çünkü Kudüs ümmetin sembolüdür. Kudüs adam gibi adam liderler bekliyor. Kudüs`ün, doğusundan batısına kadar bütün Kudüs`ün İslamî olduğuna, burada Yahudilerin otoritesinin olamayacağına, Filistin`deki savaşın özünü oluşturduğuna inanan liderlere ihtiyacı var.

Dr. Fayiz Ebu Şemmale - Filistin Haber