• DOLAR 32.604
  • EURO 35.006
  • ALTIN 2332.611
  • ...

Türkiye`nin verimli topraklarına sahip illerin başında gelen Şanlıurfa`nın, faal nüfusun yüzde 70`i tarımla uğraşıyor. Ekonomisinin geniş ölçüde tarıma dayandığı ilin Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) hedefleri doğrultusunda Türkiye`nin hem tarım ambarı hem de buna bağlı olarak gelişecek tarıma dayalı sanayi şehri yapılması planlanıyordu. Ancak bölgeye yönelik hazırlanan birçok eylem planına rağmen ortaya konulmuş hedefler yakalanmış değil.

Sulanabilir tarım arazilerinin yaklaşık yarısının ancak sulanabildiği, sahip olduğu potansiyel (Atatürk Barajı - verimli araziler) açısından dışarıya meyve ve sebze ihracatı yapması gereken Şanlıurfa, hemen her mevsim halkın sebze ve meyve ihtiyacını başka bölgelerden karşılamak zorunda kalıyor.

GAP`ın başkenti Şanlıurfa sebze ve meyvesini dışardan temin ediyor

Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında yeterli derecede üretim olmamasından dolayı ilin sebze ve meyve ihtiyacı Akdeniz ve Ege illerinden temin ediliyor. Yaz aylarında sebze ve meyve ihtiyacının yaklaşık yüzde 25`ini, sonbahar ve ilkbaharda yaklaşık yüzde 55`ini il dışından temin etmek zorunda kalan Şanlıurfa, kış aylarında ise yüzde 85`ini il dışından temin ediyor.

Şanlıurfa Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Faruk Akbaş, konuyla ilgili İlke Haber Ajansı (İLKHA) mikrofonlarına önemli açıklamalarda bulundu.

Sebze ve meyve konusunda yeterli üretimin olmamasından dolayı ihtiyacın il dışından karşılandığını belirten Akbaş, böylelikle Şanlıurfa ekonomisine kazandırılması gereken paranın il dışına çıktığını söyledi.

“Şanlıurfa`da alternatif ürün üretimi tarımsal sanayiyi olumlu etkileyecek”

Düzenli bir politikayla yapılacak tarımın Şanlıurfa`ya çok katkı yapacağı gibi ülke ekonomisini de olumlu etkileyeceğini dile getiren Akbaş, “Şanlıurfa`da alternatif üretim olduğu zaman tarımsal sanayi şaha kalkacaktır. Şanlıurfa`da istihdam çok yüksek derecelere ulaşacaktır. Artık tarımsal işçiler şehir dışına gitmeyeceklerdir. Tarımsal sanayinin şaha kalkması demek dışardan işçilerin Şanlıurfa`ya gelmesi demektir.” diye konuştu.

“Seracılığın teşviki için pilot bölgeler oluşturulmalı”

Şanlıurfa`da yapılan seracılığın yüksek maliyetten dolayı rağbet görmediğini belirten Akbaş, “Şanlıurfa`da yapılan seracılık termal kaplıcaların yanında, sıcak suların hazır olduğu yerlerde ısıtmayla yapılıyor. Şanlıurfa`da kış aylarında 4 defa don meydana geliyor. Çiftçiler seracılıkta ürünlerini ısıtmaları gerekiyor. Bu da maliyetli olduğu için seracılığa çiftçiler yaklaşmıyor. Şanlıurfa`da pilot bölgelerinin oluşmasını özellikle istedik. Şanlıurfa`nın birçok yerinde hazine arazilerimiz var. Bu yerler üniversite ve Tarım İl Müdürlüğü kontrolünde pilot bölgelere açıldığı zaman ürünlerimizde büyük bir artış yaşanacaktır. Böyle olduğu zaman Şanlıurfa`nın çok kısa bir süre sonra Antalya`yı geçeceğine inanıyorum.” dedi.

Türkiye`deki tarım politikalarının yanlış olduğunu söyleyen Akbaş, “Özellikle sebze ve meyve ürünlerinin üretimi ile ilgili politikaların hiçbir gerçekçiliği yoktur. Çiftçilerin yönlendirilmeleri sağlanmıyor. Verilen desteklemeler çiftçileri tembelliğe alıştırıyor. Gerçekleştirilen tüm toplantılarda Danimarka`nın, Hollanda`nın yüksek sebze ve meyve ihracatı gerçekleştirdiğini konuşuruz ama bunlar bu sebze ve meyve ihracatını nasıl gerçekleştiriyor, başarıya nasıl ulaşmışlar bunu araştırmıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Kontrolsüz bir tarım politikası çiftçiyi mağdur ediyor”

Türkiye`de bir tarım envanterinin mutlaka çıkarılması gerektiğinin altını çizen Akbaş, “Öncelikle ülkede hangi ürüne ne kadar ihtiyaç varsa o kadar üretilmesi gerekir. Daha sonra bu ürünlerin ihracat durumları belirlenmelidir. Daha sonra hangi ürünün hangi yöremizde en kaliteli şekilde üretildiğinin tespit edilmesi gerekiyor. Tespit edildikten sonra çiftçimiz o yörede hangi ürünü yetiştirecekse ona göre desteklenmesi gerekir.” şeklinde konuştu.

Akbaş, çiftçinin ürettiği ürünün hangi zamanda çıkacağını ve piyasanın hangi ortalamalarda gerçekleşeceğini bilmesi durumunda üretime geçmiş her çiftçinin zarar etme, mağdur olma riskinin ortadan kalkacağını belirtti.

Bu yıl karpuz yetiştiriciliği yapan çiftçilerin durumunu örnek gösteren Akbaş, “Geçen yıl karpuz eken çiftçiler yüksek paralar kazandılar. Karpuzdan yüksek para kazanıldığını gören diğer çiftçilerin tamamı karpuz bu yıl ürettiler. Birçok kişinin bir anda aynı ürünü üretmesi büyük zararlar yaşattı. Bu yaşanan tüm ürünler de aynı şekildedir. Bunun kesinlikle düzeltilmesi gerekir. Çiftçinin düzgün bir şekilde yönlendirilmesi gerekir.” diye konuştu.

“Modern salonlarda çiftçiye verilen eğitimin faydası olmaz”

Bölge çiftçisinin yeterli derecede bilinçlendirilmediğini öne süren Akbaş, “Teknik tarımdan uzak olan çiftçilerimiz maalesef üniversite tarafından sistemli bir şekilde desteklenmiyor. Modern konferans salonlarında yapılan eğitimlerin çiftçilerimize bir katkı sunduğuna inanmıyorum. Üniversitedeki bilim insanlarının, Tarım İl Müdürlüğündeki hocalarımızın çiftçimize tarlada eğitim vermelerini, çiftçilerin yaptıkları hataları, yanlışları onlara pratikte göstermelerinin daha faydalı olacağına inanıyorum.” sözlerini kullandı.

Devlet tarafından çiftçilere verilen desteğin sadece bir ürüne verilmesinin ürün çeşitliliğini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Akbaş, şöyle devam etti: “Desteklemeler verilmeli ama bir ürüne desteklemeler verilirken diğer ürünlerin üvey evlat muamelesi görmesi, desteklenmemesi çiftçinin o ürüne olumsuz bakmasına neden oluyor.”

“Şanlıurfa`nın çıkarılan tarım envanteri uygulamaya konulmadı”

Türkiye`deki bürokrasinin tarımı bile olumsuz etkilediğini söyleyen Akbaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Tarım müsteşar Yardımcısı Ferhat Şelli döneminde Urfa`nın envarteri çıkartılmıştı. Şanlıurfa 7 bölgeye bölünerek, nerede hangi ürün daha fazla verim getireceği raporlanmıştı fakat bu fiiliyata dökülmedi. Onun döneminde Tarım Bakanlığına giden projeler olumlu cevaplanırken fakat şu an Şanlıurfa ile ilgili Bakanlığa giden tüm projeler olumsuz cevaplanıyor.”  (Osman Gülebak-İLKHA)