• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
SEÇİM GÜVENLİĞİ NE OLACAK?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber
7 Haziran Genel Seçimlerinden sonra özellikle bölgede ortaya çıkan sonuçlar örgütün silahlı baskısı ve tehditleri altında halkın sandık başına gittiğini ortaya koydu. Sandıklarda seçime katılım neredeyse yüzde yüz çıkmıştı. Geçersiz oyun hemen hemen hiç çıkmadığı bölgede özellikle kırsal kesimde bütün oylar örgütün desteklediği partiye verildi. Çözüm süreci devam ediyor gerekçesiyle devlet örgütün silahlı baskısına göz yumdu. Ama Ak Parti tek başına hükümeti kuracak milletvekili sayısına ulaşamayınca bölgede örgütün yaptığı baskı ile ilgili en üst düzeyden itiraf gibi açıklamalar geldi.

SANDIK GÜVENLİĞİ DOĞRU  ANLAŞILMIYOR
1 Kasım`da Türkiye yeniden genel seçime gidiyor. Seçimden önce özellikle bölgede örgütün yaptığı silahlı baskının nasıl bertaraf edileceği ile ilgili çok açıklamalar yapıldı. Ama somut bir adım atılmadı. Yapılan açıklamalar kısır bir döngüde kaldı. Çünkü açıklamalarda sadece sandığın güvenliği konuşuluyor. Halkın can ve mal güvenliği görmezden geliniyor. Halkın can ve mal güvenliği sağlanmadığı müddetçe halk özgür iradesini sandığa yansıtamıyor. Devletin bu konuda gerekli adımları atması gerekiyor.

SANDIKLA BERABER SEÇMENİN GÜVENLİĞİ SEÇİM SONUCUNU ETKİLER
Seçim güvenliği sadece bir günle sınırlı olarak düşünülmemelidir. Seçimden önce siyasi partilerin seçim çalışması yapabilmesi, adayların seçim propagandası için rahatlıkla gezebilmesi gerekiyor. Seçmenin özgür bir şekilde sandığa gidip hür iradesini sandığa yansıtabilmesi için sandık güvenliğinin mutlak manada sağlanması gerekiyor. Çünkü sandıkla beraber, seçmenin güvenliği seçim sonucunu etkiler. Seçim propagandası ve seçim çalışmaları için güvenli ortamın hazırlanması gerekiyor. Çatışmalı bir ortamda halk tedirgin bir şekilde sandığa gideceği için hür iradesi ile oyunu kullanamaz.

SİLAHLARIN BASKISI SANDIĞA YANSIDI
Örgüt köylüyü tehdit ediyor; “Bu köyden başka partiye oy çıkarsa köyü yakarız” diyor. Seçim temel bir anayasal haktır. Halkın iradesinin önündeki engellerin bertaraf edilmesi gerekiyor. 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimlerinde, Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri, Van, Muş, Mardin, Ağrı ve Batman illerinde kurulan yüzlerce sandığın sonuçlarına ilişkin haberler gazetelerde yayınlandı. Özellikle kırsalda seçmenin tamamına yakını sandık başına gitmiş ve hepsi de örgütün silah ile desteklediği partiye oyunu vermişti. Hatta bazı sandıklarda çıkan oy, seçmen sayısından daha fazlaydı. Sandık görevlilerinin de hepsi o partiye oy vermek zorunda kalmıştı. Eğitim düzeyinin en yüksek olduğu illerde bile seçmen yanlışlıkla oy kullanabilirken Diyarbakır`dan Hakkâri`ye, Mardin`den Şırnak`a kadar bütün illerde binlerce sandıkta neredeyse hiç geçersiz oy çıkmadı. Seçime katılım rakamları da çok çarpıcıydı. Normal olarak diğer illere göre seçime katılımın daha düşük olduğu bölge illerinde, halk bu sefer Türkiye ortalamasının çok üstünde sandığa gitmiş ve örgütün silahla desteklediği parti Türkiye tarihinde görülmedik oranda yüksek oy almıştı.

