• DOLAR 32.331
  • EURO 35.11
  • ALTIN 2295.22
  • ...
SON DAKİKA
"Yanlış yöntemle çözüm olmaz"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Oslo'da gizli görüşmelerle başlayan, halka çok büyük umutlar vaadeden çözüm süreci son günlere yaşanan olaylarla neredeyse bitme noktasına geldi. Hükümetin iyi yönetemediği ileri sürülen süreçte PKK'nin hem siyasi hem de lojistik olarak güçlendiği belirtiliyor. Uzun süredir asker ve polise yönelik herhangi bir saldırının yaşanmadığı süreç, son günlerde asker ve polislere yönelik gerçekleştirilen saldırılarla bitme noktasına geldi.

Türkiye'nin gündemini meşgul eden çözüm sürecini İlke Haber Ajansına (İLKHA) değerlendiren hukukçu-Yazar Av. Emin Güneş, Hükümetin sorunun çözümü için sadece silahlı unsurları muhatap almasının yanlış olduğuna dikkat çekerek çözüm sürecindeki yöntemin yanlış olduğunu söyledi.

Türkiye`nin uzun yıllardır yaşanan ve adına ‘Kürt Sorunu` denilen sorunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bize bu sorunun adı Kürt sorunu değil rejim sorunudur. Kürt sorunu deyince sanki Kürtler sorun oluşturuyormuş gibi algılanıyor. Hâlbuki bu sorun bir rejim sorunudur. Tıpkı başörtüsü sorunu gibi... Burada rejimin Kürtleri olduğu gibi tanımama, anadilini konuşturmama sonucunda Kürtlerden değil rejimden kaynaklı bir sorun var. Bu sorunu çözme noktasında da rejim yine baskı ve şiddetle çözme yolunu seçti. O yüzden biz diyoruz ki Kürt sorunu ve başörtüsü sorunu gibi sorunlar rejimin ürettiği suni sorunlardır ve çözümü çok kolaydır. İnsanların inançlarını özgürce yaşamasını sağlandığı zaman, herkesin kendi anadilinde eğitim görmesine fırsat tanındığı zaman, tüm insanların devlet karşısında eşit haklara sahip olması için düzenlemeler yapıldığı zaman sorun kendiliğinde çözülecektir.

Hükümet bu süreçte nerede ve nasıl yanlış yaptı?

Şimdi AK Parti hükümetinin sadece örgütü muhatap alması İslami bir çözüm değildi. Bir kere sorunun çözümüne yaklaşım hatalı. Bu bölgenin kanaat önderleri, medreseleri, alimleri ve partileri var bunlarla oturur konuşur haklarını teslim edersin. Süreçte Müslümanları, dindarları muhatap almadı. Beşir Atalay ben süreç ile ilgili görüşmeler yapacağım demişti. Evet, görüşmeler yaptı fakat tabela dernekleriyle görüşme yaptı. Bölgenin en etkili unsuru olan Peygamber Sevdalılarını muhatap almadı.

Sorunun çözümü için başlatılan süreç neden bu hale geldi?

Bu süreçte AK Parti hükümeti hiç beklenmediği kadar asker ve polisi frenledi. Her gün halka saldırılıyordu, karakolların önünde silahla geçiyorlar, yol kontrolleri yapıyorlar, mahkemeler kurmuşlar, vergi adı altında haraç topluyorlar falan... Bölgede PKK gibi düşünmeyen düşüncelerine ters dindar insanlar, Budistlerin insafına terk edilen Roningyalı Müslümanlar gibi PKK'nin insafına terk edildiler. Yolları kesildi hatta çapulcuların el ve ayaklarına kapanacak hale getirilecek kadar zillete düşürüldüler. Hükümet de tüm bunları biliyordu.

Şuan devlet tam onların istediği konuma geldi. Asker, polis, sokaktaki masum insanla ölecek. Gözaltılar başlayacak. Bunun bir tane kazananı olacak o da Amerika. Silahlar satılmaya devam edecek, petroller oraya akmaya başlayacak, dış politikada istediği üsleri açtıracak İncirlik gibi. IMF'den kurtulduk, dış bağımlılığımız azaldı dedik bir daha başa dönüyoruz. 30 yıldır devam eden terör süreci vardı birkaç yıl ara verildi daha sonra yavaş yavaş barış süreci bozulmaya başladı ve yine eski sürece dönülüyor. Çok büyük yanlışlıklar yapıldı. Hasta, tam ölmek üzere olan örgüte yeniden can verdiler. Örgüt tam silahı bırakmadan birçok hak verildi. Bundan sonra ise meydan okumalar devam edecektir.

Peki, bu saatten sonra çözüm süreci devam eder mi?

Çözüm sürecinin devam edeceğini düşünmüyorum. Bölgeye yine silah sevkiyatı yapılacak, bölge yine ajan kaynayacak batı yine ortalığı karıştıracak. Bir o tarafı bir bu tarafı birbirine düşürecektir. Eylemsel olarak silah bırakılmadığı müddetçe söylemler bir anlam ifade etmez. Bugün binlerce kişi gözaltına alınsa bile polis ve askere silah sıkılmazsa onun adı filli silah bırakma olur. Yoksa silah bırakma nedir ki? Silahını bir yere çatarsın sonra yine gidip alırsın. Örgüt silahları bırakır sonra tekrar gider silah satın alır bu zor değil ki. Yani fiilen silahlar susarsa, serhildan tehlikesi falan olmazsa, sokaklar bir daha karışmazsa hükümet de bu durumu görürse bir af ile gözaltındakileri bırakabilir. Sonra fiili olarak Hükümet de halkın teveccühünü kazanıp diğer partilerle anlaşıp yeni bir anayasa yaparak anadilin önündeki engelleri kaldırıp hatta HÜDA PAR'ın bir teklifi var Kürtçenin ikinci resmi dil olması bunu yaparsa bu iş kökünden çözülür ama bu memlekette bunu yaptırmazlar. (Osman Gülebak, Mustafa Bikeç - İLKHA) 




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir