• DOLAR 32.452
  • EURO 34.742
  • ALTIN 2436.38
  • ...
Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ŞÜKRÜ GÜNDÜZ / DOĞRUHABER

Allah Resulü, 14 asır önce yaşadığımız topraklarda ümmetinin sıkıntıya girmemesi için ‘Birlikte rahmet, ayrılıkta ise azap vardır` ikazında bulunmuştur. Ancak Müslümanlar bu önemli ikazı unuttukları için bugün birçok sıkıntı ve fitne ile karşı karşıya kalmıştır. Bu sıkıntı ve fitnelerden kurtuluşun çaresi özümüze dönmemizdir. Özümüze döndükçe rahmete kavuşacak ve azaptan kurtulacağız. Âlim, akademisyen ve kanaat önderleri de Peygamber Efendimiz`in (s.a.v) bu hadisine dikkat çekerek bu sıkıntılı günlerden ve ortamdan Kur`an`a ve Peygamberin uyarılarına kulak vererek kurtulabileceğimize dikkat çektiler.

KUR`AN`A SARILIP FİTNELERDEN KURTULABİLİRİZ

Müslümanların yaşanan acılardan kurtulabilmesi için Kur`ana sarılması gerektiğini belirten İTTİHAD Genel Başkanı Molla Enver Kılıçaslan, “Ortadoğu`da dökülen kanların ve fitnelerin kaynağı Yahudilerdir. Türkiye`de bu böyle. Türkiye 600 sene İslâm ümmetine liderlik etmiş, hilafeti kendisinde barındırmış. Bundan dolayı Türkiye`nin güçlenip Müslümanlar arasında bir vahdet sağlamasından korktukları ve bunu istemedikleri için fitneyi körüklüyorlar. Kürtler, Türkler, Farslar ve Araplar bir araya gelirse İslâm düşmanları kaybeder. İslâm düşmanları buna engel olmak için oyunlar oynuyorlar. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ‘küfür tek millettir` diye buyurarak Müslümanlara tavsiyelerde bulunmuş. ‘Aranızda ayrılığa düşmeyin, eğer birlik olursanız Allah`ın yardımı sizinle beraber olur` diye uyarıyor. Maalesef Müslümanlar bu uyarılara uymamış. Bugün bölük pörçük olmuşlar. Bu da Müslümanlar için büyük bir fitne ve musibettir. Müslümanlar bir araya gelmedikçe Allah onlara yardım etmez ve onları bu fitneden kurtarmaz. Müslümanlar akıllarını başlarını alıp Kur`an`a kulak versin, Allah Resulünü dinlesin. O zaman her şey düzelir. Allah`u Teala Kur`an`ı Kerim`de “Allah`ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın…” diye bize emrediyor. Yine Peygamber Efendimiz ‘cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır` diye buyuruyor.  İnsanların tamamı Hz. Âdem`dendir. Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında o kadar fark olmasına rağmen bir araya gelebiliyor. Ama Müslümanlar bir araya gelmiyor. Müslümanların kurtulmalarının çaresi Kur`an`a sarılmaktır. O zaman Allah düşmanlarımızı zelil eder” diye konuştu.

ÇÖZÜM İSLÂM`IN DEVREYE GİRMESİDİR

“Yaşanan sorunların çözümü için İslâm devreye girmelidir” diyen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Beşer “İnsanlar bölgeci, kavmiyetçi ve partici olmuş. Türkiye`de cemaatler, tarikatlar ve gruplar İslâm`ın birleştirici özelliğini yaşamıyorlar. Herkes koparabildiği kadar insanlarla kendini tatmin etme yoluna gidiyor. Benim cemaatim, senin cemaatin diye kendilerini tatmin ediyorlar.  Onun için ben şunu söylüyorum; ne zaman başka bir kavimden olan mümin kardeşinizi mümin olmayan öz kardeşinize tercih edebilirseniz O zaman tam mümin olmuşsunuz demektir. Elin gavuru içimize girmiş bizi birbirimize kırdırıyor. Bunun için Müslümanlar nasıl birliktelik oluşturabilirler? Tarikatların ve cemaatlerin bir araya gelip konuşması gerekiyor. İslâm ufkuna yükselebilmenin son engeli kavmiyetçiliktir. Batılılar bize önce bunu (kavmiyetçiliği) aşıladılar. Sorunlarımızın çözümü için artık İslâm devreye girmelidir” şeklinde konuştu.

Müslümanların birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan TİYEMDER Onursal Başkanı Selahattin Yazıcı, “Bütün bu sancıların, bütün bu dökülen kanların büyük bir doğuşa vesile olacağı kanaatini taşıyalım. Bu konuda Allah`a olan inancımızı kaybetmeyelim. Bu badireli ve sıkıntılı durumdan kurtulmak için her kesin dua etmesi gerekiyor. Bir musibet, bin nasihate bedeldir sırrı gereği mü`minlerin de daha fazla belalarla karşılaşmadan nasihatlere kulak vermeleri gerekiyor. Yeterince musibet yaşadık ve yaşıyoruz. Artık İslâm`a, dine ve hayat nizamına kulak vererek, sürekli musibet yaşamaktan kurtulalım” dedi.

ŞEYTANIN TUZAKLARINA KARŞI, ALLAH`IN ASKERİ OLMAK GEREKİYOR

Şeytanın tuzaklarını bertaraf etmek için Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiğini belirten Yazıcı, “Mü`minim diyen insanların ‘ancak müminler kardeştir` mutlak kanununa uyması gerekiyor. Şeytanın tuzaklarına düşmemek için, Allah`ın askeri olmak ve bunun gereğini yerine getirmek gerekiyor. İnsanların dünyevileşmek noktasında etkileşim altında kaldıklarını görüyoruz. İmanı kuvvetlendiren unsurun ibadet olduğunun farkına varılması gerekiyor. Tevhit dininin en önemli unsuru vahdettir. Vahdeti düşünmeyen hiçbir anlayışın İslâmî olması mümkün değildir. Her mü`minin vahdeti öncelemesi, vahdeti bayraklaştırması, vahdeti arzulaması ve istemesi gerekir. Sünnetullah bunu gerektirir. Eğer bu olmazsa birliğimiz dağılır, gücümüz kaybolur. Küfür tek millet olurken, dünyacı kesim tek cephe olurken, mü`minlerin bölük pörçük olup parçadan medet umması Sünnetullaha uygun değildir. Peygamber Efendimiz ‘küfür tek millettir` diye buyurmuş ve İslâm ümmetinin tek ümmet ve tek millet olduğunu söylemiştir. Biz bunu yaşayarak görüyoruz. Küfür tek millet olduğu zaman bizim paramparça halimiz, bizi mahkûmiyetten ve esaretten kurtarmıyor. Mahkûmiyetten hâkimiyete, esaretten de izzete kavuşamıyoruz” şeklinde konuştu.

PEYGAMBER AHLAKI İLE SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR

İnsanların sorunların çözümü için Peygamber Efendimizin izlediği yolları araştırması ve hangi ahlakla çözdüğüne bakması gerektiğine dikkat çeken Müftü Mehmet Sırrı Şık, “Peygamber Efendimiz kendisine peygamberlik gelmeden üstün insani vasıflarından dolayı herkesin güvenini kazanmış ve kendisinin hakemliği ile kavmi bir felaketin eşiğinden dönüyor. İnsanlar kendi kırmızıçizgilerinden vazgeçip, acaba bu konuda Allah Resulünün emri nedir? Uygulaması nedir? O olsaydı bu meseleyi nasıl çözerdi, hangi ahlakla çözerdi? İnsanlar bunun üzerine düşünmüş olsalar eminim ki, bugün çok farklı bir noktaya gelirlerdi. İnsanların bencil duyguları, inatları, illa bu böyle olacak şeklinde yaklaşımları insanları birbirinden uzaklaştırıyor” diye konuştu.

HUCURÂT SÛRESİ BİR SOSYAL  MUTABAKAT METNİDİR

Hucurât Sûresi`nin bir sosyal mutabakat metni olduğunu söyleyen Şık, “Bu esaslara dikkat edilirse birçok sorun çözülür. İki Müslüman grup karşı karşıya gelirse o zaman üçüncü bir grubun devreye girmesi gerektiği anlatılıyor. Yani ıslah etme meselesi Müslümanların ortak görevidir. “Her iki taraf da Allah`ın emrine gelinceye kadar” diye buyuruyor Allah. Dolayısıyla Allah`ın emrine gelme meselesini önceliğimiz yapmalıyız. Yani senin dediğin, onun dediği değil, Allah`ın dediğinde yani ortak noktada buluşabilmeli insanlar. Ortak nokta ise Allah`ın emridir. İnsanlar böyle düşünürse Allah birçok kapıyı açar. Allah`ın dediği olduğu zaman, Allah`ın rahmeti insanların üzerine tecelli eder. O zaman belki bize düşman olanlar bize dost olurlar. Allah`ı ve O`nun peygamberini ön planda tutarsak o zaman rahmet kapıları açılır, insanlar birbirlerine şefkat ile bakar. Ama şuanda maalesef insanlar birbirlerine silah doğrultukça, birbirlerine dillerini uzattıkça Allah da adeta merhametini esirgiyor insanlardan.  Allah`ın merhametini esirgediği toplumların birbirlerine merhamet ile yaklaşmaları mümkün olmaz. Bizim özümüze dönmemizden başka bir çaremiz yok. Ne kadar çırpınırsak çırpınalım fayda vermez. Bu iş falancanın, filancanın demesiyle çözülmez. Allah`ın dediği ile olur” dedi.

RAHMET KAPILARINI AÇACAK AMELLERE İHTİYACIMIZ VAR

“Allah`ın Rahmet kapılarının açılabilmesi için o rahmet kapılarını açacak bazı amellere ve ahlaki özelliklere ihtiyacımız var” diyen Şık, “Bunlara sahip olduktan sonra çözülmeyecek bir sorun kalmaz. Medine`de iman nimeti sayesinde, birbirlerine yıllarca düşmanlık yapanlar birbirlerinin kardeşi oldular. Aynı şekilde bu yine olabilir. Birlikte rahmet oluşun eserini herkes bilir. Teorik olarak bir sıkıntı yok. Biz bu teoriyi pratiğe geçirmede sıkıntı çekiyoruz. Herkes Müslümanların kardeş olduğunu bilir, herkes birlikten kuvvetin doğduğunu bilir, herkes cemaatte rahmetin olduğunu bilir, herkes ayrılıkta azap olduğunu bilir. Bütün bunlar bilinmesine rağmen herkes farklı bir şey yapmaya çalışıyor. Bu yanlışlardan dolayı sanki Allah merhametini bizden esirgemiş gibi bir halimiz var. Kendimize acımamız gerekiyor. Gözyaşı dökerek tövbe ve istiğfar etmemiz gerekiyor. Rahmet peygamberi olan bir peygamberin ümmeti olarak birbirimize rahmet nazarıyla bakamıyoruz. Bu o rahmeti hak edecek özelliklerden uzaklaşmamızdan kaynaklanıyor. Herkesin kendisine dönüp, kendisini sorgulaması gerekiyor. Acaba ben nerede yanlış yapıyorum? diye kendisine sormasının zamanı gelmiştir” şeklinde konuştu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir