• DOLAR 32.494
  • EURO 34.989
  • ALTIN 2431.985
  • ...
Tektipleştirme hastalığı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ALLAH`u Teala (C.C.) insanları yaratıp yeryüzüne imtihan için gönderince başıboş bırakmamış, kitaplar ve Peygamberler ile onlara dünya ve ahiret saadetleri için nasıl davranacaklarını bildirmiştir. Bununla birlikte insanları farklı kavimler, diller ve kabiliyetlerde yaratmıştır. ALLAH (C.C.) sınırları birbirine çok yakın memleketlerde dahi farklı diller, her bir millete özgü davranış, konuşma üslupları ve ananeler yaratmıştır. Her milletin her kavmin dilleri, konuşma tarzları, alışkanlıkları, gelenekleri ve yemek kültürleri farklıdır. Yüce ALLAH`ın(C.C.) dilleri, renkleri, kavimleri ve milletleri farklı yaratması O`nun  çeşitlilik sanatının bir tecellisidir. ALLAH(C.C.) dileseydi bütün dilleri, milletleri ve insanların renklerini aynı yaratabilirdi. Fakat adetleri, yemekleri, kıyafetleri, mimarileri farklı olarak var etmesi insanların birbirleriyle tanışıp kaynaşması için yarattığı bir nimettir. ALLAH(C.C.) bu gerçeği Kuran`da şöyle bildirmiştir:
“Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O`nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır.” -Rum Suresi:22-

“ Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” -Hucurat Suresi: 13-

ALLAH`u Teala(C.C.), insanları çeşitli kavim, renk, dil ve kabiliyetlerde yaratmasına rağmen yol gösterici Peygamber ve kitapların yolundan ayrılan insanlık arasında dünyayı ve ahireti zindana çeviren hastalıklar baş gösterdi.

İnsanlar arasındaki bu hastalıklardan birisi de ‘tektipleştirme` hastalığıdır. Tek tipleştirme, kişinin bireysel farklılıklarını ortadan kaldırarak üzerinde tahakküm kurmayı kolaylaştırır. Güç elde etme ve hakim olma istidatı sonucu diğer insanları ezme ve insanı kendi istediği şekle sokma vebası yayıldı. ALLAH'u Teala (C.C.) isteseydi insanları tek ümmet olarak yaratırdı. “…Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat sizi, her birinize verdiği şeylerde imtihan edecek. O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın. Nihayet dönüşünüz hep Allah'adır. O zaman O, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.” -Maide Suresi: 48-

Fakat ceberrüt ve totaliter anlayışa sahip zihniyet sahipleri, diğer insanların kendileri gibi olmalarını sağlamak amacıyla ‘tektipleştirmeye` çalışıyorlar. Oysa ALLAH'u Teala(C.C.) insanları farklı kavim, dil, kabiliyet ve temayüllerde yaratmıştır.

İnsanlar ayrı ayrı analardan doğar. Bütün insanların simaları birbirinden farklı olduğu gibi kabiliyetleri de birbirinden farklıdır. Bir insan ne için yaratılmış ise onu yapar. İnsan kendi kabiliyet ve karakterinin dışına çıkamaz. Bu yüzden bir insanı kabiliyeti dışındaki işlere yöneltmek zulümdür. (Son Adem Varoluş Sırrı: Sayfa: 284)

Dünya üzerindeki tek tipleştirme düşünceleri dünya üzerindeki renkliliği siyah ve beyaz tonlarına indirme düşüncesiyle aynıdır. Bu tek tipleştirmelerden belki de önemlisi totalitarizmdir. Tek tipleştirmenin faşizan bir tutumla yapılmaya zorlandığı bu akımda insanların tekliği, ayniliği, farklı düşünemezliği temel çıkarımlardan biridir. Politik bir özne olan insan, hırs, makam düşkünü olmaya başladığında koltuğunu kaybetmemek adına kitlesel kırımlar yapıp, toplumu kendi ideolojisine boyun eğmeye zorlar. Hitler Almanya`sında, Mussolini İtalya`sında ve Stalin Rusya`sında gözlemlenen işte budur. (Bilal Can: Tektipleştirme yolu)

Tarihte Firavun, Nemrut gibi zalimler insanları ALLAH`a(C.C.) kulluktan uzaklaştırıp kendi istedikleri şekle sokmak için çabaladılar. Son yüzyıllarda bu ceberrüt anlayış iyice yaygınlaşarak sistemleşti. Bu tek tipçi Jakoben anlayış (Fransız devrimi sırasında Versailles'de kurulan Jakobenler Derneği'ne mensup olanların savundukları ve iktidarda bulundukları yıllarda uygulamaya çalıştıkları şiddet ve teröre dayalı siyasi akım. Genel kullanımda "tepeden inmeci tavır" şeklinde özetlenen devrim yoluyla işbaşına gel¬miş siyasi eliti ifade etmektedir.) maalesef dünyaya hakim oldu ve insanları fıtrattan uzaklaştırmak amacıyla zulüm düzenlerini kurdular. Bu anlayış baskıcı rejimler ve örgütler eliyle Müslüman coğrafyasında olmadık zulümler yaptı ve yapmaya devam ediyor. Onların bu totaliter anlayışı insanlara, ‘siz bilmezsiniz biz ne diyorsak o doğrudur. Siz onu yapmakla mükellefsiniz` dediler. Bu tektipçi ve jakoben anlayışa sahip güçler ve ceberrüt düzen sahipleri insanları inançlarından uzaklaştırmak için her türlü baskı ve zulmü yaptılar.

İslam coğrafyasına baktığımızda Emperyalist güçlerin ve onların işbirlikçilerinin baskı ve zor kullanarak neler yaptıklarını ve insanlarımızı nasıl dinlerinden, inançlarından ve değerlerinden uzaklaştırarak birbirlerine düşman ettiklerini görürüz.

İttihad ve Terakki ile coğrafyamıza gelen bu anlayış ‘Laiklik ve milliyetçilik` dayatması ile maalesef her alanda kendini gösteriyor. Cumhuriyet rejimi tek parti döneminde toplumu dönüştürmek için her türlü baskı ve zulmü yaptı. Camileri kapattı, ezanı Türkçeleştirdi, Kürtçe ve diğer dilleri yasakladı, alimleri astı. Tek parti döneminin bu virüsü halen devlet kadroları ve onları destekleyen Kemalist-sol kadrolarda mevcuttur. Askerlerin tek tip giyindirilmesi gibi okullarda da askeri kışla gibi siyah önlük ve andı okumaya mecbur kıldılar.

Bu zihniyet sahipleri insanlarımızı silah zoruyla dinlerinden inançlarından uzaklaştırmada fazla başarılı olmayınca bu defa da ‘toplum mühendisliği` diye bir şey icat ettiler. Bununla insanlarımızı inançlarından uzaklaştırarak kendi istedikleri yönlere kanalize ettiler. Ümmeti, İslam ve İslam kardeşliğinden uzaklaştırıp birbirine düşman hale getirdiler. Oyun içinde oyun kuran bu güçler milliyetçilik zehrini toplumumuza enjekte ederek ‘sahte kurtarıcılar` eliyle onları iyice dinlerinden uzaklaştırdılar. Ümmet öyle bir hale getirildi ki, İslam ve İslami nizamı isteyenler düşman görülmeye başlandı.

Bu hastalık bölgemizde de kendini gösterdi. Hakim olan parti, örgüt ve ideoloji sahipleri, kendileri gibi düşünmeyenleri ortadan kaldırmak veya göçe zorlamak için her türlü despot yöntemi kullanıyor. Bunu 6-7 Ekim saldırıları, 27 Aralık 2014`te Cizre Nur Mahallesi katliam amaçlı saldırı ve daha sonra yaşanan suikastlar hep bu zihniyetin ürünüdür.
Bize düşen ise bu zihniyetin düşünce, oyun ve planlarını elimizin tersiyle itip Rabbimizin bize gösterdiği yolda yürümektir.

“Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.” -Hucurat Suresi: 15-

“Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette Biz onlara (Bize ulaştıran) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her zaman iyi davrananlarla beraberdir.” -Ankebut Suresi. 69-

Selam ve dua ile…
 

VEYSİ DEMİR

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir