• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Şubat Ayı Şehidler Ayıdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 DOĞRUHABER / ÖZEL -  Şubat ayı şehadet ayıdır. Allah dini uğruna nice insanlar can verdi. Onlar Allah katında diri oldukları gibi bizim yanımızda da diridirler. Şehidler tarih boyunca unutulmadı ve unutulmayacaklardır. Özellikle şubat ayında tarihe damgasını vuran birçok İslami hareket önderi şehid olmuştur. Günümüzdeki İslami hareketler onlardan ilham alarak mücadelelerine devam etmektedirler. Yakın tarihimizde şehadetleriyle Müslümanlara mücadele azmi aşılayan mübarek şehidlerimizi rahmetle anıyoruz. İşte Şubat şehidlerinden bazıları:

ŞEHİD MOLLA GIYASEDDİN BARLAK
Yine bir Şubat şehidi düştü aklıma. Düşmanın acziyetini ortaya koyan bir şehid... Molla Gıyaseddin, beyaz tenliydi. Saçı, sakalı, kirpikleri, tüm vücudu beyazdı. Yani Albino hastasıydı. Bu nedenle gözleri iyi görmüyordu. Hiçbir zaman bu özrünün arkasına sığınıp da İslami hizmetten geri durmadı. Örneğin kitap okumak için sayfayı tam gözüne yapıştırmak zorunda kalsa da okumayı terk etmedi ve genç yaşta Molla oldu. Bazen kardeşler kendisine; “Sakın gece karanlığında karşımıza çıkma, seni bir melek zannedip korkabiliriz” diye takılırlardı. Hastalığı nedeniyle kendisini ziyarete giden kardeşlere, “Ben böyle yatağımda ölmek istemiyorum, İslam davası için mücadele edip şehid olmak istiyorum” diyerek gözlerini ötelere diktiğini beyan etmişti. Bir Ramazan ayında, 23 Şubat 1994`te teravih namazından sonra eve dönerken, şer odaklarının saldırısına uğrayıp o çok arzuladığı şehadet mertebesine ulaştı. Daha 28 yaşındaydı. Nişanlıydı. Ramazan Bayramı`ndan hemen sonra amcasının kızı ile evlenecekti. Evliliği cennete bıraktı. O kısacık ömrüne çok şey sığdırmıştı. İslam için yorulmak bilmeyen bir tempo ile çalışıyordu. Gençlere kitap dağıtıyor, hediyeler alıyor, sohbetler düzenliyordu. Tatvan Merkez camisinin müezzinliğini yapıyordu. 110 talebesi vardı. Bunca talebesinin olması şehadetinin nedeni hakkında bir fikir veriyor sanırım.  

SÜLEYMAN AKYÜZ 
Süleyman Akyüz, 1949 Yılında Mardin Dargeçit ilçesi Sümer (Deyvan) köyünde dünyaya geldi. İlkokulu köyde bitirdi. Küçük yaşlarda namaza başlayan Akyüz, çevresinde İslami farzları yerine getirmede ve haramlardan sakınmasıyla dikkat çekiyordu. 1970-1980 yılları arasında Adana, Mersin ve İzmir ilerinde inşaat işçisi olarak çalıştı. 1981 yılında ailesiyle birlikte Mersin iline yerleşti.1990 yılında çalışmak üzere Arabistan`a gitti. Kâbe`nin dış duvarlarında çalışan Akyüz, hacı olmak için beklediği Arabistan`da Hacca bir ay kala midesinden ameliyat olunca Mersin`deki evine dönmek zorunda kaldı. Mersin`de kendisinin ve ailesinin İslami yaşantısı nedeniyle Pkk tarafından sık sık tehdit ediliyordu. Tehditlerin bir işe yaramadığı fark edilince 1992 yılının Haziran ayında kendisine ait bakkaliye dükkânına molotof atıldı. Molotof saldırısı sonucu bakkaliye içindeki tüm eşyalar yanarken kendisi de hafif şekilde yaralandı. 20 Şubat 1993 yılında sabah namazından sonra dükkânını açmaya giden Süleyman Akyüz, Pkk örgütünün iki elemanı tarafından açılan ateş sonucu şehit oldu. Çevresinde takvası ve İslam`a olan teslimiyeti ile bilinen Şehit Süleyman Akyüz`ün cenazesi, binlerce Müslüman tarafından defnedildi.

ŞEHİD NESİM
Cahiliye hayatı diye bir hayat tarzı ile hiç tanışmayan Şehid Nesim, zor bir zaman ve zeminde dava arkadaşlarını tanıdı.  Bütün benliğiyle davasına sarıldı. Hz. Osman misali hayâ ve güzel ahlakı ile çevresine örnek oldu. Böyle bir kişiliğe sahip olan Nesim`in, şer odaklarınca rahat bırakılması mümkün değildi. Defalarca tehdit edildi, evi basıldı. Her baskında biraz daha bilendi.  Nihayet bir orduyla üzerine vardılar.

- Birinci baskın olayı (Arkadaşı Ebubekir`in dilinden):
Evine yapılan ilk baskında Nesim kafasından yaralanmıştı. Duyar duymaz hemen yanına gittim.“Nesim! Hayırdır ne oldu?” dedim. Nesim gülerek “Bana baskına geldiler, baş edemeyip korkularından kaçtılar, bu arada ben de başımdan yaralandım” dedi. Bu arada gülümsüyordu: “Benden yana korkunuz olmasın, İnşallah şehadet nasip olur, zaten bundan daha şerefli bir mertebe de yoktur.” dedi.

- Kardeşi Muaz`ın dilinden ikinci baskın olayı:
Son zamanlarda bizde kalmaya başlamıştı. Ben yeni evlenmiştim. Evimiz iki odalıydı. Bir keresinde akşam vakti bahçede bir ses duydum. Biri duvardan atlayıp diğerine bahçe kapısını açtı. Ağabeyim Nesim meğerse gelenleri görmüştü. Nesim ateş etmeye başladı, çatışma başlamadan hemen kaçıp gittiler. Bu baskından sonra daha kalabalık bir şekilde gelmeyi planlamak zorunda kaldılar.

- Kardeşi Muaz`ın dilinden üçüncü baskın olayı ve şehadet:
İkinci baskından birkaç gün sonra, Ramazan ayının ilk Perşembe gecesinde tekrar saldırdılar. Tarihler 25.02.1993`ü gösteriyordu. Akşam erkenden eve gelip Kur`an-ı Kerim okudu. Ben, babam, annem, amcam ve eşim oturuyorduk. Kalabalık bir grup evimizin etrafını sarmıştı.
Ağabeyim geldiklerini sezdikten sonra hemen kendi odasına gitti. Bizim hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Ağabeyimin bulunduğu pencereye doğru ateş etmeye başladılar. Çatışma çıktı. Kısa bir zaman sonra silah sesleri kesildi. Ağabeyim olup biteni öğrenmek için hafiften başını kaldırınca, PKK`li biri pencerenin dibinden ağabeyimin çenesine ateş etti. Ramazan ayının ilk Perşembesi. Silopi`nin sokaklarında sırf “Rabbim Allah`tır” diyen güzide bir şahsiyet daha Rabbi ile buluşmuştu.
Şehid Nesim çok duygusaldı. Kur`an okunduğunda vücudunu bir titreme hali alır, hüngür hüngür ağlardı. İnsanlar bu ayetleri görmüyor mu diye hayıflanırdı. Kur`an okumasını bildiği halde Türkçe olarak okuma-yazması yoktu. Sonra arkadaşları ona okuma yazma öğretti.

Bu haberler de ilginizi çekebilir