• DOLAR 32.511
  • EURO 34.854
  • ALTIN 2478.012
  • ...
Başbağlar Katliamının sebebi yeraltı kaynakları mı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Sivas`ta yaşanan büyük Madımak provokasyonunun hemen ardında vahşi bir katliamın yaşandığı Erzincan`ın Kemaliye ilçesi Başbağlar köyünde katliam sonrası yaşanan gelişmeler 5 Temmuz 1993 yılında Başbağlar`da meydana gelen olayın altında bölgedeki zengin yer altı kaynakları olduğu şüphesini gündeme getirdi.

Erzincan`ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde Doktor Baran Kod adlı Müslüm Durgut`un talimatı ile PKK`nin gerçekleştirdiği katliam öncesi ve sonrası gelişmeler ise katliamın nedenlerinin o kadar da sıradan bir terör olayı olmadığını ortaya koyuyor.

Gerçekleştirilen katliamın sebebinin Sivas Madımak Otelinde yaşanan provokasyon olduğu yıllar yılı dillendirilmiş, PKK`nin işlediği vahşi katliamın failleri bile yıllar yılı Madımak provokasyonu üzerinden aklanmaya çalışılmış ve gündemden düşürülmeye çalışılmıştı.

Ancak aradan geçen uzun zaman dilimi ve bölgede vuku bulan gelişmeler, taşeron PKK`ya işletilen bu vahşi katliamın asıl sebebinin o bölgelerde bulunan zengin yer altı kaynakları olduğu ihtimalini güçlendirdi.

Özellikle katliamdan sonra büyük maden şirketlerinin gelerek bölgede maden arama çalışlarına başlamalarının da bu ihtimali kuvvetlendirdiğini belirten bölge halkı ve kanaat önderleri, bölgede yaşayan halka hem katliamdan önce hem de katliamdan sonra köyü boşaltmaları yönünden tehditler geldiğini dile getirdiler.

Köy  halkına sürekli olarak köyleri boşaltmaları yönünde baskı kurulduğunu ve katliam sonrası köylerin boşaltılması için ciddi bir politikanın yürütüldüğünü belirten bölge halkı bu duruma önceleri bir anlam veremediklerini, ancak daha sonra bölgeye gelen büyük şirketleri yaptıkları maden arama çalışmalarına şahit oldukça köyleri üzerinde çok ciddi oyunların oynandığına kanaat getirdiklerini dile getirdiler.

 “Başbağlar Katliamı yer altı madenleri için yapılmış olabilir”

Malatya`nın Arapgir ilçesine yakın olması hasebiyle bölgede yaşanan gelişmeleri takip ettiğini belirten Malatya Arapgir ilçe Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu, katliamın gerçekleştirilmesinin sebebinin bölgede bulunan zengin yer altı madenlerinin olma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi.

Olaydan 5 yıl sonra bölgeye yakın olan Erzincan`ın İliç ilçesinde altın çıkarılmaya başlandığını belirten Başkan Cömertoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Bu ihtimal mutlaka sorgulanmalı. Bir üst akıl burayı boşaltmak istiyor ki bölge halkı üzerinde sürekli olarak bir göç ettirme baskısı var. Başbağlar da yaşanan katliam olayı da işin tuzu biberi oldu. Ardından yabancı şirketlerin gelip o bölgelerde işletme kurmaları ve maden arama çalışmaları yürütmeleri araştırılması gereken bir konu. Şu anda bölgeye yakın yerlerde altın çıkarılıyor. İliç`te altın çıkaran şirket Ovacık ilçesinde 1 milyon dolarlık başka bir şantiye kurdu. Bu durumlar tesadüf değil. Yer altı maden rezervleri yüksek olan bir bölge buraları.”

Bölge insanının tüm baskılara rağmen bu köyleri boşaltmaması gerektiğini belirten Başkan Cömertoğlu,  halkın bunu tek başına başarmasının mümkün olmadığını söyleyerek bu noktada ciddi bir kamu desteğinin gerektiğinin altını çizdi.

 “Eğer bu ifade gerçek ise davanın seyri değişebilir”

Başbağlar Katliamı mağdurlarının avukatlığını yapan Av. Cüneyt Toraman ise bu iddianın çok ciddi olduğunu ve üzerine gidilmesi gerektiğini söyledi.

Katliamdan sonra, köylülerin sürgün edilmek istendiğini ve bu yönde kendilerine çok ciddi baskılar uygulandığını belirten Av. Toraman, katliam sonrası halkın kendisine,  olaydan birkaç yıl sonra yabancı ülkeden büyük maden şirketlerinin gelerek bölgede maden araması yaptıklarını, maden aranan yerlerin arasında Başbağlar`a yakın bazı bölgelerinde olduğunu söylediklerini dile getirdi.

Av. Toraman, “Bu katliamın altında acaba o bölgede bulunan büyük maden rezervleri mi yatıyor?  Halka uygulanan baskı, halkın o bölgeleri boşaltması ve bu yabancı ülke şirketlerinin gelip rahatça buralardan maden çıkarabilmeleri için mi? Bu çok ciddi bir mevzu. Eğer gerçek bu ise, bu durumda davanın seyri farklı yönlere gidecektir. Bu durumda işin içinde sadece Türkiye`deki terör örgütleri değil, uluslararası büyük şirketlerin de dâhil olması söz konusu.” ifadelerini kullandı.

“Katliamdan 15 gün önce sol örgütler köye gelerek halkı tehdit etti”

Dava süresince başından bu yana bu ayrıntıyı hiç düşünmediklerini hatta akıllarına bile getirmediklerini vurgulayan Av. Toraman, ancak katliam sonrası yaşanan gelişmelerin işlenen katliamın bölgedeki zengin maden kaynakları için yapıldığı öngörüsünün ağır bastığını vurguladı.

Av. Toraman sözlerini şöyle sürdürdü:” Avukat olarak davaya baktığımız o dönemlerde bölgedeki Müslüman halka yönelik sergilenen baskıları 28 Şubat öncesi hazırlık dönemi olarak düşünmüştük. Ama işin içinde böylesi bir ihtimalin olabileceğini ekonomik boyutun olacağı ihtimali aklımıza gelmiyordu. “

Dava dosyasında yer alan bir gerçeğe de değinen Av. Toraman, katliamdan 15 gün önce sol örgütlerin köye gelerek bölgede bulunan köylerdeki insanları topladıklarını ve toplantılar düzenleyerek halkı tehdit ettiği bilgisinin olduğunu söyledi.

Bu detayın bile kendi başına olayın Madımak ile alakasının olmadığının bir kanıtı olduğunu belirten Av. Toraman, “Çünkü Madımak olayından 3 gün sonra bu olay gerçekleşiyor. Olayın intikam olması çok zayıf. Yani Sivas olayından çok önce başlamış bu hazırlıklar.” ifadelerini kullandı.  

“İLKHA olayın üstüne gitmeli”

İlke Haber Ajansı`nın önemli bir ayrıntıyı yakaladığını ve olayın üstüne gitmesinin iyi olacağını belirten Av. Toraman “İLKHA`dan isteğim bu işin üstüne gitmesi. Çünkü bunun üstüne giderseniz, bu beyanların bile yeterli olduğunu düşünüyorum. Eğer bunları gündeme getirirseniz, daha sonra ayrıntılı bilgi gelebileceğini kanaatindeyim. “ dedi.

“Katliamdan sonra evler ateşe verildi”

Konu ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Başbağlar Güzelleştirme Kalkındırma Derneği Yönetim Kurulu  Başkanı M. Ali Dikkaya, ise bölgede katliam sonrası yaşanan peşkeşe dikkat çekti.

Bölgede maden aramak için bu katliamın gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimalinin hiç te yabana atılmayacak bir iddia olduğunu ve katliamla beraber bu duruma adeta zemin hazırlandığını belirten Dikkaya, “Katliamdan sonra evler ateşe verildi ve bu evler daha sonra yanan iş makineleri ile yıkılarak dümdüz edildi. Yıllarca bu evler için hiçbir şey yapılmadı, kanuni hiçbir girişimde bulunulmadı. Bunun da tek sebebi bizim o yöreyi terk etmemiz içindi.” ifadelerini kullandı.  

“Bu süreç bölgenin peşkeş çekilmesi için başlatılmış bir süreçti“

Bölge üzerinde geçmişten bu yana gizli emellerin olduğunu ve bu niyetlerin zaman zaman su yüzüne çıktığını belirten Dikkaya, 1987 yılında bir yazının geldiğini ve gönderilen yazıda köylülere; bölgenin kalkındırılmasının mümkün olmadığından dolayı Muğla, Aydın, Mersin, Antalya gibi illerde 2B arazilerine yerleştirilmelerinin düşünüldüğü belirtilerek kendilerinden buna yönelik dilekçe alındığını belirtti.

Dikkaya, “Olaydan sonra devlet yetkililerine 1987 yılında bize imzalatılan belgeler doğrultusunda daha önce belirtilen 2B arazilerine yerleştirilmemiz için talepte bulundu. Bu talebimizle ilgili 1994 yılında Doğru Yol Partisi Mersin Milletvekili Feride Arıcı köyümüze gelerek yasa kapsamında bizi Mersin`e götürmek için çalışma yürütecekleri sözünü verdi. Daha sonra anladık ki bu işin içinde de bir oyalama vardı. Ve bu süreç o bölgenin peşkeş çekilmesi için başlatılmış bir süreçti.“ şeklinde konuştu.

Bölgede çok sayıda maden yatağının olduğuna dikkat Çeken Dikkaya, Başbağlar`ın hemen yanındaki dağda linyit madeni olduğunu ve köyde ciddi bir rezerv olduğunun ortaya çıktığını söyledi.

Konu ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Başbağlar Derneği eski Başkanı Şerif Gül ise, katliamdan sonra kendilerine köyü terk etmeleri yönünde yoğun bir baskı yapıldığını belirtti.

Katliam sonrası bölgede yapılan madencilik çalışmaları ve çalışmalarıyla ön plana çıkan Anagold madenciliğin faaliyetleri:

Kent merkezine 110 kilometre uzaklıkta bulunan ve 2 bin 200 nüfuslu İliç İlçesine 8 kilometre uzaklıktaki Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Maden İşletmesi maden arama projelerine başladığı 1999 yılının ardından tüm jeolojik ve ekonomik çalışmaları 2007 yılında tamamladıktan sonra yatırım kararı aldı.

2008 yılında ÇED, GSM ve Orman izinlerinin alınması ile birlikte faaliyete başlayan işletmede 22 Aralık 2010 günü ilk altın dökümü gerçekleştirildi.

Maden sahası içerisinde kalan 230 nüfuslu Çöpler Köyü tüm binaları ve müştemilatı ile maden sınırlarının 1,5 kilometre dışına Karasu Nehri`nin yakınındaki Gembaşı mevkisine köy halkının ve köy tüzel kişiliğinin rızası ile taşındı.

Köylülere iki katlı olmak üzere 33 konut yapan şirket, bunun yanında imamevi ve camide inşa etti. Şimdiye kadar 21 ton altın üretimi yapılan Çöpler maden sahasında, 30 ton üzerinde altın üretimi yapılması hedefleniyor.

Anagold Madencilik A.Ş, Çukurdere Madencilik San. Ve Tic.Ltd.Şti. adıyla 2000 yılında Ankara`da kuruldu.

Şirket ilk olarak merkezi ABD`nin Denver şehrinde bulunan ve Kanada borsasında işlem gören Anatolia Minerals Development Limited`in Türkiye`de faaliyet gösteren bir alt şirketi olarak madencilik alanında çalışmaya başladı.

2011`de Anatolia Minerals Development ile Avustralya Menkul Kıymetler Borsasına kayıtlı Avustralya`nın en büyük üçüncü altın üreticisi konumunda olan Avoca Resources Limited`in birleşmesi sonucunda ise Alacer Gold Corporation kuruldu.

Alacer Gold, Türkiye`de sahip olduğu varlık portföyü ile orta ölçekli bir uluslararası altın üreticisi ve arama şirketidir. Şirket, sağlam geliştirme ve arama projeleri ile desteklenen ve sürdürülebilir bir işletme niteliği taşıyan Çöpler Maden İşletmesine sahiptir.

Anagold Madencilik, Alacer Gold ve Lidya Madencilik`in ortak bir kuruluşu olarak Türkiye`deki maden faaliyetlerini yürütmektedir.

Yapılan araştırmalar ise Anagold Madencilik gibi maden için bölgede çok sayıda şirketin yatırım yaptığı belirtiliyor. Bunların çoğunu da yabancı şirketler oluşturmakta. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)













 

Bu haberler de ilginizi çekebilir