• DOLAR 32.379
  • EURO 35.055
  • ALTIN 2325.448
  • ...
HDP Seçim Çalışmalarına Başladı: 5 Ölü
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

PKK`cıların Ağrı`da yapmak istediği silahlı propagandaya askerin müdahalesi ile çıkan çatışmada 5 kişi öldü. Bu çatışmadan sonra seçim güvenliği ile ilgili tartışmalar başladı.

Örgütün bölgede yaptığı silahlı baskı ile halkın iradesine ipotek koyduğunu anlatan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili M. Hüseyin Yılmaz, gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Yılmaz, Seçim öncesinde silahlı propagandaya müsaade edilmemesinin yetmeyeceğini, seçim sonrasında da bu kişilerin farklı tercihlerde bulunan vatandaşlardan hesap sormasına, zarar vermesine de engel olunması gerektiğine dikkat çekti.

SANDIĞA DİKTATÖRLER MÜDAHALE EDER

Yılmaz, 30 Mart yerel seçimlerinde HDP`ye oy vermeyenlere yönelik yapılan saldırıların görmezden gelindiğini, köy basıp HÜDA PAR üyelerini ve yakınlarını öldürmeye teşebbüs eden silahlı örgüt elemanlarına devletin göz yumduğunu söyledi. Muhalif veya rakiplerinin iradesinin sandığa yansımasını engellemeye çalışmanın diktatörlerin kullandığı yöntem olduğunu söyleyen Yılmaz,  “Kâğıt üzerinde bir başarı gibi görünebilir ama kalıcı olmaz. Hatırlayacak olursak Irak`ta Saddam devrilmeden önce yakın bir zamanda seçim olmuştu ve % 99 oyla Saddam devlet başkanı seçilmişti” dedi.

HALKIN İRADESİ BÖLGEDE SİLAHLARIN GÖLGESİNDE

DEP`in seçime girdiği 1991`den bugüne kadar Örgütün silahlı tehdit gücünün ve şiddet eylemlerinin gölgesinde yapılan seçimlerde halkın özgür iradesi üzerine ipotek konulduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Bu ipoteğin kalkması için örgütün elinden silahının alınması gerekir. Seçim öncesi ve sonrası halkın can ve mal güvenliğinin mutlak olarak sağlanması ve silahlı örgüt elemanlarının halk ile temasının engellenmesi gerekir” diye konuştu.

SİLAHLARIN GÖLGESİNDE SEÇİM OLMAZ

Silahların gölgesinde sağlıklı bir seçim olamayacağını vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili M. Hüseyin Yılmaz, “Her türlü Baskı, şiddet ve tehdidin olduğu, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanmadığı/sağlanamadığı ortamlarda özgür iradeden söz edilemez. Seçim öncesinde silahlı propagandaya müsaade edilmemesi yetmez, seçim sonrasında da bu kişilerin farklı tercihlerde bulunan vatandaşlardan hesap sormasına, zarar vermesine de engel olunmalıdır. Örgütün silahlı propagandasına bel bağlayanların örgüt elemanlarını yerleşim yerlerine davet etmemeleri ve tehdit gücünden medet ummaması gerekir” dedi.

ŞİMDİYE KADAR ÖRGÜTÜN BU BASKISI GÖRMEZDEN GELİNİYORDU

Her seçim döneminde örgütün halkın iradesini tehdit ve şiddet ile baskı altına aldığına dikkat çeken Yılmaz, “Geçen yerel seçimler öncesinde ve sonrasında da silahlı örgüt elemanlarının kırsalda halkın iradesine ipotek koymak için her türlü baskı tehdit ve şiddet yöntemlerine başvurduklarını, bu minvalde üyelerimizin de tehdit edildiğini kamuoyuyla paylaşmıştık. Hatta bu baskı ve tehditlerin etkili olması için rakip partilerin yetkilileri dahi kaçırılıp partilerinden istifa etmeleri, BDP/HDP`ye çalışmaları şeklinde tehdit edilmişti. Seçim sonrasında da partimize oy veren bazı kişiler ile üyelerimize yönelik saldırılar olmuştu. O gün köy basıp üyelerimizi ve yakınlarını öldürmeye teşebbüs eden silahlı örgüt elemanlarına devlet göz yummuştu. Çünkü örgüt yerel seçimde HÜDA PAR`a “oy vermeyin” baskısı yapıyordu. AK Parti için baskı yapmıyordu. Bugün ise durum farklı...  Bu kez baraj altında kalma sorunu yaşayan HDP`yi bu durumdan kurtarmak için örgütün silahlı propagandasına fazlasıyla ihtiyaç duyuyorlar. Bu seçimde diğer partilerin yanında AK Parti`ye oy gitmemesi için her türlü yola başvurduklarından devlet bu kez müdahale etti” diye konuştu.

SADDAM % 99 OY ALIP DEVRİLMİŞTİ

“Korku ve baskı üzerine bina edilen başarılar, baskı ortadan kalktığı anda kâğıttan kuleler gibi yıkılmaya mahkûmdur” diyen Yılmaz, “Her ne şekilde olursa olsun sandıktan birinci çıkmak muhalif veya rakiplerinin iradesinin sandığa yansımasını engellemek diktatörlerin kullandığı yöntemdir. Kâğıt üzerinde bir başarı gibi görünebilir ama kalıcı olamaz. Hatırlayacak olursak ırakta Saddam devrilmeden önce yakın bir zamanda seçim olmuştu ve % 99 oyla Saddam devlet başkanı seçilmişti. ABD İşgali sırasında Saddam`ın askerleri dahi onun arkasında durmamış, halk ise Saddam`ın heykellerini yıkma yarışına girmişti” şeklinde konuştu.

SİLAHI KUTSAYANLAR HALKI TEHDİT EDİYOR

HDP-PKK`nin bu seçimde Doğudaki sandıklardan diğer partilere oy çıkmaması için baskılarını arttırdığını dile getiren Yılmaz, “Baraj sorunu yaşayan ve barajı aşamadığı takdirde mecliste temsil edilememe kaygısıyla HDP, örgütün silahlı propagandasına ve halk üzerinde baskı kurmasına ihtiyaç duyuyor. Her seçim döneminde örgütün bu tehdit gücünden istifade ediyorlar. Batı illerinde sandıklar üzerinde fazla bir hakimiyet kuramadıklarından Barajı aşmaları için bölgede örgütün silahlı tehdit gücüne fazlasıyla ihtiyaçları var. Örgütün ideolojisinin bölgeye hakim olması ve HDP`nin barajı aşıp örgütü mecliste temsil etmesi için Doğudaki sandıklardan diğer partilere oy çıkmaması hesabı yapıyorlar. Bunun için de bu seçimde AK Parti dahil hiçbir partiye oy gitmemesi için meşru, gayrimeşru her türlü yola başvuracaklardır. Kırsalda örgütü, halk üzerinde baskı kurmaya ve tehdit gücünü kullanmaya davet edenler, örgütü ve silahını kutsayanlar, örgütün şiddet eylemlerinden siyasi rant elde edenler doğal olarak örgütü savunacaklardır” ifadelerini kullandı.

ÖRGÜT OY İÇİN SÜREKLİ SİLAHLA TEHDİT EDİYOR

1991 yılından başlayarak Örgütün silahlı tehdit gücü ve şiddet yöntemleriyle seçimlerde halkın özgür iradesi üzerine ipotek konulduğunu söyleyen Yılmaz, “HDP ve selefleri hiçbir zaman örgütün silahlı tehditlerinden, desteğinden bağımsız bir seçime girmemiştir. Örgütün silahlı şiddet eylemlerinden tehdit ve baskılarından yeterince fayda gördükleri ve lehlerine bir sonuç doğurduğu için bundan vazgeçmeleri mümkün değildir. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de örgütün silahına ihtiyaçları vardır. Aslında HDP ve selefleri olan partiler varlıklarını ve etkin olmalarını örgüte ve örgütün silahlı gücüne borçludurlar. Aksi bir halde kendi varlık nedenlerini inkar etmiş olurlar. Örgütün en iyi bildiği şey tehdit, baskı ve şiddettir. Bugüne kadar bu yöntemle sonuç aldığı için bu yöntemi terk etmiyor. Karşılıklı fayda gördükleri için örgütün Siyasi uzantısı olan partiler ve yetkilileri de örgütü ve şiddet eylemlerini meşru görüyor ve savunuyorlar” dedi.

HALKIN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ SAĞLANMALIDIR

HDPKK`nin, Kürt halkının temsilcisi olduğu iddiasında bulunabilmek için bölgede diğer partilere sandıklarda oy çıkmaması için her türlü baskıyı yaptığını ifade eden Yılmaz, “Bunu sağlamak için de örgütün silahlı tehdit gücüne ihtiyaç vardır.  DEP`in seçime girdiği 1991`den bugüne kadar Örgütün silahlı tehdit gücünün ve şiddet eylemlerinin gölgesinde yapılan seçimlerde halkın özgür iradesi üzerine ipotek konmuştur. Bu ipoteğin kalkması için örgütün elinden silahının alınması gerekir. Seçim öncesi ve sonrası halkın can ve mal güvenliğinin mutlak olarak sağlanması ve silahlı örgüt elemanlarının halk ile temasının engellenmesi gerekir” diye konuştu.

NE DEVLET NE PKK KİMSE SEÇMENE BASKI YAPMAMALIDIR

Seçim güvenliği yanında seçimin dürüstçe yapılmasını sağlamanın devletin görevi olduğunu hatırlatan Yılmaz, “Silahlı örgütlerin seçmene baskı yapmamasının yanında,  Devletin güvenlik güçlerinin de seçmene baskı yapmaması gerekir.  Seçmen iradesinin sandığa doğru bir şekilde yansıması için maddi baskının olmamasının yanında her türlü şantajın da seçim rüşvetinin de olmaması gerekir. Fakir ve muhtaçlara seçim döneminde dağıtılan kömürle, yardım çekleriyle ve iş vaatleriyle de irade sakatlanmamalıdır. Oy kullanma sırasında seçmene baskının olmamasının yanında oyların döküm ve sayımı işlemlerinde de hiçbir hileye müsaade edilmemelidir” dedi.

BÖLGEDE HALKIN İRADESİ SANDIĞA YANSIMIYOR

Geçen yerel seçimlerde yapılan baskı, şiddet ve hilelere şahit olduklarını anlatan Yılmaz,  “Bazı sandıklarda bütün seçmenin oyunun kullanıldığı ve bütün oyların bir partiye verildiğine şahit olduk.  Yani bu sandıklarda geçersiz oy yok. Sandık başına gelmeyen kimse yok. Hastanede olan, dışarıda olan yok. O arada vefat eden yok. Başka parti mensubu yok. Kırsaldaki yerleşim yerlerinde birçok kişinin okuma yazması yok.  Ama demek ki çok bilinçli! Köylerimiz varmış.  Seçimde Oy kullanacak diye kimse vefat dahi etmiyor. Bu mümkün mü? değil. O halde ortada özgür bir iradenin olmadığı açıktır. Seçim formaliteden ibaret kalıyor. Birileri o sandıkta oy kullanacak seçmen yerine sandık başına gelen gelmeyen herkesin oyunu bir parti lehine kullanıyor. Bu kadar basit. Bunun adına halkın iradesi denemez.  Bu örnek bile halkın iradesinin ipotek altında olduğunu ve doğru bir şekilde sandığa yansımadığını gösteriyor” diye konuştu.

SİLAH HALKIN İRADESİNE İPOTEKTİR

PKK`nın silah göstererek, yerleşim yerlerinde dolaşarak HDP`ye oy toplamaya çalışmasının, halkın iradesine ipotek koyma anlamına geldiğine dikkat çeken, Sosyolog Prof. Dr. Ergün Yıldırım, “Her şeyden önce Türkiye de demokrasinin yürüyebilmesi için seçimin özgür bir biçimde gerçekleşmesi gerekiyor. Belli bir bölgede terör olayları yaşanıyor. PKK bölge hâkimiyeti oluşturarak seçmen davranışlarını etkilemeye çalışıyor. Bu demokraside kabul edilebilir bir durum değil. Bu HDP açısından da, Türkiye`nin genel demokrasisi adına da zararlı. PKK`nın silah göstererek, yerleşim yerlerinde dolaşarak HDP`ye oy vermesini yönlendirmeye çalışması, halkın iradesine ipotek koymaktır. Bur seçimlerin özgür bir biçimde yapılmasının engelleyen bir durumdur” dedi.

KÜRTLER SADECE HDP`YE OY VERMİYOR

Kürtlerin özgür bir biçimde sandığa gidip siyasi iradelerini ortaya koyabilmesi gerektiğini dile getirin Yıldırım, “PKK`nın bu tür eylemler yapması HDP`ye zarar verir. HDP de demokrasi talebinde olan bir parti olduğunu ifade ediyor. Kürtlerin özgür bir biçimde sandığa gidip siyasi iradelerini özgürce kullanması gerekiyor. Kürtler sadece HDP`ye oy vermiyor. AK Parti, HÜDA PAR ve diğer partilere oy veren de var. Kürtler arasında siyasal çoğulculuğun gelişmesi açısından, demokrasi düşüncesinin ve siyasetinin yerleşmesi açısından da özgür seçim ortamı önemlidir. Silahların gölgesinden uzak, herkesin iradesini kolay bir biçimde ortaya koyduğu bir seçim ortamının sağlanması gerekiyor. Çatışma ve şiddetin olmaması gerekiyor” diye konuştu.