SANDIK GÜVENLİĞİ SEÇİM  GÜNÜ İLE SINIRLI DEĞİL
Sandık güvenliğinin sadece seçim günü alınacak fiziki önlemlerden ibaret olmadığını söyleyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, “Oyların çalınmaması, oyların değiştirilmemesi, sayımda hile yapılmaması, oyunu kullanmaya gelen seçmene baskı yapılmaması, istemediği bir partiye oy vermeye zorlanmaması da buna dâhildir. Sandığın güvenliğinden önce seçmenin can ve mal güvenliği sağlanmalıdır. Seçmen seçimden önce baskıya maruz kalmamalıdır. Sandık görevlilerinin baskı ve tehdit altında olmaması gereklidir. Diğer partiler tarafından atanan sandık görevlileri örgütün baskısına maruz kalmamalıdır. Böyle olunca bana ne deyip yapılan hileye sessiz kalınıyor.” dedi.

SANDIK BAŞKANLARI TARAFSIZ KİŞİLERDEN SEÇİLMELİDİR
Sandık başkanı olarak seçilecek kişilerin tarafsız kişilerden seçilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz; “Sandık başkanlarının tarafsız kişilerden seçilmesi gerekiyor. Örgüt ile bağlantılı olan kişilerin sandık başkanı yapılmaması gerekiyor. Sandık başkanı olarak seçilenler sol sendikalara mensup ve örgüte yakın kişilerden oluşuyor ve taraflı davranıyorlar. Taraflı davranan sandık başkanlarına cezai müeyyidelerin uygulanması gerekir. Müşahitlerin itiraz hakkı olmadığı için sandık başkanının tarafsız ve adil oluşu önemlidir” diye konuştu.

İNSANLARIN CAN VE   MAL GÜVENLİĞİ    SAĞLANMALIDIR
Kırsalda yapılan baskıya da dikkat çeken Yılmaz; “Hiçbir şekilde kırsalda ve köylerde örgüt militanlarının silahlı bir şekilde gezmesine izin verilmemelidir. Bunlar silahla halka baskı yapıyor, insanları malı ve canı ile tehdit ediyor. Halka güven verilmelidir. Seçim dönemi boyunca tüm partilerin seçim propagandası yapabilmesi gerekiyor. İstedikleri her yere gidebilmeleri gerekiyor. Buna engel olan her türlü baskıya da güvenlik güçleri engel olmalıdır” ifadelerini kullandı.

TAŞIMALI SİSTEM İLE OY   KULLANMANIN FAYDASI OLMAZ!
Örgütün silahlı baskısı bertaraf edilmedikçe sandık ile ilgili atılacak adımların başarısız olacağını söyleyen Yılmaz, “Sandıkların ilçelerde toplanmasının çok faydası olacağını sanmıyorum. Çünkü insanlar sandığa gelmeden önce gerekli önlemler alınmazsa, seçim dönemi boyunca vatandaşa maddi ve manevi olarak güvenlik güvencesi verilmezse sandık günü oyların bir yerde kullanılmasının faydası olmayacaktır. Hangi köyde kaç seçmen olduğu belli olduğu için bunun çok faydası olmaz.” diye konuştu.

SANDIKLAR KAMERA İLE   KONTROL EDİLSİN
Üniversite sınavlarında olduğu gibi oy kullanılan yerlere kamera konulması gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Böyle olursa baskı ve hileler azaltılabilir. Gelmeyenlerin oyu kullanılıyor. Ortalama bir sandıkta elli ile yüz kişi gitmiyor. Ama bunların oyu kullanılıyor” dedi.

BAĞIMSIZLAR PARTİLER GİBİ SANDIK GÖREVLİSİ SEÇEBİLMELİDİR
Bağımsız adayların sandığa görevli vermesinin önünün açılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, “Tutanaklarda sadece sandıkta değil birleştirilmesinde de hile yapılmasının önüne geçilmelidir. İlçe seçim kurumlarında partilerin bunu kontrol etmesine izin verilmelidir. Bağımsız adayların sandığa görevli vermesinin önü açılmalıdır. İzin verilmediği için bağımsızlar sandık kapandıktan sonra dönen her türlü hileden habersiz oluyor” diye konuştu.

ÖRGÜT SEÇİMDE SİLAHLI   BASKIYI YILLARDIR YAPIYOR
Örgütün bugüne kadar yaptığı baskıların görmezden gelindiğine dikkat çeken Yılmaz, “Hükümetin ve yetkililerin önceki dönemde yapılan baskılardan haberi vardı. Bu görmezden gelindi. Bu seçimde Ak Parti`nin oyu çok düştüğü için Cumhurbaşkanı başta olmak üzere birçok kişi baskı olduğu ile ilgili açıklamalar yaptı. Yıllardır örgüt bunu kırsalda yapıyor. 7 Haziranda örgüt bu baskısını örgütlü bir şekilde şehirlere taşıdı. Bu baskı sokak sokak insanlar tespit edilerek had safhaya çıktı” şeklinde konuştu.

