• DOLAR 32.368
  • EURO 34.972
  • ALTIN 2325.19
  • ...
Yusufilerden Uzaktan Eğitim Almak (Haftanın Yazısı)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Değerli kardeşler geçenlerde KudüsTV ekranlarında yayınlanan “zindan bahadırları Yusufiler.” adlı bir programı izlerken hüzünlenmek yerine, içimi kıpır kıpır eden göğsümü kabartan konuşmalar dinledim.
Konuşmacıların metaneti, telefonla bağlanan Yusuf-i medresedeki bahadırların yakınları adeta birer öğretmen idi. Aradan geçen onca zaman, onları tam donanımlı birer sabır öğretmeni yapmış. Kimisinin eşi öğretmen yapmış, kimisinin babası ve kimisinin de abisi… Hepsi birer sabır ve metanet öğretmeni olarak mezun olmuşlar adeta. Eşlerini, babalarını ve abilerini anlatırlarken gururla anlatıyorlardı.
Neden gururla anlatmasınlar ki?
Tek suçları vardı o da Allah(c.c)`ın kelamını yaymak için, genç nesillere ulaştırmak için camilerde Kur`an dersi vermek idi. Evet, tek suçları bu idi.
On yıl, on beş yıl ve yirmi dört yıldır cezaevinde olanlar var. Cezalandırılanlar sadece kendileri değil. Anneleri, babaları, eşleri ve çocukları… 48 bayram oldu hep aynı zulüm aynı çile. Bayramın birinci günü mezarlık ziyareti, eş, dost ve akraba ziyareti geriye kalan üç günü de zindanda yatan bahadırları için yollara dökülmeye ayırıyorlar. Çünkü onların her biri ayrı memleket hapishanelerinde sürgünler.
Elma yarısı tutuklularının yakınlarının konuşmaları, büyük devlet adamlarını utandıran cinstendi. Öyle ki konuşmalarına bakılırsa, medrese-i Yusufiyede okuyan bahadırlarıyla birlikte onlar da okuyorlar.
Peki,  onlar dışarda Yusuflar içeride iken nasıl okuyorlar?
Cevap basit ve net!
Görüş saatleri, Medrese-i Yusufiyede eğitim gören bahadırlar ve ailelerinin ders saati haline gelmiş. Medresede öğrendiklerini ailelerine öğretiyorlar, aileleri ise öğrendikleriyle amel etme gayreti içerisine girip bir mücadele veriyorlar. İşte muallim Yusufiler ve sabır kahramanı sılalarının eğitim metodu bu şekilde işliyor. Hem de bu duruma öyle bir alışmışlar ki adeta medrese-i Yusufiyeyi içlerinde yaşıyorlar. Zaten konuşmalarını dinlediğinizde bu eğitimlerinde ne kadar da başarılı olduklarını rahatlıkla anlayabildik.
Tabi ki eğitim, sadece bu anlamda değil bir de mesul oldukları çocuklarına “nasıl hem anne hem de babalık yapılır?” imtihanını da başarı ile tamamlamış ve bu konuda da talim vermektedirler.
Tüm bunları yaşayan çilekeş eşlerin, özlem dolu anne ve babaların bir de yakarışları vardı devlet erkanına. Yıllardır duyulmayan seslerinin duyulmasını istiyorlardı. Ancak duvarlar gibi yetkililer de sağır kesilmiş çığlıklara. Yine de umutlarını kaybetmemişler ve adil yöneticilerden tek istedikleri, Yusuflarından ayrı geçirdikleri bu kırk dokuzuncu bayramın son olması temennisi idi… Umarım işitilmeyen feryatlar işitilir de Yusuflar özemle bekleyen Yakuplarına, eşlerine ve annelerine kavuşurlar.
Tüm Yusufilerin ellerinden hasretle öper, tez zamanda aramızda olmalarını Rabb-i Rahim`den niyaz ederim.

 

Hafzullah Sevim / Ankara - Yaş: 28
 

Genç Yazarlar ile HASBİHAL
Ankara`dan Hafzullah Sevim kardeşimiz, imanın mahiyetini kavramış her Müslüman bir öğretmendir olmak zorundadır. Kendisinin, sorumluluğu altında bulunanların, yakınlarının ve çevresinin öğretmeni olmalıdır. Zira iman bağlılıktır, sorumluluk sahibi olmaktır. Bu sorumluluğu en iyi yerine getirenler de zindan bahadırları Yusufilerdir. Yazınız bu başöğretmenlerin içinde bulundukları çok kısıtlı imkânlara rağmen sorumluluklarından geri durmadığını ve etraflarına tabiri caizse iman pompaladığını çok güzel ifade etmiş. Dört duvar arasında bulunan Müslümanlar bu kadar gayretli ve etkili olabiliyor. Hayatın içindeki Müslümanlar da imkânlar nispetinde sorumludurlar, gayretli ve etkili olmak zorundadırlar. Bu tür örnek yeni yazılarınızı bekliyoruz.

Bu haberler de ilginizi çekebilir