• DOLAR 32.531
  • EURO 34.77
  • ALTIN 2489.611
  • ...
Dersim İsyanı Başladı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DOĞRUHABER / TARİHTE BUGÜN /21 MART

GÜNÜN AYETİ
"Ey iman edeniler sizden öncekilere olduğu gibi, size de günahlardan korunasınız diye oruç tutmak farz kılınmıştır" (Bakara suresi 183. ayetin meali)

GÜNÜN HADİSİ
Kim inanarak sevabını Allahtan umarak ramazanı oruçla geçirse Allah u Teala onun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affeder. (Buhari)

GÜNÜN SÖZÜ
Ramazan ayında oruçlu bir kimseye iftar veren kişinin günahları affolunur ve cehennemden azad edilir. (İmam Rabbani)

TARİHTE BUGÜN

1851: Çin imparatoru Tu Duc, bütün Hıristiyan rahiplerin öldürülmesini emretti.

1935: Şah Rıza Pehlevi, uluslararası topluluğa seslenerek ülkesinin Persia olarak değil, "Aryanların ülkesi" anlamına gelen İran olarak adlandırılmasını istedi. Bu çağrı yankı bulmuş olmalı ki, bugün İran denmekte.

1937: Tunceli'de Dersim İsyanı başladı Olaylar 22 Ekim'e kadar süren harekatlarla bastırıldı.

1960: Said Nursi, Hz. İbrahim (a.s)`i rüyada görmesi üzerine Urfa`ya geldi.

1963: Alkatraz Hapishanesi kapatıldı. Alkatraz  Adası, San Francisco (San Fıransisko) Körfezi'nde sahile 2,4 km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış bir adadır. 1848 yılında ABD'nin hakimiyeti altına giren bu ada, önceleri San Francisco'yu koruma amacıyla bir karargah olarak kullanılmaya başlanır. Oldukça iyi bir şekilde silahlandırılan ada, bir kale görevi görmesinin yanında, askeri cezaevi rolünü de üstlenir. Uzun yıllar boyunca askeri amaçlı kullanılan Alkatraz, 1934 yılında federal cezaevine dönüştürülür. Maksimum güvenlik uygulanan bu ada hapishanesi dünyaya nam salacak kadar ünlü bir hapishane olur.

1968: İsrail ordusu ile FKÖ arasında Karameh Savaşı yapıldı. Karameh, Ürdün'ün bir kasabası olup Filistinli Sosyalist örgütler burada karargâhlarını kurmuş olduğundan sürekli İsrail tacizi altındaydı.

1978: Beyaz ırkçısı Rodezya'da üç siyah bakan göreve başladı. Rodezya bugünkü Zimbabve'nin eski adıydı. İngilizlerin 1880'lerin sonunda bölgeye getirdiği beyazlar, güç ve şiddet kullanarak yönetimi ellerinde tuttular. Rodezya'da % 3 olan beyazlar % 97 olan siyahlara oy verme dahil hiç bir hak tanımıyordu. Siyahların oluşturdukları farklı grup ve örgütler silahlı mücadele başlatıp Rodezya'daki beyaz azınlığı bazı adımlar atmaya zorladı. 21 Mart 1978'de ırkçı beyaz hükümet göz boyamak için 3 siyaha bakanlıklar verdi. Ama gerillalar silahlı mücadeleyi devam ettirdiler. 21 Nisan 1979`da ülkenin herkese oy hakkı tanındığı ilk genel seçimde siyahların çoğunlukta olduğu parlamento işbaşına geçerek ırkçı ve azınlık olan beyaz hükümete son verildi. 18 Nisan 1980`de ise İngiltere'den tam bağımsızlığını kazanarak adını Zimbabve olarak değiştirdi. İngilizler de Rodez'yadaki ırkçı beyaz hükümetle ters düşmüşlerdi. Çünkü bu beyaz ırkçısı hükümet İngilizlerden bağımsızlığını ilan etmişti. Rodezya Beyaz Irkçısı hükümetten sonra İngiltere Rodezya'nın siyahlardan oluşan hükümetinin de bağımsızlığını tanıdı.

1980: Jimmy Carter, Amerika adına Sovyetlerin Afganistan'ı işgalini protesto ederek  ABD'nin Moskova'da düzenlenen 1980 Yaz Olimpiyatları'na katılmayacağını açıkladı. 2001 yılına gelindiğinde Afganistan'ı bu kez kendisi işgal eden Amerika ila Rusya iki tencere... Her ikisinin de dibi birbirinden kara..!

1998: Askerin kurduğu ve ülke genelinde müslümanları bir bir fişleme görevi yürüten Batı Çalışma Grubu, bir rapor yayımlayarak Gülen cemaatinin gerçek özleminin şeriat devleti kurmak olduğunu iddia etti. Raporda ayrıca Gülen cemaatinin bir devlet gibi örgütlendiği ancak finans kaynağının belirlenemediği vurgulanıyordu. Batı Çalışma Grubu'nun hazırlayıp kuvvet komutanlıklarına gönderdiği ve 27 Mart 1998'deki MGK toplantısında da ele alınan raporda, Fetullah Gülen cemaatinin devlet yanlısı gözüken faaliyetlerin arkasında şeriat devleti özlemi yattığı vurgulandı. Raporun girişinde, ‘‘Grubun gerek yurt sathında, gerek yurtdışında örgütlenmesi ve mali kaynakları ile bugün masum ve devlet yanlısı olarak gözüken faaliyetlerinin gerçekte şeriat devletini oluşturmak için gerekli kadro teminine yönelik bir strateji olması dikkat çekmektedir`` denildi. Raporda şu hususlar da dile getirildi; "Fethullah Gülen'in Ortodoks Fener Rum Patriği Bartholemeos'un yanı sıra Katolik Dini Lider II. Paul'le de görüşmesi, Batılı güçlerin kendisine verdiği desteğe karşılık onların hoşuna gidecek davranışlarda bulunmasına örnek teşkil etmektedir. Ancak kendilerinin bir tarikat olmadığını iddia eden cemaat liderinin, resmi dini sıfatı bulunan papa ve patrikle görüşmesi, kendisine Diyanet İşleri Başkanı'na alternatif bir konum yaratmak ve neticede devlete alternatif bir yapılanmayı göstermesi açısından dikkat çekmektedir."

2001: Japonya'da tirajı 4 milyon 50 bin olan bir gazete Atatürk ve devrimlerini konu alan bir sayfalık bir haber yorum yayımladı. Atatürk'ün İslam Dünyası içinde kendine özgü ayrı bir yol aldığını vurgulayan yazıda; ‘Ölümünden sonra, O'nu geçen bir karizmanın ortaya çıkmayışı, Türkiye'nin bir trajedisi olsa gerek` denildi. Japonlar dahi Atatürk'e en büyük zararı yine Atatürkçülerin vermiş olduğunu fark etmiş. Atatürk, Atatürk diye kimsenin ondan daha akıllı, daha bilgili, daha devlet adamı olmasını istemediler. Öyle ki, Allah u A'lem dünyada Atatürk'ten başka şahsı kanunlarla koruma altına başka bir kimse daha yoktur. Japonların "Türkiye, Atatürk'ten sonra Atatürk'ü geçen bir adam daha çıkaramadı" yorumuna katılmaz ve "Falankes, filankes" diye örnekler verecekler olabilir. Ama Japonların bu yorumundaki nükteye katılmamak elde değil. Bunun da tek müsebbibi yine Atatürkçülerin kendileridir.

2001: İsrail ile Filistin arasındaki şiddet olaylarını araştırmak ve güya engellemek için kurulan komitede görev alan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, tekrar İsrail'e gitti. Demirel, ABD eski Başkanı Bill Clinton'un oluşturduğu Ortadoğu'daki şiddet olaylarını araştırma komisyonuna 2000 yılının Kasım ayında üye olarak seçilmişti. Demirel ilk toplantıda bölgedeki olayları ‘Çetrefilli iş` diye nitelerken, komitenin amacının neden kan döküldüğünün araştırılması olduğunu açıklamıştı. Demirel, komitede yer almasını, "Mısır, İsrail, Filistin ve Ürdün'ün kendi ismi üzerinde ortak mutabakata varmalarını ve Türkiye'nin bölgedeki itibarını göstermek" olduğunu vurgulamıştı. Bu Demirel'in kendi beyanı... Demirel'in Türkiye Masonlarından olduğu iddiasını halk önünde kesin ve kendinden emin bir şekilde yalanlamayan Demirel ve seçildiği söz konusu komisyonun asıl amacı İsrail'in elini güçlendirmekten başka bir şey değildir.

2003: Avrupa Parlamentosu'nda hazırlanan ‘‘Türkiye'nin AB üyeliği`` konulu bir raporda, Türkiye'nin Kemalizm ideolojisine bağlı yapısı ve laikliği sorgulanarak bu durumun AB üyeliği önünde engel teşkil ettiği vurgulandı. Türkiye'de devlet yapısının Kemalizm ideolojisi üzerine kurulduğu belirtilen raporda Türkiye'de Laikliğin yanlış yorumlandığı ve dine esnek davranılmadığı ve Kemalizm'in Türkiye'nin önünü tıkadığı söylendi. Pili biten bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterirken Avrupalıların bazen doğruları da dile getirebileceğine şaşırmamak lazım.

2004: 10 yıl önce vuku bulmuş olan bir olay 2004 Martında ortaya çıktı. 21 Mart 2004'de netliğe kavuşan ve basında yer alan haberlere göre; Vakıflar Bölge Müdürlüğü Konya'da ‘‘Aláeddin Tepesi`` diye bilinen büyük höyüğün üzerinde yer alan ve Selçuklu hükümdarı Aláeddin Keykubad tarafından inşa ettirilen 800 yıllık Aláeddin Camii'nin türbe kısmında bakım ve onarım yapmaya karar verdi. Sultan Birinci Mesud, İkinci Kılıçarslan, İkinci Rükneddin Süleyman, Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev, Birinci Aláeddin Keykubad, İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev, Dördüncü Rükneddin Kılıçarslan ve Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev gibi Selçukluların en büyük hükümdarlarının lahidleri tadilat edilmek üzere açıldı. Gece olup da görevliler evlerine gidince bu lahidlerin üstü açık bırakıldı. Etraftaki köpekler de türbeye üşüşerek üstü açık lahidlerden Selçukluların en büyük sultanlarının kemiklerini alıp gittiler. Ertesi gün gelince durumun farkına varan görevliler etraftan toplayabildikleri kemikleri göz kararıyla rastgele mezarlara yerleştirdiler.

2008: Ergenekon Operasyonu kapsamında Cumhuriyet Yazarı İlhan Selçuk, İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek ve İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu gözaltına alındı.

2011: "Ölüm Tugayı" adı verilen ve Kandahar'da görev yapan ve US Stryker Tank (Yu-Es Sıtraykır Tank) birliğine bağlı  Amerikan askerlerinin Afganistan'da katlettikleri sivillerin cesetleriyle çektirdikleri fotoğraflar bir Alman dergisinde yayımlanınca Amerika özür diledi. "Ölüm Tugayına" bağlı askerlerin cesetlerle çektirdikleri fotoğraflar, o sivillerin yanlışlıkla ya da silahlı savaşçılar sanılarak değil, bilakis sivil ve silahsız oldukları bilindiği halde bilerek öldürüldüklerini de ispatlıyor. "Ölüm Tugayı" askerlerinin geçmişte de sivilleri kasten öldürdüklerine dair bilgiler ortaya çıkmıştı. Hatta bu fotoğraflarının yayımlandığı dönemde Ölüm Tugayı Birliğine bağlı bazı askerler üç sivili öldürmekle yargılanmaktaydılar. ABD ordusu adına açıklama yapan Albay Thomas Collins, (Tomas Kolins) "...Yayımlanan fotoğraflar, ABD ordusunun standart ve değerlerine zıt olan iğrenç eylemleri göstermektedir... Fotoğrafların neden olduğu üzüntüden dolayı özür diliyoruz" dedi.

2012 : Terör Rejimi İsrail, Yaklaşık 6 Ay Önce Protestocuların Saldırısına Uğrayan Mısır'daki Elçiliğini Tamamen Kapattı.

Elçiliğin Eylül Ayından Beri Faaliyette Olmadığı Bildirildi.

Mısır Havalimanı Yetkilileri, Kahire'ye Gelen İki İsrail Askeri Uçağının, Elçilikte Kalan Tüm Belgeler Ve Araç Gereci Alarak Bu Sabaha Karşı Ülkeden Ayrıldığını Aktardı.

MERCEK

21 Mart 1968: İsrail ordusu ile FKÖ arasında Karameh Savaşı yapıldı. Karameh, Ürdün'ün bir kasabası olup Filistinli Sosyalist örgütler burada karargâhlarını kurmuş olduğundan sürekli İsrail tacizi altındaydı.

Filistinli sosyalist grublar, İsrail savunma bakanı Moshe Dayan (Moşe Dayan) Ürdün ırmağının kıyılarını işgal edip Karameh'deki karargahı yok edeceği istihbaratını alırlar. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ile Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi bu istihbarat üzerine Karameh'ten çekilirler. O sıralarda FKÖ içerisinde komutan düzeyinde olan Arafat, tüm telkinlere rağmen Karameh'ten çekilmeyerek "Arap dünyasında çekilmeyecek ya da kaçmayacakların da olduğuna tüm Dünya'yı inandırmak istiyoruz" der. Arafat, diğer sosyalist grupların aksine karargahta kalmakta ısrar edince, Ürdün hükümetiyle çatışmalar ağırlaşırsa Ürdün Ordusunun da çatışmaya dahil olacağı konusundan anlaşırlar. Uçakların desteğiyle 15 bin asker ve tank birlikleriyle Karameh'e gelen Yahudiler, herkesin kaçacağını tahmin ettiklerinden Filistinli gerillaları orada görünce şaşırdılar. Arafat'ın da savaştığı Karameh'teki çatışmalar ağırlaşınca Ürdün askeri de müdahil olur. Çarpışmanın sonunda yaklaşık 150 el Fetih militanı, yirmi Ürdün askeri ve yirmi sekiz İsrail askeri ölmüş, 27 İsrail tankı imha edilmiş ve Yahudiler kaçarak geri dönmüştür. Arapların kayıpları daha çok olmasına rağmen bu Araplar için büyük bir zafer olmuştur. Nitekim İsrail Karameh'teki karargahı yok edip işgal edememiş ve üstelik kaçmıştır. Bu savaştan sonra Arafat tüm dünyaya ismini duyurmuş, bir yıl sonra 3 Şubat 1969'da toplanan Filistin Ulusal Konseyi'nde Yahya Hammuda Filistin Kurtuluş Örgütü liderliğinden çekilerek Arafat FKÖ'nün başına geçmiştir. Arafat, iki yıl sonra Filistin Devrimci Kuvvetlerinin de başkomutanı oldu ve daha sonra 1973'te FKÖ'nün siyasal kolunun da başına geçti. Bu savaş Arafat'ı uzun yıllar Filistin Davasının tek adamı yapmış olmasına rağmen, o, İslami bir stratejiden ısrarla ve özenle uzak durup laik-sosyalist bir politika benimsemiştir.

Karameh Çarpışması Time (Taym) tarafından detaylı olarak izlenmiş ve Arafat'ın portresi 13 Aralık 1963 sayısının kapağında çıkarak Dünya Arafat'ın resmiyle ilk defa tanışmıştır. Savaş sonrası ortamda bu önemli dönüm noktasında Arafat ve el Fetih ortaya çıkmış ve İsrail'e karşı çıkmaya cesaret eden ulusal kahraman olarak görülmeye başlamıştır. Arap dünyasından gelen toplu takdirler sonucu finansal bağışlar önemli ölçüde artmış ve El Fetih'in silah ve mühimmatı gelişmiştir. Sempatiyle beraber katılımlar önemli ölçüde artmış, içlerinde binlerce Filistinli olmayan Arabın da bulunduğu birçok gencin katılımıyla örgütün üye sayısı artmıştır.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir