• DOLAR 32.588
  • EURO 34.798
  • ALTIN 2411.427
  • ...
Bölge anatomisi ve Amerika`nın planı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MEHMET ÖZCAN / ANALİZ
Suriye`de zalim Baas rejiminin katliamları eşliğinde 4 yıl geçti. Halen bile şiddetli çatışmaların sürdüğü ülkenin durumu perişan bir halde. Suriye dışına çıkan 10 milyondan fazla mültecinin dramı bir yana Suriye içerisinde bulunan milyonlardan savaş bölgelerinde kalanlar, her gün ya bombalar altında can veriyor ya da o korkuyla hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Rejime muhaliflerin haklı bir gerekçeyle 4 yıl önce barışçıl gösterilerle başlattığı ancak kısa zamanda silahlı çatışmalarla devam ederek iç savaşın hâkim olduğu Suriye, gerek insan yaşamı açısından ve gerekse toprak bütünlüğü açısından paramparça bir durumda. Bin bir grubun ilkin rejime karşı mücadeleyle ortaya çıktığı ama zamanla silahları birbirlerine de doğrulttuğu bir ortamda gizemli bir şekilde önü hep açık olan Daiş`in, gelinen nokta itibariyle Irak ve Suriye`de toprak anlamında kontrol ettiği alan ise 30-40 milyonluk bir ülke büyüklüğü çapına ulaştı.

YENİ STRATEJİYLE BİRLİKTE KARADA DENEK GÜÇ DEVREDE
4 yıllık süre zarfından Suriye`de önlenemeyen iç savaşın faturası 300 binden fazla insanın hayatına mal oldu. Zalim Esed rejimine İran`ın arka durmasından değil de bizatihi savaşın daha bir uzun sürmesi için muhalifleri kimi zaman destekleyip kimi zaman desteğini çeken Amerika şimdi de çıkış noktasından bu yana seyirci kaldığı Daiş`e karşı onlarca ülkenin içinde olduğu koalisyon gücüyle harekât başlatma girişimlerinde bulunuyor.

Son günlerde tüm bölgede bir dizi kirli plana imza atan Amerika, eski usulle ülkeleri işgalin ağır faturasından da kurtularak uyguladığı yeni stratejiye göre karıştırmak istediği bölgenin yerel güçlerini kullanarak yoluna devam ediyor.

Amerika`nın, insansız hava araçları ve havadan bombalamayla birlikte karada savaşacak güç için bir süredir Irak askerinden tutun da Peşmerge güçleri ve Suriye muhaliflerine kadar kontrolden geçirdiği güçlerden şimdiye kadar en uygun denek PYD çıktı. Pkk`nin Suriye kolu PYD, kendi menfaati birkaç kantonluk toprak için ama Amerika`nın idealleri uğruna, kara gücü olmayı kabul etmiş görünüyor.

YENİ SINIRLAR ÇOKTAN ÇİZİLMİŞ…
Kaos çalışmasının birkaç yıldır sürdürüldüğü Irak ve Suriye`de değişmesi muhtemel bölgelerin kontrolünün sağlanması adına yürütülen saha çalışmasını tamamlayan Amerika`nın başını çektiği batılı şer güçler, bölgede daha fazla kan akacak ve mevcut ülkelerin parçalara bölüneceği yeni sınırları çoktan çizmiş bile.

AMERİKA İÇİN SİVİL ÖLÜMLERİN PEK BİR ÖNEMİ YOK
Diğer yandan Amerika`nın başını çektiği koalisyon güçleri, bir süreden bu yana Irak ve Suriye`de Daiş`e karşı mücadele kapsamında hava bombardımanları yaparken çoğu zaman sivilleri de hedef alabiliyor. Bu saldırılar bilinçli ya da bilinçsiz. Ama Amerika ve şer ortakları için bunun pek bir önemi yok. ABD`nin Afganistan ve Pakistan örneğinde bunu zaten görüyoruz. Bağımsız kaynaklara göre açıklanan sivil ölümler, resmi rakamların çok üstünde. Airwars proje ismi ile bağımsız gazetecilerin yayımladığı bir rapora göre koalisyon güçlerinin son birkaç ay içinde düzenlediği 52 hava saldırısında 100`ü çocuk olmak üzere 459 sivilin hayatını kaybettiği belirtildi. Amerika`nın saldırı ve işgal politikasında sivillerin ölmesinin pek bir önemi yok zaten. Yapılan katliamın uluslararası kamuoyunda duyulması ise değersiz bir sözcü diliyle sadece bir özürle geçiştiriliyor maalesef.

OKYANUS ÖTESİNDEN   GELEN SALDIRI CÜRETKÂRLIĞI SORGULANMALI
Ortada, Amerika`nın okyanus ötesinden gelerek Irak ya da Suriye topraklarını bombalayarak oluşturulan tehdidi bertaraf etme cüretkârlığı var. Amerika`nın başını çektiği bu koalisyon güçlerinin kendi topraklarına yâda insanlarına yönelik bir tehdidin olmamasına karşın niye karışıyorlar diye yüksek bir sesle dillendirilmesi ve bu yanlışın sorgulanması gerekiyor.

BATININ TÜRKİYE PLANI
Yanı sıra Suriye krizinin başladığı günden bu yana Türkiye`yi bu bataklığa sokmaya çalışan batılı şer güçler nihayet bunda başarılı olacak gibi görünüyor. Türkiye`nin bir süredir batının müstemlekesinden kurtularak tam bağımsızlık yolunda ilerlerken birileri bu durumdan rahatsız oldu. Gezi Parkı`yla startı verilen eylemler, 6-8 Ekim kalkışmasıyla devam etti.

Suruç saldırısıyla birlikte gelinen aşamada batılı şer güçlerin Türkiye içinde uzun bir süredir beslediği yerel işbirlikçi medya, siyasetçi, iş adamları ve terör örgütleri eliyle birçok açıdan taarruzlara başladığını görebiliyoruz. Haçlı-siyonist ikileminin Türkiye`deki lobisinin icraatlarının bir ürünü olarak tek başına kurulamayan bir hükümet boşluğuyla birlikte Amerika`nın uzun bir süredir Türkiye`yi Suriye`ye girmeye zorlayan ısrarının yanıt bulması ve yanı sıra İncirlik Üssü`nün tam kapasite kullanıma açılması gibi istenmeyen durumlar Türkiye`nin başını öne eğdi.

Üst akıl denilen şer güçlerin bu saldırılarının nedeni, 50 yıldır Avrupa Birliği kapısında dilenen, Amerika`nın güdümünden hiçbir surette çıkmayacak eski Türkiye`nin geri gelmesini sağlamak; aksi halde parçalamak!

Bu haberler de ilginizi çekebilir