SEÇİM GÜVENLİĞİ KÂĞIT ÜZERİNDE KALMAMALI
Seçim güvenliğiyle ilgili yapılan tartışmaların ve alınacak önlemlerin kâğıt üzerinde kalmaması gerektiğini belirten HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, “Sandık güvenliği ile ilgili tedbirlerin yalnızca kâğıt üzerinde kalmaması gerekiyor. Fiiliyatta bunun uygulanması gerekiyor. Halka can ve mal güvenliği ve siyasi tercihini kullandığı için hiçbir zarar gelmeyeceğinin garanti edilmesi gerekiyor” dedi.

ÖNLEMLER ALINIRSA HALK GEREKENİ YAPAR
Halkın can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir seçimde halkın hür iradesinin mutlak manada sandığa yansıyacağını dile getiren Yılmaz, “Halkın silahı yok, can ve mal güvenliği tehlikedeyse kimsenin halktan bir şey beklemesi doğru değil. Devletin halka seçim sonrasında da can ve mal güvenliği vermesi gerekiyor. Devlet şimdi o garantiyi veremiyor. Eğer gerekli adımlar atılırsa halk gerekeni yapar” şeklinde konuştu.

YSK SEÇİM GÜVENLİĞİ İÇİN HAREKETE GEÇSİN
YSK`nın seçim güvenliği ile ilgili atılacak adımlar konusunda harekete geçmesi gerektiğini söyleyen Ak Parti Milletvekili Mehmet Metiner, “Her kapıya, her sandığa bir asker, polis dikemeyiz. Vatandaş korkuyor. Seçim güvenliği sandık görevlilerinin ve vatandaşların da tavrıyla alakalıdır. Seçimin güvenliğini YSK sağlıyor.

Dolayısıyla seçim başkanı seçim güvenliği olmadığını ifade eder ve bir çağrıda bulunursa ancak o zaman kapıdaki kolluk kuvvetleri bu seçime müdahale edebilir. Türkiye şu an bombaların ve silahların gölgesinde seçime gidiyor. Bu konuda da fazla yapacak bir şey yok. Ya seçime gitmeyeceğiz ya da bunlara inat seçime gideceğiz. Biraz da bizim yaşanan olayları, kargaşayı sorgulayıcı, eleştirel davranıp seçimin güvenliği noktasında üzerimize düşen cesareti ortaya koymamız gerekiyor” diye konuştu.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜ YILDIRMAK İÇİN HERKES BİRLİK OLMALIDIR
Halkın tehditlere boyun eğmemesi gerektiğini ifade eden Metiner: “Birden fazla dili ve yüzü olan bir HDP ile karşı karşıyayız. Terör örgütünün taşeronu olan ve gücünü silahtan, tehditten alan bir HDP var karşımızda. Seçim güvenliğini sağlama noktasında önerileri olanları da dinlemek isteriz. Bu noktada hükümet olarak da pek yapabileceğimiz bir şey yok.

Bu konuda halkın biraz cesur olması ve tehditlere boyun eğmemesi gerekiyor. Seçim güvenliği noktasında taşımalı sistem konuşuluyor. Ama bu konuda karar alacak olan YSK`dır. YSK karar versin biz hükümet olarak gereğini yaparız. Şu anda sağlıklı bir seçim çalışması yürütecek ortam da maalesef yok. Bu konuda da asker olsun polis olsun gerekli tedbirleri alıyor ama iş seçim çalışması yapacak adaylara düşüyor.

Birçok seçim döneminde silahlar patlamış ve tehditler yapılmıştır. Bu seçimde de aynı şeyler oluyor. Bu noktada aday olan arkadaşlar daha cesur bir tavır takınarak her yere gitmeli ve seçim çalışmasını yapmalıdır. Herkes korkar da işi sadece kolluk kuvvetlerine bırakırsa bu işi çözemeyiz. Terör örgütünü yıldırmak için herkes birlik olarak sesini yükseltmelidir” dedi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir