• DOLAR 32.35
  • EURO 35.141
  • ALTIN 2310.236
  • ...
Nükleer anlaşma ve muhtemel sonuçları…
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Özcan - Doğruhaber/Röportaj

İran ile Batı ülkeleri arasında nükleer müzakerelerin çerçeve anlaşması imzalandı. Nükleer müzakerelerde İran ve Batı ülkeleri arasında ‘siyasi çerçeve anlaşması` geçtiğimiz perşembe günü sağlandı. Taslağı yazılmaya başlanacak nihai anlaşmanın ise tüm şartların yerine getirilmesi sonrası 30 Haziran`da yapılması öngörülüyor. Gerek İran, gerek Batılı ülkeler, yaptıkları açıklamalarda anlaşmanın 30 Haziran`a kadar bağlayıcılığının olmadığını, tarafların karşılıklı görevlerini yerine getirmesiyle anlaşmanın 30 Haziran sonrası geçerli olabileceğini ifade ediyor. Nihai anlaşmanın yürürlüğe girmesi halinde ise; Batılı ülkelerin 30 yıldan bu yana İran İslam Cumhuriyeti`ne uyguladıkları ambargo kalkacak. İran da başta petrol ve doğalgaz olmak üzere ekonomik alanda Batılı ülke pazarlarına açılabilecek. 

İran ile Batılı ülkelerin nükleer müzakerelerde geldiği aşamayı konuştuğumuz, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Stratejik Düşünce Enstitüsü(SDE) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin, önemli açıklamalarda bulundu. İran`ın gelişen dünya denkleminde Batının ambargosuna rağmen aşamalar kaydettiğini ancak bunun yeterli olmadığını belirten Şahin, İran`ın hem ülke içinde muhalif kesime karşı rahatlamak hem de dış tehdidi engellemek için masaya oturduğunu ifade etti. İran`ın, Irak ve Suriye`deki varlığı ve son olarak Yemen` de Hussiler`e verdiği desteğe de değinen Şahin, Yemen`de yaşananların ülke içi aktörler, bölgesel ve küresel devletlerarası rekabet olduğunu ifade ederek, “Batılı güçler, bölgede ne İran güçlensin istiyor ne de Türkiye, Suudi ve Mısır” diye konuştu. İşte, Doç. Dr. Mehmet

Şahin`in sorularımıza verdiği cevaplar…

GÖRÜNEN O Kİ; İRAN İLE Batı, NİHAİ ANLAŞMAYA VARACAK

- İran ve Batı Arasında çerçeve anlaşmanın sağlandığı Nükleer Mutabakat haziranda yapılacak nihai anlaşmayla yürürlüğe girecek. Bu anlaşmanın mahiyeti nedir? Genel anlamda değerlendirmek isterseniz neler söylemek istersiniz?

Bu anlaşmanın mahiyeti şu; Biliyorsunuz, zaten adı da üstünde nükleer müzakereler. Batı uzun süredir İran`ın nükleer projesini, programını kontrol etmek istiyor ve bunu sınırlandırmak istiyor. İran da burada, aslında haklı da… Her devletin, ‘Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme` anlaşmasına göre barışçıl amaçlı nükleer teknolojiye sahip olma hakkı var. İran da; ‘Nükleer teknolojimiz barışçıl amaçlı ve biz barışçıl bir teknolojiye sahibiz` diyordu. Fakat Batı, ‘sen kötü niyetli bir rejimsin` diyor. Biliyorsunuz 79`dan bu yana Batı ile İran arasındaki sorunlar devam ediyor. İran`a güvenmiyorlardı. Fakat en son Ruhani`nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte yeni bir sürece başladılar. Şöyle bir soru sorabiliriz aslında; İran`ı, büyük şeytan diye tanımlanan Amerika ile masaya oturtan nedenler ne? Amerika`yı masaya oturtan nedenler ne? Bu çok çok önemli bence… Batılılar, İran`a özellikle 2010 yılında biliyorsunuz, yaptırım kararı aldılar. Önceden de yaptırım vardı ama 2010 yılındaki yaptırım direk İran`ın kalbine yönelikti. Yani İran`ın ihracatının yüzde 85`i biliyorsunuz enerjiden. Şimdi bir de bankacılık sistemine yönelik yaptırım kararı aldılar. Hem petrol satışını, hem bankacılık sistemi; direk İran`ı etkiledi bu yaptırım kararları. 2012 yılında 3`te 2 oranında devalüasyon yaşandı. Bu, sürdürülebilir bir durum değildi. Çünkü ekonomi bozulduğu zaman bunun yönetime de, topluma da yansıması farklı olabiliyor, yönetimi zorlayabiliyor. O açıdan İran, bu zorluğu aşmak, yaptırımları kaldırmak için masaya oturdu. Amerika Birleşik Devletleri`ne bakacak olursak; ABD, savaş tehdidi dahil her türlü tehditte bulunmasına rağmen İran`ın nükleer programını engelleyemedi, kontrol edemedi. Diplomatik süreçlerle bunu kontrol etmeye çalıştı. Amerika açısından bakarsak başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Aslında yaşanan süreç buydu. Gördüğüm kadarıyla Batı ile İran nihai bir anlaşmaya varacak gibi görünüyorlar.

İRAN BUNDAN ZARARLI ÇIKABİLİR…

- Batının 30 yıllık ambargosunu sonlandıracak anlaşma İran`a neler kazandıracak?

İran`ın kazanacağı şu; yaptırımları kaldıracak. Ekonomik olarak rahatlayacak. Özellikle Batıyla yeni bir ilişki türüne geçmek istiyor. Diğer yandan halkın yönetim üzerindeki baskısı azalacak. İran`ın kazancı bu… Ben, İran yönetimi bundan zararlı çıkabilir diye düşünüyorum.

Yönetim ve halkı burada ayırıyorum. Hatırlayalım bu mutabakatın imzalandığı gün İran`daki bir kesim sokaktaydı. Yani bu sokağa çıkanları İran halkı diye tanımladılar ama sokağa çıkanlar yönetimin yanında olanlar değil. Sokakta olanlar 2009`dan beri yönetimi zorlayan muhalifler, reformcular diye adlandırılan grup. Farkındaysanız kutlamalarda öne çıkan kadınların resimleri bunu rahatlıkla anlatıyor. Böyle bir süreç yaşandı. Şimdi biz bölgesel ve küresel etkisini konuşuyoruz ama bu mutabakat nihai anlaşmaya erdikten sonra ben bunun İran içi yansımasının olacağını düşünüyorum. Bunu takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu güne kadar İran yönetimi, hem İslam dünyasında hem de kendi halkına karşı Amerikan karşıtlığı yaparak İslamcı bir siyaset izliyor. Ama siz bugün Amerika ile barışıyorsunuz ve ilişkileri daha iyi bir noktaya taşımak istiyorsunuz. O zaman yönetimin Batı karşıtı olan yönü ortadan kalkmış oluyor. Açıkça söylemek gerekirse, bu noktada İran yönetiminin zorlanacağını düşünüyorum. Çünkü sokağa çıkan insanların da gösterdiği gibi önümüzdeki süreçte reformcu gözüken halkın talebi daha da gün yüzüne çıkabilir.

BATININ AMACI; İRAN TOPRAKLARINDAN ÇIKAR ELDE ETMEK

- Anlaşma Batıya ne gibi çıkarlar sağlayacak?

Batı, şu çıkarı sağladı; Batının şöyle bir isteği vardı; Batı İran`ın nükleer programını sınırlandırmak istiyordu, sınırlandırdı. Daha enteresan bir şey var; Batı İran`ın toprağına girmek istiyordu, ticaret yapmak istiyordu. Artık bu yaptırım kalktığında göreceksiniz, Batının önemli şirketleri, İran`a yatırım yapmaya başlayacaklardır. Yani, İran toprağını Batıya açmış olacak ve Batı bundan ekonomik çıkar elde edecek. Özellikle Rusya ile girilen gerginliği de göz önünde bulundurduğumuz zaman İran`ın enerjisine ve doğalgazına Batının ne kadar ihtiyacı olduğu daha net gözükür. Aynı zamanda İran`ın nükleer programını kontrol altına almış olacaklar. Çünkü bu on yıl sürecek biliyorsunuz ve Uluslararası Atom Enerjisi`nin denetiminde olacak. En ufak bir güvensizlik olduğu zaman da tekrar yaptırımları getirebiliriz diyorlar. Böyle bir süreç var…

ANLAŞMANIN ÇEVRE ÜLKELERE ETKİSİ İRAN`IN GÖSTERECEĞİ TAVIRDA SAKLI

- Anlaşmanın çevre ülkelere, Türkiye`ye, (Batının tabiriyle Ortadoğu`ya) olumlu ya da olumsuz etkisi, yansımaları nasıl olacak?

Şöyle söyleyeyim; eğer İran`daki mevcut yönetim, ‘ben dünya ile barışıyorum, Batıyla barışıyorum derken, Ortadoğu`yla da barışçıl bir politika takip ederse; bu, Ortadoğu`ya olumlu yansır. Fakat bu konuda bende soru işaretleri var, bundan çok emin değilim. Bu süreçte de farkındaysanız İran`ın Suriye`deki tavrı; burada Esad`ı desteklemesi, Irak`taki haştı şaabi (Millet yığınları) Şii milisler İran`ın buradaki çok güçlü varlığı, artı, son zamanlarda biliyorsunuz Yemen`de kendini göstermesi… Bu devam ederse bölgeye olumsuz yansır, Türkiye`ye de olumsuz yansır. Yok, bundan vazgeçip ‘biz artık küresel sistemle barışmış, yapıcı bir şekilde hareket etmek istiyoruz, bölgede de böyle davranıyoruz` derlerse bölgeye de olumlu yansır, ama bu konuda çok umutlu değilim.

ANLAŞMA İLE İRAN`IN STRATEJİK HESAPLARI ÇAKIŞABİLİR

- İran Batıyla nükleer anlaşma sağlamaya çalışırken Yemen`de başlayan iç savaşta Hussiler`i destekliyor. Sağlanacak nükleer anlaşma Yemen`deki gelişmeleri ne yönde etkiler?

İşte bu, biraz önce verdiğim cevapla da çok yakından ilgili. Çünkü ekonomik zorluk içinde olan İran… Esad`ı desteklemeye; parasal, siyasal, askeri anlamda desteklemeye, Irak`taki planıyla ilgili grupları desteklemeye ve Yemen`de Ensarullah grubunu, yani Hussiler`in silahlı gücünü desteklemeye devam ediyorsa, şimdi Batıyla barışacak ve petrolünü rahatlıkla satabilecek dünya sistemine girebilecek bir İran, ‘nasıl olsa çok daha fazla para kazanıyorum. Bunun için bölgede vekalet savaşını yürütebilirim` diye düşünüyorsa bu durum Yemen`e olumsuz yansır, Suriye`ye de, Irak`a da olumsuz yansır diye düşünüyorum.

Batı, ne İran güçlensİn İstİyor ne de Türkiye, Suudİ ve Mısır…

- Oldu ki İran Yemen`de bunu devam ettirmek istedi, Batı izin verir mi?

Batın`ın isteği ne biliyor musunuz? Batı, hiçbir zaman için tek başına ne İran güçlensin istiyo, ne Türkiye ne Suudi Arabistan ne de Mısır. Biliyorsunuz bu dört ülkenin bölgede, bölgesel güç olma potansiyeli var. Batının isteği şu; bunlar birbirini yesin de, hiç umurunda değil Batının. Burada insan ölmüş, Müslümanlar birbirini kırmış, hiç umurunda değil. Aslında Batı İran`la barışırken İran`ın güçlenme ihtimalini biliyor. Zaten İran`ı çok büyük sorunlara soktular. İran`a güçleniyormuş izlenimi verdiler farkındaysanız. Suriye`de önünü açtılar, Irak`ta önünü açtılar, Yemen`de önünü açtılar. İran`ın kendileriyle barışırken bölgede İran`ın aslında ayağına bence zincir taktılar gibi geliyor ama bunun maliyetini maalesef tüm İslam âlemi olarak bizler ödüyoruz.

YEMEN`DE YAŞANANLAR; ÜLKE İÇİ AKTÖRLER, BÖLGESEL VE KÜRESEL DEVLETLERARASI REKABET

- Suudi koalisyonunun, ‘Kararlılık Fırtınası` saldırılarında şu ana kadar yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Amerika ve Avrupa ülkelerinin de desteklediği bu saldırılarda zarar gören her zaman ki gibi siviller oluyor. Savaşın durdurulması ve müzakerelerin başlatılması gerekmiyor mu? Çözüm ne sizce?

Biz Müslümanlarda kullanışlı aptal sayısı çok… Biz Müslümanlarda kullanışlı aptal sayısı ister halk bazında olsun, ister yönetici bazında olsun, bunlar olduğu sürece bu çatışma devam eder. Yemen`de olay şu; gruplar arasındaki rekabet çok keskin çok farklı. Bunlar; o kadar fazla aktör var ki, işte Husi gruplar var, herkes onları Zeydiler diye adlandırıyor ama tüm Zeydiler Hussi değildir, ama her Husi Zeydi`dir. Bunları ayıracak, maalesef bizim basın dünyasında çok az insan bulursunuz. Bir taraftan bakıyorsunuz Müslüman Kardeşler`in Islah Hareketi var. İşte El Kaide unsurlarını görüyorsunuz. Aynı zamanda eski düzenin sahipleri var, Ali Abdullah Salih; kim işine gelirse onunla hareket ediyor. Yani düşünebiliyor musunuz? Salih; kendisini Şii olarak tanımlayan bir gruptan ama yıllarca Suudi Arabistan`dan destek almış biri. Ama bugün bakıyorsunuz İran`la birlikte hareket edebiliyor. Ayrılıkçı gruplar var, sosyalist gruplar var. Aşiretler var, enteresan bir şekilde.

1- Ülke içindeki bu aktörlerin kendi arasındaki rekabeti var Yemen`de.

2- Bölge devletlerinin kendi arasındaki rekabeti var ki bunu Yemen`e taşıdılar.

3- Bir de küresel devletlerin rekabeti var bu alanda…

Bu açıdan hepsini masaya koyduğumuzda maalesef olumlu bir şey söylemek çok zor…

Bu haberler de ilginizi çekebilir