İNSANLAR HÜR İRADELERİ İLE SANDIĞA GİTMELİ

PKK-HDP`nin Ağrı`da yaşanan çatışma ile mesaj vermek istediğini söyleyen Gazeteci Yazar Yusuf Kaplan, “HDP`nin bu çatışma ile vermek istediği mesaj biz seçimleri sabote edebiliriz, önceden olduğu gibi seçmeni kendi istediğimiz şekilde yönlendirebiliriz mesajıdır. Bu aynı zamanda başka partilere oy vermek isteyen seçmen için ciddi bir tehdittir. Asker bile karşımıza çıksa biz yine istediğimizi yapabiliriz mesajı vermeye çalışıyorlar. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Hükümetin seçimlere yaklaştığımız bu dönemde seçimin güvenliğini garanti altına alması gerekiyor. İnsanlar hür iradeleri ile oylarını kullanabilmeli” dedi.

HDPKK ŞİDDETE TAPIYOR

HDP`nin ikiyüzlü bir politika izlediğini ve bunun ifşa edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kaplan, “HDP, bir taraftan barış dili kullanırken lokalde tedhiş dilini kullanıp halkı tehdit ediyor. Bu ikiyüzlü tavrın sürekli ortaya çıkarılması gerekiyor. HDP`nin asıl amacının barış ve çözüm olmadığı bunların kandan beslendikleri, sermayelerinin kan olduğu ve şiddette taptıklarının açıkça ifşa edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

HDP-PKK KÜRTLERİ TEMSİL EDİYOR DEMEK KÜRTLERE HAKARETTİR

PKK-HDP`nin jakoben bir anlayış biçimi ile hareket ederek jön Türkler gibi hareket ettiğini ifade eden Kaplan, “HDP Kürtlerin temsilcisi olamaz. Bu bölgede yaşayan insanlara bir hakarettir” dedi. Kaplan, “HDP cumhuriyet tarihinin ilk yılarında olduğu gibi jakoben bir baskı anlayışı ile hareket ediyor. Demirtaş, geçenlerde yaptığı bir açıklamada ‘din dersi kaldırılsın` demişti. Şunu bilmek lazım, Jön Türklerin yaptığını bugün jön Kürtler yapıyor. Bunlar Kemalist ve sosyalist ve dayatmacı bir anlayışa sahipler. Özgürlük deyince yalnızca kendilerine özgürlük, hak deyince yalnızca kendilerine hak, hukuk deyince yalnızca kendilerine hukuk istiyorlar. Başkalarının hakkı, hukuku, özgürlüğü bunları ilgilendirmiyor. Onun için HDP`nin söylemlerindeki ve eylemlerindeki bu ikiyüzlü tavrın ifşa edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

PKK-HDP KÜRT HALKININ İRADESİNDEN KORKUYOR

PKK-HDP`nin Kürt halkının iradesinden korktuğu için silahla baskı altında tutmaya çalıştığına dikkatı çeken Kaplan, “Kürt halkı Müslüman ve İslami hassasiyeti güçlü olan bir halktır. HDP seçimlerde başörtülüleri aday göstererek bir taraftan halkı aldatmaya çalışırken öbür taraftan din dersi kaldırılsın diyerek gerçek yüzlerini ortaya çıkarmış oluyor. Kürt Kemalist-Sosyalist jakobenizmi halkın iradesinden korktuğu için, halkın onların yaptıklarına karşı çıkacağını bildikleri için halkı şiddetle kaba güçle halkın iradesini sindirmeye çalışıyorlar. Silahla ve kaba güçle burada benim borum öter diyor. HDP-PKK Kürtlerin temsilcisi olamaz” diye konuştu.

HÜDA PAR BÖLGE HALKININ GERÇEK TEMSİLCİSİDİR

Bağımsız adaylar ile seçimlere giren HÜDA PAR`ın mecliste temsil edilmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Kaplan, “HÜDA PAR`ın mutlaka meclise girmesi gerekiyor. HÜDA PAR, bölge halkının gerçek kültürünün, ruhunun, inançlarının ve hassasiyetlerinin gerçek temsilcisidir. HÜDA PAR`ın Meclise girmesi konusunda bütün İslami çevreler ve cemaatlerin destek vermesi gerekiyor. Bu konuda bir zaaf görüyorum. HÜDA PAR`ın önünün açılması demek Türkiye`nin önünün açılması demek, İslam dünyasının önünün açılması demektir. HÜDA PAR`ın meclise girmesi yapay sınırların ortadan kalkması demek, Ümmet şuuru üzerinden bin yıllık yaptığımız ortak yolculuğumuzun yeniden hız kazandırılarak sürdürülmesi demektir” dedi.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir